Örgütlenme Özgürlüğünün İzlenmesi Projesi Başlıyor…
2000’li yılların başından beri Türkiye’de sivil toplumun gündeminde ve bunun bir uzantısı olarak AB tarafından sivil topluma sağlanan desteklerde bazı temel konuların değişmeden kaldığını görüyoruz.
Birinci konu malum: sivil toplum örgütlerinin kapasitesi. Bu kapasiteyi geliştirmeye çalışmak, kapasitenin nasıl ve “kim” tarafından geliştirileceğini tartışmak, yeni projeler tasarlamak, konu ve yöntemler değişse de bitmeyen eğitimler ve toplantılar düzenlemek, raporlar hazırlamak, hibe programları hayata geçirmek gibi uzunca bir listeyi bir çırpıda sıralayabiliriz.
Diğer konu “mevzuat”… Kimi zaman göz ardı etsek de sivil toplum alanında yürüttüğümüz çalışmaların genel çerçevesini, “bazı kanun hükmünde kararnamelerde değişiklik yapılmasına ilişkin kanun hükmünde kararnamelerde değişiklik yapılmasına ilişkin kanun hükmünde kararnameler” belirliyor. Bir yandan bir şeyleri değiştirmeye çalışırken, hadi daha güzel bir dünya yaratmak için çalışırken diyelim, bir yandan da yönetim kurulu kararlarının mevzuata uygun olmasına çalışıp, kira stopajının nasıl ödeneceğini öğrenmek zorunda kalıyoruz. AB projesi almaya hak kazandığımızı öğrenmemizin sevinci, KDV muafiyeti başvurusu yaparken 13/02/2016 tarihli ve 29623 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan Türkiye-Avrupa Birliği Katılım Öncesi Yardım Aracı (IPA II) Çerçeve Anlaşması Genel Tebliğini (Sıra No:1) anlamaya çalışırken sönüp gidiyor.
Diğer bir keyifli konumuz ise kamu-sivil toplum işbirliği. Sivil toplum alanında yürütülen çalışmalar kimi zaman kamu politikalarını etkileme, savunuculuk, katılımcı demokrasinin güçlendirilmesi, yerel katılım gibi konulara doğru evriliyor ve mevzuat duvarlarıyla örülmüş, bazen farklı dilleri konuştuğumuz kamu kuruluşlarıyla kesişiyor. Karar alma süreçlerine anlamlı katılım, bunun için hangi araçların olduğu, bu araçların işleyip işlemediği, uluslararası standartlar, katılımcı demokrasi gibi kocaman kavramların yanı sıra bir kamu kuruluşundan randevu almaya çalışırken başımıza gelenler veya GİZLİ damgalı bir sarı zarfın içinden çıkan üç sayfalık resmi yazıya nasıl cevap vereceğimiz gibi “hayatın gerçekleri” kamu-sivil toplum işbirliğinin de sınırlarını belirleyebiliyor.
Bütün bunlara iki yatay konuyu da eklemek mümkün. Küresel sivil toplum gündemini yakından takip etmeyi, uluslararası kuruluşların ve AB’nin politika süreçlerine dahil olmayı ve uluslararası ağların bir parçası olmayı ilk yatay konu olarak sıralayabiliriz. İkinci önemli konu ise bilgi ve veri üretmek… Eleştirdiğimiz, değiştirmek istediğimiz konularda, sivil toplum örgütlerinin veri bazlı konuşabilmesi ve somut çözüm önerileri geliştirebilmesi ikinci yatay konu olarak öne çıkıyor.
Makro ölçekli veya politika düzeyindeki bu gibi konular son 20 yıldır Türkiye’deki bazı sivil toplum örgütlerinin gündeminde. Bu örgütlerin arasında Sivil Toplum Geliştirme Merkezi Derneği (STGM) ve Türkiye Üçüncü Sektör Vakfı (TÜSEV) da yer alıyor. Aslında kimi zaman ortak projelerde yer alan, kimi zaman ayrı kulvarlarda çalışsalar da çalışma alanlarının bir kısmı örtüşen STGM ve TÜSEV yeni bir AB Projesini hayata geçiriyor. Projenin adı Örgütlenme Özgürlüğünün İzlenmesi.
Projenin amacını bütün düzeylerde duyarlı, kapsayıcı, katılımcı ve temsili karar alma süreçlerinin sağlanması olarak tanımladık. Bu kapsamda Türkiye'de sivil alanın genişlemesinin önündeki engeller konusunda farkındalığın artırılmasına ve hak temelli savunuculuk için kapasite oluşturulmasına katkıda bulunmayı hedefliyoruz.
Projeyi tasarlarken 3 ana konuya odaklandık:
- Sivil toplum için elverişli ortamın izlenmesi
- Erişilebilir bir kamu yönetimi için sivil toplumda daha fazla talep yaratılması
- Savunuculuk ve katılım için STÖ’lerin kapasitesinin geliştirilmesi
Gördüğünüz üzere, aslında son 20 yıldır Türkiye sivil toplumunun bir şekilde gündeminde olan konuları yeni bir bakış açısıyla, daha sistemli ve tamamlayıcı bir yaklaşımla çalışmaya devam edeceğiz.
Örgütlenme Özgürlüğünün İzlenmesi Projesi kapsamında öncelikle Türkiye’de sivil toplum alanının gelişimine katkı sağlanabilmesi için alana ilişkin daha fazla bilgi üretmeye çalışacağız. Bu kapsamda sivil toplum örgütleri ve kamu kuruluşları tarafından veri bazlı karar almayı kolaylaştıracak raporların üretilmesini önemsiyoruz. Kamu kuruluşlarıyla yakın bir işbirliği içerisinde çalışılarak sivil toplumla çalışma kültürünün güçlendirilmesi, özellikle sivil toplum alanındaki düzenlemelerin uluslararası standartlarla uyumlu bir yaklaşım içerisinde iyileştirilebilmesi için somut önerilerin geliştirilmesi bir diğer öncelik alanımız. Katılım konusunda yerel örgütlerin kapasitesini de desteklemeye çalışacağız. Yine dünyada ve Türkiye’de sivil toplumun gündemini daha da yakından takip ederek yerel örgütlerin bilgiye erişimini kolaylaştırmayı amaçlıyoruz.
Aslında, STGM ve TÜSEV’in Türkiye’de sivil toplum alanındaki eşsiz deneyimi proje tasarımına yansıtmaya çalıştık. Örgütlenme özgürlüğü, katılım hakkı, kamu-sivil toplum işbirliği, STÖ’lerin kapasitesinin güçlendirilmesi ve küresel sivil toplum gündeminin yakından takip edilmesi gibi Türkiye’nin demokratikleşme sürecinde sivil toplumun daha fazla katkı vermesini sağlayacak konularda, sahayı besleyecek mütevazi bir katkı yapacağımız umuyoruz. Sivil toplum alanında daha fazla bilgi üretmek ve somut öneriler geliştirmek projenin odağını oluşturuyor.
Proje ile ilgili ayrıntıları ve çıktılarını önümüzdeki üç sene boyunca sizlerle paylaşmaya devam edeceğiz. Ancak proje dokümanında yazanı herkes yapar :) biz sizlerin de katılım ve katkısıyla proje kağıdının ötesine geçmeye çalışacağız.
STGM Stüdyosu
Video içerikleri üretmek isteyen STÖ’ler için iyi bir haberimiz var. Ofisimizdeki stüdyomuzda video çekimlerinizi gerçekleştirebilir ve kurgu desteği alabilirsiniz.