"Çıtayı Yükseltmek: 2000-2019 Yılları arasında Türkiye’nin Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Performansı, UNDP İnsani Gelişme ve Toplumsal Cinsiyet Gelişme Endekslerine Dayalı Hak Temelli Bir Analiz" araştırmasının sonuçları 3 Mart'ta çevrim içi lansmanla paylaşıldı.
Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) desteğiyle CEİD tarafından yürütülen araştırma kapsamında UNDP’nin standart insani gelişme endeksleri kullanılarak son 20 yılda ilerleme ve gerileme alanları tespit edildi. Bu bağlamda, en kaygı verici geri kalış, gelir ve eğitim alanlarında görüldü.
Türkiye, 20 yıl süren düzenli ilerlemenin ardından, İnsani Gelişme Endeksine göre 2019 yılında 189 ülke arasında 54’üncü sırada ve “çok yüksek insani gelişme” kategorisinde yer aldı. Ancak ülkenin Toplumsal Cinsiyete Dayalı Gelişme Endeksi (TCDGE) sıralaması ise çok geride.
Türkiye, dünyada 162 ülke arasında 68’inci sırada iken, OECD ülkeleri arasında ise en alt sırada yer alıyor.
Türkiye, kadın ve erkek İGE değerleri arasındaki farkın en yüksek olduğu ülkeler arasında yer alırken, en yüksek İGE grubu ülkeleri içinde yer alan ve Türkiye gibi TCGE değerleri bu gruptaki ülkelerden çok daha düşük olan sadece iki ülke var. Onlar da Suudi Arabistan ve Bahreyn.
Türkiye, Avrupa ülkeleri arasında en yüksek okulu erken bırakma oranına sahip
RapordaTürkiye’de eğitimdeki son ilerlemelere rağmen toplumsal cinsiyet eşitliğinin hala İGE değerleri yüksek ve çok yüksek ülkelerin seviyesinin altında kaldığı da ortaya kondu. Rapora göre zorunlu eğitimin artırılmasına ilişkin yapılan tüm reformlar her iki cinsiyete de fayda sağlamasına rağmen, cinsiyet açığı aynı kaldığı için erkeklerin eğitimden daha fazla faydalandığı görülüyor. Bu durum, kadınların ve erkeklerin ortalama eğitim sürelerinde de kendini gösteriyor.
Avrupa İstatistik Ofisi (Eurostat) verilerine göre, Türkiye, Avrupa ülkeleri arasında en yüksek okulu erken bırakma oranına sahip ülke. 2019 yılında bu oran kadınlarda %28,6 iken erkeklerde %28,9 oldu.
Yoksulluk kız çocuklarının eğitime erişimini olumsuz etkiliyor
Rapora göre, yoksulluk, hala çocukların ilköğretime devam edememelerinde belirleyici faktör ve özellikle Kuzey Doğu Anadolu, Orta Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde kız çocuklarını daha olumsuz etkiliyor. 2019’da kız öğrencilerin lise düzeyindeki okullaşma oranı ise Ortadoğu Anadolu’da %70,8 ve Güneydoğu Anadolu’da % 68,4.
Eşitsizliğin ana nedenlerinden biri gelir farkı
Çalışmaya göre, bu genel görünümün ana nedenlerinden birisi kadınlar ile erkekler arasındaki gelir açığı. Kadınların ortalama geliri, 2019 yılı verilerine göre erkeklerin ortalama gelirinin yüzde 47’si düzeyinde. Bunun nedeni de, kadınların büyük bir kısmının işgücü dışında kalması: Kadınların işgücü katılım oranı yüzde 34, erkeklerinki ise yüzde 72,6. Yakın zamana ait veriler, küresel salgın nedeniyle durumun daha da kötüleştiğini, kadınların işgücüne katılımının yüzde 30’a gerilediğini gösteriyor.
Türkiye’de kadınların %34 olan işgücüne katılımı ise yüksek insani gelişme (%54) ve çok yüksek insani gelişme ülke gruplarında (%52) gözlenen ortalama orana kıyaslandığında ortalamanın oldukça altında kalıyor.
Rapor, kadınların gelir ve eğitim açığını kapatmaya yönelik bir yol haritası sunmayı hedefliyor; böylece, Türkiye’nin toplumsal cinsiyet eşitliğinde küresel sıralaması da ülkenin insani gelişme sıralamasına eşdeğer düzeye yükselebilecek.
Kadınların parlamentodaki oranı hala çok düşük
Türkiye’de kadınların parlamentodaki oranı 2000’de %4,2 iken 2019’da %17,4’e yükselerek dört kattan fazla artış gösterdi. Buna karşın kadınların parlamentodaki oranı farklı insani gelişme seviyelerine sahip tüm ülke gruplarından daha düşük kaldı. Bu oran yüksek gelişmiş ülkelerde %24,5 iken, gelişmişlik düzeyi en yüksek ülkelerde %28,3.
Raporda siyasi karar süreçlerini ve siyasi temsil ilkelerini düzenleyen temel kanunlarda kadınların parlamentodaki oranı farklı insani gelişme cinsiyet eşitliğine yer verilmediği de hatırlatıldı. Raporda "Kadınların karar alma mekanizmalarındaki temsilini artırmayı öngören ve kadınların güçlenmesine yönelik hazırlanan eylem planları, yalnızca dolaylı müdahale, farkındalık yaratma ve zihniyet dönüşümü gibi etkisi çok sınırlı olan faaliyetler öngörmektedir" denildi.