Türkiye İnternet Konferansı'nın 16.'sı İzmir'de yapıldı. 100'ü aşkın etkinlikte ortak konu internet sansürü ve filtreydi. İnternet kullanıcıları ve teknoloji geliştiricilerinin ortak isteği özgür İnternetti.
İnternet Teknolojileri Derneği'nin düzenlediği Türkiye İnternet Konferansı'nın 16.'sı İzmir'de yapıldı. Ege Üniversitesi'nin Konak'taki Atatürk Kültür merkezi'nde yapılması planlanan konferans açılış günü olan 30 Kazım'da binanın çatısında çıkan yangın nedeniyle üniversitenin Bilgisayar Mühendisliği bölümüne taşındı.
Konferansta bu yıl " "Mobil Yaşam", "Sosyal Ağlar", "Yeni Medya", "Fikri Haklar", Mahremiyet, "İnternet ve Demokrasi", "İnternet Yasakları", "Fatih Projesi", "Medya/Bilgi Okuryazarlığı" gibi konular tartışıldı. Toplam 56 oturumda 13 panel, 15 seminer ve 27 bildiri oturumu yapıldı. Teknik konuların, gelişmelerin aktarıldığı bildiri, seminer ve panellerde dahi konunun bir şekilde İnternet filtre uygulaması, sansür ve yeni İnternet medya düzenlemesi konuları gündeme geldi.
Konferansta aslında genel gündem bu konulardı ve doğrudan bu konulara ayrılan paneller konferansın son günü yani 2 Aralık'ta iki panelde tartışıldı.
Alternatif Bilişim Derneği'nin konferans kapsamında düzenlediği İnternet Medyası Düzenlemesi başlıklı oturumda, Ocak ayında Meclis'e geleceği açıklanan yasa taslağının neler içerebileceği, İnternet medya kuruluşlarının bu süreçte nasıl tavır almaları gerektiği ve nasıl dahil olabileceği tartışıldı.
Günün son paneli ise İnternet Yasakları ve Filtresi başlığını taşıyordu. Anadolu Üniversitesi öğretim görevlisi ve SansürerSansür inisiyatifinin kurucularından Ebru Baranseli'nin moderatörlüğünü yaptığı oturuma Alternatif Bilişim Derneği'nden Ali Rıza Keleş, SansüreSansür'den Deniz Tan ve Netdaş Hareketi'nden Erdem Dilbaz katıldı.
Ali Rıza Keleş İnternet filtresine karşı yürütülen hukuki ve aktivist mücadeleyi özetleyerek başladı konuşmasına. bianet'in "İnternetin Güvenli Kullanımına İlişkin Usul ve Esaslar Taslağı"na karşı Şubat 2011'de açtığı davanın taslağın yürürlüğe giriş tarihinin değiştirilmesine ve revize edilmesine yol açtığını ancak revize edilen taslağa karşı dernek olarak yine dava açtıklarını belirtti. Temel itirazlarını ise şöyle sıraladı.
- Bilgiye erişmek temel bir haktır. Filtre bu hakkı kullanma önünde engel yaratıyor.
- Ailelere "güvenli İnternet istemez misiniz" , "çocuklarınızı korumak istemez misiniz" diye soruluyor. Bu yanıltıcı ve baskıcı bir tarz. Birçok anne baba böyle bir soruya hayır yanıtı veremiyor.
- "Çocuk pornosu", "terör", "güvenlik" gibi toplumun hassasiyetleri kullanılıyor.
- Filtrelenen sitelerin listesi belli değil. Filtrelemeye karar veren kurulun kimlerden oluştuğu, kriterlerin neler olduğu bilinmiyor. Filtrelenen sitelere aile filtresine ya da çocuk filtresine takıldıkları bildirilmiyor.
Ali Rıza Keleş 15 Mayıs'ta İstanbul'da filtreye karşı yapılan kitlesel eylemin başarılı olduğunu; kanun yapıcının İnternet kullanıcısının örgütlülüğünden etkilendiğini belirtti.
Oturuma dinleyici olarak katılan İnternet teknolojileri Derneği başkanı Prof. Mustafa Akgül, konuşmaya katılarak yaklaşık 525 milyon web sitesi olduğunu, bu kadar büyükbir rakamın nasıl filtrelendiğini merak ettiklerini söyledi.
Daha sonra söz alan Deniz tan ise SansüreSansür hareketinin nasıl başladığını anlattı. YouTube'un mahkeme kararıyla kapatılmasının ardından Dailymotion'ın da kapanmasıyla birlikte reklam sanat yönetmeni Fırat Yıldız'ın, sitesindeki videolara da erişilemediğini gördüğünü ve sitesine "erişim engellenmiştir" mesajı koyduğunu anlatan Tan, bu hareketin kısa zamanda bir protesto hareketine dönüştüğünü söyledi: "Bir haftanın sonunda irili ufaklı 500'ü aşkın site protestoya katılmıştı". Hareket, 13 ağustos 2008'de başlamıştı bir hafta gibi kısa bir süre içerisinde Hürriyet, Cumhuriyet, Radikal, The Guardian, Osocio gibi pek çok gazete ve yabancı bloga haber oldu. 20 Ağustos günü tüm bloglar aynı anda açıldı ve SansureSansur.org da yayına geçti.
Ardından Ebru Baransel'in dijital aktivist olarak tanıttığı Erdem Dilbaz söz aldı. Dilbaz sözlerine "Artık filtreyi konuşmak istemiyorum" diyerek başladı ve ekledi "çünkü 60 yaşıma geldiğimde hala aynı sorunları konuşan eski bir solcu olmak istemiyorum."
Dilbaz filtredeki ana problemin tek tip bir çocuk belirlenip, yasakların ona göre belirlenmesi olduğunu söyledi. "Tektipleştirme, farklı olanı dışarıda bırakmadır" diyen Dilbaz dijital aktivist olarak tanıtılmasını ise şöyle açıkladı: " Bilişim Teknolojileri Kurulu'nun düzenlediği toplantıya akredite olmadıkları halde bir grup filtre karşıtıyla birlikte zorla girdik. Orada ve daha sonra 15 Mayıs yürüyüşünde politik ya da ideolojik ortak paydası olmayan sadece İnterneti özgürce kullanmak isteyen farklı insanların ortak hareket edebileceğini göstermemiz onları korkuttu. Ancak biz korkutmak istemiyoruz, korku toplumu yaratmak gibi bir niyetimiz yok. Zaten durup dururken neden sokaklara dökülelim".
Daha sonra oturuma dinleyici olarak katılanların sorularına geçildi. Karşılıklı sohbet biçiminde süren toplantının son sözünü Ege Üniversitesi öğrencilerinden biri söyledi: "Anlamıyorum, aile ve çocuk filtresi varsa, siteler niye sansürleniyor hala? Bize de 'tam özgür internet filtresi' niye verilmiyor?"
http://bianet.org/bianet/bilim/134511-tam-ozgur-filtre-neden-yok