Ana içeriğe atla
Image
Manşet Yatay Görseli
Share

Türkiye'nin en sakin şehirleri

Sınırlarımıza Seferihisar ile girdi, sayıları kısa sürede sekize yükseldi. İtalya'da doğan 'yavaş şehir' akımı bugün Halfeti'ye kadar ulaştı. Yerel üretimin, sakinliğin, geleneksel yapıların başrolde olduğu sakin şehirlerle tanışma zamanı

İçerik Alınlık Resmi

Sınırlarımıza Seferihisar ile girdi, sayıları kısa sürede sekize yükseldi. İtalya'da doğan 'yavaş şehir' akımı bugün Halfeti'ye kadar ulaştı. Yerel üretimin, sakinliğin, geleneksel yapıların başrolde olduğu sakin şehirlerle tanışma zamanı

Türkiye'nin en sakin şehirleri
Avrupa’da başta İtalya olmak üzere Avusturya, Danimarka, Almanya, Hollanda, Norveç, Polonya, İspanya, İsveç ve İngiltere ile Güney Kore ve Avustralya gibi 25 ülkeden 150 küçük nüfuslu kentin üyesi olduğu ‘Sakin Şehirler’ örgütlenmesine Türkiye’den ilk katılan, İzmir’in Seferihisar ilçesi olmuştu. 2009’da Seferihisar’ın üye olmasının ardından 2011 yazında Muğla’nın Akyaka, Aydın’ın Yenipazar, Çanakkale’nin Gökçeada ve Sakarya’nın Taraklı ilçeleri de kabul edildi. Isparta’nın Yalvaç, Kırklareli’nin Vize ve Ordu’nun Perşembe ilçeleri de başvurularına yanıt bekleyen ilçeler.

‘Ekmeğimiz büyüdü’
Seferihisar, İzmir’in 44 kilometre güneyinde yer alıyor. Nüfusu yaklaşık 30 bin. 49 kilometre sahil şeridine sahip olan ilçe, sınırları içindeki sit alanları ve askeri alanlar nedeniyle fazla binalaşmanın olmadığı için geri planda kalmıştı. Bu, olumsuz bir durum olarak görülüyordu.
Belediye Başkanı Tunç Soyer’in Cittaslow kavramından haberdar olup harekete geçmesiyle Seferihisar bugün bir ‘Cittaslow’. Soyer, “Bir kentin doğasını, tarihini, esnafını, yemeklerini o kenti o kent yapan özelliklerini korumadan kalkınmasının zararlarını fark ettik. Hayalimiz, yaptıklarımızla diğer kentlere bu kavramlara saygı duyarak da kalkınabilecekleri mesajını vermek” diyor.

İlçe sakinlerinden Pembe Deniz Sığacık Kaleiçi Pazarı’nda her pazar evinde ürettiklerini satışa çıkaran bir ev hanımı. İlçesinin sakin şehir olmasının kendisine kattıklarını şu sözlerle anlatıyor: “Cittaslow’un, yerel üreticiyi destekleme kriterinden yola çıkarak belediyenin açtığı Kaleiçi Pazarı’nda ürünlerimizi pazara çıkartıyoruz. Ev hanımları olarak para kazanmaya başladık. Eskiden evde oturur, ev gezmesine giderdik. Eşimizden pazar parası isterdik. Şimdi kazandığımızla eve katkı yapıyoruz. Tezgâhımda yaptığım her türlü reçelim var. Sakin şehir olmamız çok faydalı oldu. Ekmeğimiz büyüdü, Seferihisar’a ilgi arttı.”
Yerel yemek yapan lokantalar, ilçeye özgü ürünlerin satılabildiği pazarlar, güneş enerjili aydınlatmanın kullanıldığı peyzaj projeleri, bedelsiz bisiklet kiralanabilen garaj ve bisiklet yolları, pazarda naylon yerine file torba ile Seferihisar yavaş şehir şartlarını yerine getiriyor. Birliğin en büyük organizasyonu da 2013 Haziran’ında 150 belediye başkanı, Cittaslow yetkilileri ve gönüllülerinin katılımıyla burada gerçekleşecek.

Nereden çıktı bu ‘yavaş şehir’?
1986’da Roma’da ünlü İspanyol Basamakları Meydanı’nda bir fast food dükkânı açılır. Başta gazeteci Carlo Petrini olmak üzere birçok kanaat önderi ve esnaf, İtalya gibi mutfağıyla gurur duyan bir ülkenin kalbinde dünyanın her yerinde bulabileceğiniz böyle bir dükkânın açılmasına karşı çıkar. Tepkiler sonuç verir, dükkân kapanır. Bu zafer, ‘Slow Food’u, bugün 150 ülkede 100 binden fazla üyesi olan bir sivil toplum örgütü haline getirir.
Yemek kavramının karın doyurmakla sınırlı olmadığını, yemek yemenin tohum aşamasından sunumuna kadar iyi, temiz ve adil olması gerektiğini savunuyor Slow Food Hareketi. Hareketin doğumundan 13 yıl sonra, felsefesinin kentlere uygulanmasıyla Cittaslow Birliği kuruldu. 1999’da Greve in Chianti Belediye Başkanı Paolo Saturnini önderliğinde üç belediye başkanı tarafından kurulan Cittaslow Birliği ‘yavaş’ felsefesine ve kendi özelliklerine sahip çıkan kentlerin bir araya geldiği bir birlik haline geliyor. Cittaslow yönetimi birliğin yavaş kimliğinin bozulmaması için yeni üyelerin gerçekleştirmesi gereken 59 adet kriter belirliyor. Cittaslow kavramı, küreselleşmenin getirdiği sıradanlaştırmaya karşı gelen kentlerin kendi değerlerine sahip çıkarak kalkınmasını öngörüyor. Kentlerin yerel yemeklerine, esnafına, kendi gelenek, görenek ve tarihine sahip çıkmasını ve onları koruyarak dünya üzerinde diğer milyonlarca kentten farklı bir noktada bulunmasını ön plana çıkarıyor.

Cittaslow, sadece kentin tarihsel zenginliklerine sahip çıkmayı değil, bilim ve teknolojiyi kent kalkınmasında en yaygın şekilde kullanmayı, yönetime katılımı en geniş ve demokratik formlarda gerçekleştirmeyi, bütün bunları gerçekleştirirken, doğayı ve çevreyi korumayı gerektiriyor.

Nasıl yavaş şehir olunur?
‘Sakin şehir’ olabilmek için çevre ve altyapı politikaları, kentsel kalite, yerel üretimi korumak, misafirperverlik ve Slow Food aktivitelerinin desteklenmesi adı altında yedi başlıktaki 59 kriterin uygulanması gerekiyor.
Nüfusun elli binden az olması.
Geleneksel yapıların korunması
Trafiğin azaltılması
Yerel ürünlerin kullanılması
Yenilenebilir enerji kullanılması
Fast Food dükkânları yerine yerel yemeklerin sunulduğu restoranların desteklenmesi
Eski yapıların restore edilmesi
Gürültü kirliliğinin engellenmesi
Hava kalitesinin yükseltilmesi
Organik ürün üretilmesi
El sanatlarının korunması gerekir

Seferihisar’da ne değişti?
Kadınlar üretime katılmaya başladı. Kurulan üretici pazarları sayesinde ürünlerini aracısız satabilen insanlar köylerin boş duran arazilerini kullanmaya başladı.
Seferihisarlılar pazarda Adana’da yetişen bir ürünü almak yerine Seferihisar’da yetişen bir ürünü almaya başladılar. Böylece o ürünün Adana’dan getirmek adına gerçekleştirilen karbon salımı engellenmiş oldu.
İnsanlar çevreye, geri dönüşüme daha duyarlı hale geldi.
Tek kalkınma yolunun kıyılara musallat olan betonlaşma olmadığı, kentlerin doğal yapılarına, yerel özelliklerine sahip çıkarak da kalkınabilecekleri görüldü.


Yeni aday Güneydoğu Anadolu’dan...
Halfetİ
Halfeti ilçesi tarihi, doğası, mimarisi, mutfağıyla alternatif bir kentsel yaşam alanı olarak birliğe başvurdu. Halfetili Nihat Özdal “İlçe 4 bin yıllık tarihi, 200 yıllık tarihi camii, kesme taş sokakları, bisiklet, kano parkurları, Değirmen Deresi Vadisi, çizgili sırtlanı, tekne turları, yüzer lokantaları, incir kavurması, kebat reçeliyle bunu fazlasıyla hak ediyor” diyor.

Ne çevre kirliliği var ne de gürültü
Akyaka
Muğla’ya bağlı Akyaka; sırtını yeşil dağlara, eteklerini mavi sulara yaymış sessiz, sakin, huzur dolu bir kasaba. Çevre ve gürültü kirliliği yok. Etrafınızda gözü rahatsız eden bir yapılaşma yok. Kendine has mimari özellikteki ahşap evleri, binlerce yıldır Güney Batı Anadolu’da yaşayan çeşitli medeniyetlerin izlerini taşıyan tarihi dokusu ile Türkiye’nin yeni sakin şehri.


Türk ve Rum kültürleri birarada
Gökçeada
Çorak topraklarda bereket tanrısı olarak adlandırılan Imbrasos’un bolluk diyarı olarak bilinen İmroz, bugünkü adıyla Gökçeada, Homeros’un İlyada destanında deniz tanrısı Poseidon’un adası olarak geçer. Çanakkale’ye bağlı ada turizmin yanı sıra zeytincilik, arıcılık, bağcılık, balıkçılık ve organik tarım ile öne çıkıyor. Türk ve Rum kültürünün iç içe yaşadığı ada bu günlerde altın madeni tehdidi altında.

Osmalı döneminin Sakarya’daki tanığı
Taraklı
Helenistik dönemden günümüze birçok medeniyetin hüküm sürdüğü Taraklı, Sakarya’ya bağlı. Osmanlı dönemine tanıklık eden evleri, konakları ve dar sokaklarını süsleyen arnavut kaldırımlarıyla ünlü. Sakin şehir olmasıyla tarihi dokusu artık daha iyi korunacak.

Aydın’ın en küçük, nüfusu en az ilçesi

Yenipazar
Milli mücadele kahramanlarından Yörük Ali Efe”nin yaşadığı Yenipazar, Aydın’ın yüzölçümü en küçük ve nüfusu en az olan ilçesi. Sakin şehir ilan edildikten sonra ‘Tarihi bodrumlardan çıkaralım’ kampanyası ile evlerde bir köşede unutulmuş, tarihi değer taşıyabilecek eşyalar toplanmaya başlandı.

http://www.radikal.com.tr/Radikal.aspx?aType=RadikalEklerDetayV3&ArticleID=1075824&CategoryID=41

Share
İlgili Eğitim