Fatih’de asker firarisi Ö.F.K. (26), internetten tanışıp para karşılığında cinsel ilişkiye girmek için anlaştığı Didem Soral’ı (24), bıçaklayarak öldürdü.
31 Temmuz 2011’de saat 22.30 sıralarında meydana gelen cinayet iddialara göre şöyle gelişti; Vatani görevini yaptığı Diyarbakır’daki birliğinden firar eden Ö.F.K., sosyal paylaşım sitesi Facebook’tan, Didem Soral ile tanıştı. Bir süre Çakmak’la sohbet eden Ö.F.K., para karşılığında cinsel ilişki için anlaştığı Didem’in evine gitti.
Transeksüellere yönelik nefret cinayetlerinde ileri sürülen “ben onu kadın sanmıştım” gene karşımızda.
Ö.F.K., Bu sırada bıçağını çeken Ö.F.K., Didem’i önce boğazından ardından vücudunun çeşitli yerlerinden bıçakladı. Daha sonra evden çıkarak kaçmak isteyen Ö.F.K., apartman sakinlerinin yaptığı gürültü ihbarı ile evin önüne gelen polisin dikkatini çekti.
Fatih Önleyici Hizmetler Büro Amirliği’ne bağlı ekipler, apartmandan içeri girdiklerinde yerde kan izlerine rastladı. Ekipler, bunun üzerine kaçmak isteyen Ö.F.K.’yi yakaladı. Ö.F.K’nin itirafı sonucu daire giren polis, Didem Soral’ın cesedini buldu. Ceset, yapılan incelemenin ardından Adli Tıp Kurumu’na kaldırıldı.
Emniyette yapılan ilk sorgusunda, Soral’ı “travesti çıktığı için öldürdüğünü” söyleyen Ö.F.K., asker firarisi olduğu için inzibata teslim edildi.
Güner: Medya ve Yargı Katillerin Yalanlarını Gerçekmiş gibi davranmaktan vazgeçsin.
Kaos GL’den Umut Güner, Nefret cinayetlerinin medyanın nasıl bir dil kullandığını da takip ediyoruz. Nefret cinayetleri mağdurları sadece katilleri tarafından öldürülmüyor, medyada katil zanlılarının diliyle haberleri yapmaya devam ediyor ve bu da mağdurları tekrar tekrar mağdur ediyor. Ayrıca, trans cinayetlerinde, “ben onu kadın sanmıştım”, gey cinayetlerinde “bana ters ilişki teklif etti” yalanlarına ne medyanın ne de yargının inanmasını istiyoruz. Medya bu bahaneleri gerçekmiş gibi sunarak yargıyı yönlendiriyor ve yargı da haksız tahrik indirimleri ile katilleri ödüllendiriyor.
Kırancı: Didem yalnız değil, biz onun davasının takipçisi olacağız.
Bianetin sorularını yanıtlayan, İstanbul LGBTT üyesi Ebru Kırancı, , trans cinayetlerinin her geçen gün arttığını söyledi. Trans bireyleri sadece öldürmediklerini, kollarını bacaklarını da kestikleri vahşi vakalarla karşılaştıklarını söyleyen Kırancı, "son dönemde öldürülen arkadaşlarımızın çoğunun boğazı kesildi. Bunun nasıl bir nefret olduğunu anlamakta güçlük çekiyoruz" dedi.
Devletin acil önlem almasını istediklerini söyleyen Kırancı, trans cinayetlerinin nefret cinayeti olarak değerlendirilmesini ve katillere en ağır cezaların, ağırlaşmış müebbet hapis cezası verilmesini istediklerini söyledi. Anayasanın 10. maddesine "cinsel yönelim" maddesi eklenmesi taleplerini yineleyen Kırancı, "böylece trans bireyler resmi olarak görünürlük kazanacak ve korunaklı olacaklar" dedi.
Kırancı, "sanığın mahkemeye takım elbise ile gelmesi, ’ben onu kadın sanmıştım’ gibi ifadeler bile ceza indirimini sağlıyor. Trans bireyleri öldürenler ’nasıl olsa onu kimse korumuyor’ diye düşünerek öldürüyorlar arkadaşlarımızı. Oysa bizler bu davaların takipçisiyiz. Bizlerin takip ettiği davalarda sanıklar 20 sene hapis cezası alabiliyor. Biz, İstanbul LGBTT olarak diğer LGBTT dernekleri ve sivil toplum kuruluşlarıyla Didem’in davasının takipçisiyiz ve katil için en ağır cezayı istiyoruz" dedi.