Ana içeriğe atla
Image
Manşet Yatay Görseli
Share

Uzmanlar Kadına Karşı Şiddeti Durdurmak İçin Daha Fazla Çaba Çağrısında Bulundu

Uzmanlara göre kadına karşı şiddet, Türkiye'deki en büyük sorunlardan biri.

İçerik Alınlık Resmi

Uzmanlara göre kadına karşı şiddet, Türkiye'deki en büyük sorunlardan biri.

haber fotoğraf
Uzmanlar, kadına karşı şiddeti durdurmayı amaçlayan yeni ve iyileştirilmiş kanunlara rağmen Türkiye'de mahkemeye taşınan cinsel taciz davalarından üçte birinin delil eksikliği nedeniyle düştüğünü gösteren istatistikler karşısında dehşet içinde.

Adli Sicil ve İstatistik Genel Müdürlüğü'nün yayınladığı verilere göre 2012 yılında polis tarafından 91.979 cinsel taciz olayı kaydedilmiş. Bu davalardan 31.496 tanesi araştırma evresinde delil eksikliği sebebiyle düşürülmüş.

Kadın hakları savunucuları bu tür vaka ve soruşturmaların düşürülmesinin arkasında hukuksal, sosyal ve ekonomik nedenler olduğunu söylüyor.

Kadın hakları savunucuları esas nedenlerden birinin erkekleri toplumun her düzeyinde destekleyen zihniyet olduğunu söyledi. Uzmanlara göre kadınlar ''birey'' olarak görülmüyor.

Avukat Eren Keskin, kişisel dokunulmazlık alanında verdiği savaş ile Kasım ayında Uluslararası İfade Özgürlüğü Örgütü (IFEX) tarafından Ayın Kişisi seçilmişti.

SES Türkiye muhabirine konuşan Keskin, kadınlar için uğradıkları tacizi anlatmanın zor olduğunu söyledi.

Keskin, ''Cinsel şiddet ise en zor açıklanan işkence biçimi. Birçok kadın utanma, korkma gibi çeşitli kaygılarla zamanında açıklamıyor. Oysa cinsel işkencenin ispatlanması için, kadın bakire ise ilk 7-10 gün, evli ise ilk 48 saat içinde gerekli fiziksel muayeneden geçilerek rapor alınması gerekiyor. Ama kadınlar genel olarak bu süreleri geçiriyorlar, çünkü hemen açıklayamıyorlar" dedi.

Kurbanların fiziksel muayeneye alınmalarının gecikmesi durumunda, şiddet olayının ruhsal değerlendirme ile kanıtlanması gerekiyor. Fakat Türkiye'de mahkemeler vakayı, araştırmaları için genellikle adli tıp birimlerine gönderiyor.

Keskin ''Biz Adli Tıp raporlarının tek delil olarak kabulüne karşıyız. Yoğunluktan kaynaklı olarak bazen tecavüze uğramış bir kadına bir buçuk yıl sonraya randevu verilebiliyor'' dedi.

Diyarbakır Barosu Kadın Hakları Danışma ve Uygulama Merkezi Koordinatörü Halime Şanlı şiddet olaylarının cezasız kalmasının iki sebebi olduğunu söyledi.

Şanlı, SES Türkiye muhabirine yaptığı açıklamada ''Aslında mahkeme aşamasına geçildikten sonra hiçbir suç cezasız kalmıyor. Bizim asıl sorunumuz, soruşturmayı ilerletebilmek. Çünkü soruşturma aşamasında mağdurlar genelde aile veya şiddeti uygulayan kişilerin baskısı nedeniyle ifadelerini değiştirmek zorunda kalıyorlar ve geri çekiliyorlar. Bu nedenle olay takipsizlikle sonuçlanıyor'' şeklinde konuştu.

Şanlı yetkililere kanunları, kurbanın ifadesini değiştirmesi durumunda dahi incelemenin devam etmesini sağlayacak şekilde revize etmeleri çağrısında bulundu.

Şanlı aynı zamanda kamu kuruluşlarında çalışan ve kurbanın suç duyurusunu alan personelin, duruma karşı doğru bir tavır sergilemesinin de çok önemli olduğunu belirtti.

Şanlı ''Bizim en büyük eksiğimiz bu. Mağdurlar bazen bize geliyor ve "Avukat Hanım, karakola gittik durumumuzu anlattık ama bize fahişe gibi davrandılar" diyor. Böyle durumlarda ikinci kez mağdur oluyorlar. Yaşadıkları şeyin adı aslında ikinci bir tecavüzdür'' dedi.

Diyarbakır Kadın Sorunlarını Araştırma ve Uygulama Merkezi (DIKASUM) koordinatörlerinden Özlem Özen, kadınların karşı karşıya kaldıkları bürokrasiden yorulduklarını söyledi.

Özen SES Türkiye muhabirine yaptığı açıklamada ''Kadınlar karakollara veya sığınaklara başvurduklarında desteklenmelidir. Kadını sürekli karakola çağıran, deşifre eden ve şiddet uygulayan erkeği gözaltına almayan veya cezalandırmayan sistem nedeniyle kadınlar pes ediyorlar ve yeniden şiddet gördükleri ortama dönüyorlar. Bu da cinayetlerin sayısını artırıyor'' dedi.

Özen aynı zamanda Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahin'in boşanmak isteyen kadınların dört terapi seansına katılmalarını öngören planını da eleştirdi.

Özen "Kadınlar taciz ediliyorsa, evliliklerini devam ettirmeleri teşvik edilmemelidir. Aksine, evliliği bırakmaları yönünde teşvik edilmelidirler. Eğer basın raporlarına bakarsanız, boşanmak isteyen kadınların öldürüldüğünü görürsünüz. Kadınlar destek görmediklerinde evliliklerine dönüyorlar'' dedi.

''Eşinden şiddet gören kadın bu adımı attığında caydırılmamalı, tam tersine güçlendirilmelidir. Basında çıkan haberlere dikkat ederseniz, ya boşanmak isteyen kadınlar ya da koruma kararı olan kadınlar öldürülüyor. Çünkü desteklenmeyen kadın mücadele etmekten vazgeçiyor ve şiddet ortamına geri dönüyor".

Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı 71.065 sağlık hizmetleri uzmanı, 326 aile mahkemesi yargıç ve savcısını ve 17.000 dini liderini aile içi şiddet olaylarını nasıl ele alacakları konusunda eğitti. Bakanlık eğitim kampanyası planını 2015'e kadar devam ettirmeyi planlıyor.

Kaynak: Ses Türkiye

İlgili Dosyalar:

  1. haber fotoğraf [JPG] [11.61K]
Share
İlgili Eğitim