Ana içeriğe atla
Image
Hayata Destek Logosu 2
Share

‘Yerelleşme’ Hayata Destek için ne demek?

Sema Genel Karaosmanoğlu, kurucu direktörü olduğu insani yardım derneği Hayata Destek’in neden ve nasıl yerelleştiğini anlattı. Hayata Destek’in 4 ayaklı yerelleşme stratejisini paylaşarak STÖ’leri onlara rehberlik edecek bir yol haritası eşliğinde yerelleşmeye davet etti.

Hayata Destek olarak 16 yıldır gelişiyoruz; insani yardım alanına ilk girdiğimizde görece küçük ekiplerle daha küçük etkiler yaratırken, şimdi çok daha geniş bir alanda, çok daha geniş ve derin etkiler yaratıyoruz.

Yaklaşımımız her zaman toplum temelli olduysa da, büyüme sürecimizde şunu fark ettik: Yerelden koparsak yarattığımız etki sürdürülebilir olmuyor. Üstelik donörle uygulayıcının, merkezle sahanın, insani yardım çalışanıyla danışanın ve tüm paydaşların arasındaki mesafeyi görünür kılan pandeminin de etkisiyle, yerele kök salmanın kıymetini bir kez daha anladık. Üstelik bu yönelim sadece Hayata Destek’le sınırlı değil elbette; küresel düzeyde insani yardım camiası da yerele kök salmanın gereğini iliklerinde hissediyor.

Bu yönelim, insani yardım bağlamında ‘yerelleşme’ olarak karşımıza çıkıyor. Yerelleşme geniş ve soyut bir kavram, ama yine de şöyle tanımlayabiliriz: Afetten etkilenmiş toplulukların ihtiyaçlarının en verimli, etkin ve ilkeli şekilde karşılanması için insani yardım çalışmalarının yerel kapasite üzerine inşa edilmesi. Burada ‘yerel kapasite’yle hem sivil toplum örgütleri, kamu ya da yerel yönetimler gibi farklı ölçeklerde yerel aktörlerin kapasitesi, hem de afetten etkilenmiş birey ve toplulukların öz kapasitesi kastediliyor.

Yerelleşmenin öneminden bahsediyoruz, peki bu süreçte ne amaçlanıyor?

Amaç, donör ülkeler tarafından aktarılan insani yardım fonlarının, risk ve kriz yönetiminde hem sürdürülebilir etki yaratırken yerel  güçlendirebilmesi; hem de yereli güçlendirdiği için daha çok etki yaratabilmesi. Yerelleşme, insani yardım dünyasında etkinlik, verimlilik ve hesap verebilirlik vaat ederken, bunun ancak güç dengelerinin değişmesi ile mümkün olabileceğini iddia ediyor. Güç dengelerinin değişimi ise iki yolla mümkün: daha çok finansal kaynağın yerele aktarılması ve yerel aktörlerin insani yardım politika ve uygulamalarına etki etmesi. Bu da aslında, insani yardım camiasındaki tüm aktörlerin dönüp kendi iş yapış şekillerine bakmalarını gerektiriyor.

Yerelleşme, bir taraftan çok çeşitli yerel ve ulusal sivil toplum kurumlarının insani yardımın merkezine kayıyor olması anlamına geliyor. Diğer taraftan, afetlerden etkilenmiş birey ve toplulukların inisiyatif almasını ve kendi örgütlenmeleriyle hayatlarını şekillendirebilmesini gerektiriyor.

Literatürde ‘yerel örgüt’ olarak tanımlanıyor olmamıza rağmen, Hayata Destek olarak yerelleşme adına neleri farklı yapabileceğimizi kendi içimizde bir süredir sorguluyoruz. Bu kapsamda, yerelleşmenin Hayata Destek için ne anlama geldiğini tartıştığımız ve strateji geliştirdiğimiz iki günlük bir atölye çalışması düzenledik. Hayata Destek’in 18 tepe ve orta düzey yöneticisiyle birlikte oluşturduğumuz, kurum olarak insani yardım alanında yerelleşmeye katkımızı çerçeveleyen bir ‘Yerelleşme Stratejisi’ belgesi böylece ortaya çıktı.

Bu yerelleşme stratejisi, 4 ana bölümden oluşuyor.

Kendimizi ve Başkalarını Güçlendiriyoruz

Hayata Destek olarak kendimizi güçlendirmek için, hem çalışma alanlarımızdaki uzmanlığımızı ve iç kapasitemizi geliştiriyor, hem de sosyal fayda odaklı tüketimi teşvik etmek için ‘destekar’ markamızı görünür kılmaya çalışıyoruz. Öte yandan, çalışma sahalarımızda toplum temelli uygulamaları yürürlüğe koyuyoruz; yerel komitelerin kurulmasına, gönüllü ağların güçlenmesine ve yerelin liderliğinde yürüyen çalışmalara destek vererek afetten etkilenmiş toplulukları güçlendiriyoruz.

Yerelleşmeyle insani yardımın merkezine kayma potansiyeli olan diğer sivil toplum kuruluşlarını ve paydaşları güçlendirmek de oldukça önemli. Bunu yaparken, donör kurumların aktardığı fonlar aracılığıyla sadece STK’lar ve kamu kurumlarını değil, Barolar, üniversite kulüpleri gibi sivil toplumun etki alanındaki tüm paydaşlarla dirsek temasında çalışıyoruz.

Bu sene itibarıyla hizmete açtığımız Hayata Destek 360 sitemiz de bu güçlendirme çabasının önemli bir nüvesi. STK bağlantılı ya da değil, insani yardım alanıyla yolları kesişen herkesin yararlanabileceği 360 dijital öğrenme platformuyla, risk azaltma, kriz yönetimi ve insani yardıma dair bilgi ve deneyimimizi erişime açıyoruz.

Sivil Toplumu Birbirine Yakınlaştırıyoruz ve Güçlendiriyoruz

Türkiye Mülteci Konseyi (TMK), Afet Platform ve Yerelleşme Savunuculuk Grubu gibi ulusal; NEAR (Network For Empowered Aid Response) ya da ICVA (Uluslararası Gönüllü Kuruluşlar Konseyi) gibi küresel düzeyde sivil toplumu bir araya getiren inisiyatiflerin içinde yer alıyoruz. Öte yandan, yerel örgütleri ve mülteci örgütlerini güçlendirmek için aracı rolü oynuyor; insani yardıma dair kapasiteleri ve bu alanda faaliyet gösteren sivil girişimleri güçlendiriyoruz.

Sadece sivil toplum kuruluşlarını değil, sosyal girişimleri ve kooperatifleri güçlendirmenin; yanı sıra özel sektör, üniversite, kalkınma aktörleri, uluslararası kurumlar gibi farklı paydaşlarla sosyal fayda sağlamaya yönelik yenilikçi iş birlikleri kurmanın da yerelleşme sürecinde önemli bir artı olduğunu düşünüyoruz.

İnsani Yardım Çalışmaları ve Sivil Alanın Güçlenmesi İçin Elverişli Ortamı Oluşturuyoruz

Kamu kurumlarıyla diyalog içinde savunuculuk faaliyetlerimizi yürütüyoruz. İnsani yardım alanıyla bağlantılı mevzuat ve değişiklikleri takip ediyor; afet yönetiminde sivil toplumun rolünü güçlendirmek için çabalıyoruz. İnsani yardım alanına dair politika ve uygulamaları etkilemek için çalışıyoruz.

Bir yandan da özel sektörü, insani yardım alanına çekerek yenilikçi iş birlikleri kuruyoruz.

Çevik Çalışma ve Yalınlaşma ile Çalışma Şeklimizi Yerele Yaklaştırıyoruz

Hayata Destek olarak bazılarını uzun süredir planladığımız, bazılarını pandemiyle hızlıca yürürlüğe koyduğumuz çalışma şekilleriyle yerelleşmeye katkı sunuyoruz. Sahalarımızı güçlendirerek, genel merkez ile saha arasındaki hiyerarşiyi kırıyor; katılımın derinleştiği dinamik yönetişim modeline geçiş yapıyoruz. Çalışma süreçlerimizi yalınlaştırarak ve israfı önleyerek kaynaklarımızı daha etkili kullanıyoruz; daha çok ve kalıcı fayda yaratıyoruz.

Daha etkin olup, kalıcı etkiler yaratmanın yolunun hem kendimizi hem de birlikte bu alanı paylaştığımız diğer yerel örgütleri güçlendirmekten geçtiğini biliyoruz. Bunun için de fonları etkili kullanmak, yereli süreçlere dahil etmek ve yerel ilişkileri geliştirmek başat önemde.

Paylaştığımız bu dört ayaklı strateji, hem yerelleşme süreçlerine daha çok zaman ve enerji harcayacağımızın bir işareti, hem de bugün ve önümüzdeki dönemde insani yardımın yüzünü dönmesi gereken yöne doğru bir çağrı olarak okunabilir.

Sema Karaosmanoğlu Hakkında

Hayata Destek Derneği Yönetim Kurulu Üyesi ve Kurucu Direktörü. Afganistan, Hindistan, İran, Pakistan ve Türkiye’de birçok projede yer aldıktan sonra 2009’da Hayata Destek Derneği’nin kurucularından olan Sema Genel Karaosmanoğlu, 22 yılı aşkın süredir uluslararası ve ulusal düzeyde insani yardım ve kalkınma alanında çalışmalar yürütüyor.

İlgili Eğitim