Ana içeriğe atla
Image
Manşet Yatay Görseli
Share

Yargı Paketleri Reform Değil, Revizyon

TESEV'in yargı paketleri raporunda basın özgürlüğünün genişlemediği, keyfi tutuklamaların devam ettiği, anadilde savunmanın yetersiz olduğu, hasta tutuklular sorunun devam ettiği belirtildi.

İçerik Alınlık Resmi

TESEV'in yargı paketleri raporunda basın özgürlüğünün genişlemediği, keyfi tutuklamaların devam ettiği, anadilde savunmanın yetersiz olduğu, hasta tutuklular sorunun devam ettiği belirtildi.

haber fotoğraf
Türkiye Ekonomik ve Sosyal Etüdler Vakfı (TESEV), Mart 2011'den Nisan 2013'e kadar yargı alanında düzenleme getiren yargı paketlerini inceleyerek "Yargı paketleri: Hak ve özgürlükler açısından bir değerlendirme" raporunu açıkladı.

Naim Karakaya ve Hande Özhabeş'in hazırladığı rapor, yargı paketlerini dört başlık altında inceledi: Düşünce ve İfade Özgürlüğü, Kişi Özgürlüğü ve Güvenliği, Adil Yargılanma Hakkı, İnfaz Uygulaması.

Raporda, yargı paketlerinin mevzuattaki temel hak ve özgürlükleri ihlal eden sorunlu alanlarda uzun zamandır ihtiyacı duyulan ilerlemeyi kısıtlı biçimde sağladığı belirtilerek bunun sistemi dönüştürmeye yönelik bir reformdan ziyade sistem içi bir revizyon olduğu ifade edildi.
Toplumda da beklentiyi karşılamadığı ve toplumdaki değişimin gerisinde kaldığı ifade edilen raporda, buna örnek olarak "örgütlü suçluluğa" ve "ana dilde savunmaya" ilişkin düzenlemeler gösterildi.

Yargı paketlerinde içeriğinin tam anlaşılmamasına neden olan "torba kanun" sisteminin ortadan kaldırılarak sivil toplum kuruluşlarının önerilerini dikkate alacak katılımcı bir mekanizma oluşturması talep edildi.

Özhabeş, dört başlık altındaki raporun ayrıntılarını paylaştı:

Basın özgürlüğü genişlemedi

Düşünce ve İfade Özgürlüğü

* Cezaevindeki gazeteci sayısını azaltmaya yönelik adımlar atıldı. Ancak değişikliklerle basın özgürlüğüne yönelik yersiz sınırlamalar kaldırılsa da basın özgürlüğünün kapsamının genişletilmesine yönelik adımlar atılmadı.

* Yasal mevzuatta halihazırda düşünce ve ifade özgürlüğünü önemli ölçüde sınırlandıran yasal pek çok düzenleme varlığını koruyor.

* İfade özgürlüğüne karşı açılan çoğu dava TMK ve TCK çerçevesinde, "şiddeti tahrik" unsurunun geniş ve ölçüsüz yorumlanması sonucu açılıyor. Buna ek olarak ifade özgürlüğünü kısıtlayan her maddenin ceza kanununda adeta bir yedeği bulunuyor.

* Bireyi koruma esaslı değil, devleti koruma esaslı kurgulanmış yargı sisteminin ürettiği bakış açısı, insan hak ve özgürlükleri lehine değişmediği sürece mevcut hak ihlallerinin devam edecek.

Hala gereksiz tutuklamalar var

Kişi Özgürlüğü ve Güvenliği

* Türkiye'de kişi özgürlüğü ve güvenliği açısından temel problem, yargılamaların aşırı uzun sürmesi sonucu, çok sık başvurulan bir tedbir olan tutuklamanın adeta bir ön infaz haline gelmesi.

* Bu sorunu çözmek çeşitli değişikliklere gidildi. Ancak kanun değişikliği ile elde edilmek istenen durumun uygulamada yaşanan sorunlar nedeniyle hayata tam olarak geçemedi.

* Halen uygulamada, adli kontrol tedbirleri ile yetinilebilecek durumlarda tutuklama kararı verildiği görülüyor, bu kararların gerekçeleri yasaya uygun olmayan basit ve kalıp ifadelerle yazılıyor.

* Kalıcı bir çözüme, hukuk siteminin örgütlenmesinde kalıcı ve köklü reformlarla ulaşılabilir.

Anadilde savunma yetersiz

Adil Yargılanma

* Adil yargılanma hakkını ihlal eden uygulamalar, esas olarak terör suçundan yargılanan kişilerin davalarında görülmektedir. Bu nedenle en kapsamlı değişiklikler TMK'da yapıldı.

* Özel Görevli Ağır Ceza Mahkemeleri kaldırılıp Bölge Ağır Ceza Mahkemeleri kuruldu ancak istisnai yargılama usûlleri terkedilmediğinden değişiklik isim değişikliğinin ötesine geçmedi.

* TMK'da adil yargılanma hakkını ihlal eden bazı maddeler olumlu bulunmakla birlikte, gözaltındaki şüphelinin avukatla görüşme hakkının 24 saat süreyle sınırlandırılabilmesi ve tutukluluk ve gözaltı sürelerinin terör suçu ile yargılanan kişilerde iki katına kadar uzatılması gibi hükümler varlığını koruyor.

* Ana dilde savunma son derece yetersiz. Bu haktan faydalanabilecek kişiler tercüman masraflarını kendileri ödemek zorunda bırakılmakta, hakkın kullanımı sadece yargılamanın kovuşturma aşaması ile sınırlandırılmakta ve "yargılama sürecini sürüncemede bırakmama" gibi sübjektif bir şarta bağlanıyor.

TMK kalkmalı

* İşkence suçlarında zamanaşımı kaldırıldı ancak bu değişiklik, sadece kanunun yürürlüğe girmesinden sonra işlenen işkence suçlarında geçerli olmamalı, geçmişe dönük uygulanmasının önü açılmalıdır.

* Nihai hedef, soyut devlet kavramını korumak adına kişiler aleyhine uygulamalar yapılmasına dayanak olan TMK'nın kaldırılması olmalı.

Adli tıp kurumu tekeli kalkmalı

İnfaz Uygulaması

* Her ne kadar hasta hükümlülerin tahliyesinin imkanı genişletilmişse de tutuklu veya hükümlünün sağlığı, geniş bir takdir yetkisinin ve "toplum güvenliğini tehlikeye düşürmek" gibi belirsiz ifadelerin ellerine bırakıldı. Ayrıca cezanın ertelenmesi kararı, son derece sorunlu olduğu bilinen Adli Tıp tarafından verilmeye devam ediyor.

* Adli Tıp Kurumu'nun bu alandaki tekelinin kaldırılmalı, tam teşekküllü ve çeşitli alanlarda uzmanlara sahip olan hastaneler akredite edilmesi ve kurul raporları kabul edilmeli. 

Mevzuatta İyileşme Olsa da Uygulamada Yok

TESEV'İN yargı paketleri raporunu değerlendiren Uçum, Karakaya ve Özdemir, hakim ve savcıların insan hakları ihlalleri konusunda eğitim alması gerektiği konusunda ortaklaştı.

Türkiye Ekonomik ve Sosyal Etüdler Vakfı'nın (TESEV), yargı paketlerini incelediği raporunu hukukçu Naim Karakaya ile Mehmet Uçum ve Adalet Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Kenan Özdemir değerlendirdi.

Naim Karakaya ve Hande Özhabeş'in hazırladığı rapor, yargı paketlerini dört başlık altında inceledi: Düşünce ve İfade Özgürlüğü, Kişi Özgürlüğü ve Güvenliği, Adil Yargılanma Hakkı, İnfaz Uygulaması.

Karakaya, Uçum ve Özdemir'in ortaklaştığı nokta mevzuatta yapılan değişikliklerin yeterli olmadığı üstelik bu iyileştirmelerin uygulamaya geçirilemediği bu yüzden de hakim ve savcılara insan hakları ihlalleriyle ilgili eğitim verilmesi yönündeydi.

Sistem içi revizyon

Raporda, yargı paketlerinin mevzuattaki temel hak ve özgürlükleri ihlal eden sorunlu alanlarda uzun zamandır ihtiyacı duyulan ilerlemeyi kısıtlı biçimde sağladığı belirtilerek bunun sistemi dönüştürmeye yönelik bir reformdan ziyade sistem içi bir revizyon olduğu ifade edildi.

Toplumda da beklentiyi karşılamadığı ve toplumdaki değişimin gerisinde kaldığı ifade edilen raporda, buna örnek olarak "örgütlü suçluluğa" ve "ana dilde savunmaya" ilişkin düzenlemeler gösterildi.

Bunun nedeni olarak da mevzuatta ilerleme sağlanmasına rağmen bireyden çok devleti koruma refleksiyle hareket eden bakış açısının yargıda uygulamaya hakim olması gösterildi.

Yargı paketlerinde içeriğinin tam anlaşılmamasına neden olan "torba kanun" sisteminin ortadan kaldırılarak sivil toplum kuruluşlarının önerilerini dikkate alacak katılımcı bir mekanizma oluşturması talep edildi.

Karakaya: Hakim savcılara eğitim verilmeli

Sabancı Üniversitesi'ne ait Minerva Han'da yapılan toplantıda konuşan raporun yazarlarından Naim Karakaya paketlerin ancak uygulamada şekillenebileceğini belirterek bu konuda istenen ilerlemenin sağlanamadığını bu yüzden mutlaka hakim ve savcılara insan hakları ihlallerine dair eğitim verilmesi gerektiğini söyledi.

Uçum: TMK kalkmadan reform olmaz

TESEV'den hukukçu Mehmet Uçum, paketlerin sistemdeki temel sorunları çözmediğini, toplumdaki Kürt, azınlık, başörtüsü, inanç gibi sorunlara bir çare olamadığını belirterek ideolojik kodların değişmesi gerektiğini ifade etti. Sadece revizyon getiren paketlerin reform olabilmesi için örneği Terörle Mücadele Kanunu'nun (TMK) tümden kaldırılmasını getirmesi gerektiğini söyledi.

Özdemir: Ülke şartları gözönünde tutuldu

Adalet Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Kenan Özdemir de mevzuatın yeterli olmadığını yapısal değişiklik gerektiğini belirterek hakim ve savcıların eğitimi ile ilgili çalışmaları olduğunu söyledi. Özdemir, en çok tartışılan TMK'nın uzun dönemde kaldırılmayı düşündüklerini ancak bunun için ülke şartlarının uygun olması gerektiğini ekledi.

Özdemir, en çok eleştiri getirilen ve abartıldığını düşündüğü tutuklu sayısının düştüğünü, özellikle 5 yıl ve üzeri tutuklu oranın yüzde 1'i bulmadığını da sözlerine ekledi.

Kaynak: Bianet

İlgili Dosyalar:

  1. haber fotoğraf [JPG] [6.19K]
Share
İlgili Eğitim