Uluslarararası Af Örgütü, seçimlere katılacak siyasi partilere ve milletvekili adaylarına insan hakları odaklı çalışma yapmaları için “Bizimle misin?” kampanyası başlattı.
Uluslararası Af Örgütü, 7 Haziran’da gerçekleşecek seçimler öncesi ülke genelinde bir kampanya başlattı: “Bizimle misin?”
Kampanya kapsamında genel seçimlere katılan tüm siyasi partilerin genel başkanları ve milletvekili adaylarını “ifade özgürlüğüne saygı duyulan, barışçıl protesto hakkının korunduğu, polis şiddeti ve cezasızlığın olmadığı, kadına yönelik her türlü şiddetin önlendiği, cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği ayrımcılığının yaşanmadığı, mültecilerin insan haklarına erişebildiği ve işçi haklarının güvence altına alındığı” bir Türkiye için hareket etmeye çağırıyorlar.
Uluslararası Af Örgütü seçime katılacak siyasi partilere ve milletvekili adaylarından seçim öncesi bu yedi madde üzerinden taahhütlerini açıklamalarını ve milletvekili seçildikleri takdirde bunları hayata geçirmelerini talep ediyor.
Af Örgütü’nün siyasilere yönelik bu çağrısına katılmak isteyenler seçim gününe dek bizimlemisin.org adlı adresindeki imza kampanyasına katılabilir.
“Sandıktan insan hakları çıksın”
Uluslararası Af Örgütü Türkiye Şubesi Kampanyalar ve Savunuculuk Direktörü Ruhat Sena Akşener ve Türkiye Araştırmacısı Andrew Gardner, bugün düzenledikleri basın toplantısında kampanyayı tanıttı.
Gardner ve Akşener, kampanya kapsamında Af Örgütü’nün Türkiye ve uluslararası düzeyde çalışma yaptığı yedi konunun ele alındığını, ancak sorunların bundan ibaret olmadığını anlattı.
Seçim süreçlerinin değişim için önemli fırsat olduğunu vurgularken, yıllardır dile getirdikleri, kronikleşen hak ihlallerinin çözmek için de seçim sürecinin tam zamanı olduğunu ifade ettiler.
Af Örgütü yetkilileri, insan hakları savunucuları olarak sandıktan insan hakları çıkmasını talep ettiklerini söyledi.
7 Talep
Uluslararası Af Örgütü’nün kampanya kapsamında seçime katılan siyasi partilerden ve milletvekili adaylarından talepleri şöyle:
1- İfade özgürlüğüne saygı duyulan bir Türkiye için: Anayasa'nın 26. Maddesi'nde ifade özgürlüğüne getirilen kısıtlamalar uluslararası insan hakları standartları ile uyumlu olacak şekilde değiştirilsin. TMK ve TCK'nın bütün maddelerinin uluslararası ifade özgürlüğü standartları ile uyumlu olması sağlansın. Bu amaçla TCK 125, 215, 299, 301, 318 ile TMK 6/2 kaldırılsın. TCK 216 ve TMK 7/2 uluslararası standartlarla uyumlu olacak şekilde değiştirilsin. Terörle Mücadele Kanunu’nun 1. Maddesi’ndeki terör tanımı, terörle mücadelede insan hakları ve temel özgürlüklerin korunması ve geliştirilmesine dair BM Özel Raportörü’nün önerdiği tanımla uyumlu hale gelecek şekilde değiştirilsin. İnternet ile ilgili yasal düzenlemeler, uluslararası standartlar ve AİHM'nin ifade özgürlüğü ve özel hayatın gizliliği haklarına ilişkin içtihatları da dâhil olmak üzere uluslararası insan hakları standartları ile uyumlu hale getirilsin. Sosyal medya kullanıcılarına ifade özgürlüğünü ihlal edecek biçimde ceza davaları açılmasın. Gazeteciler ve basın mensuplarının herhangi bir şekilde kovuşturmaya uğrama korkusu olmadan meşru mesleki faaliyetlerini yerine getirmeleri ve ifade özgürlükleri güvence altına alınsın. Vicdani ret hakkını tanıyan ve bu hakkı uluslararası insan hakları standartlarına uygun bir şekilde yasal güvence altına alan düzenlemeler yapılsın. 2- Barışçıl protesto hakkının korunduğu bir Türkiye için: Görüşlerini barışçıl bir şekilde ifade etmek isteyen herkesin barışçıl toplanma hakkını kullanabilmesi sağlansın. Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu ve uygulanışı kapsamlı bir şekilde gözden geçirilsin. AGİT Barışçıl Toplanma Özgürlüğü Kılavuzu gibi uluslararası hukuk ve standartlar uyarınca gerekli değişiklikler yapılsın. Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’nda, ihtar üzerine dağılmamak gibi (32. Madde), barışçıl bir gösteriye katılımı suç sayan maddeler kaldırılsın. İç güvenlik paketi ile yasalaşan ve keyfi göz altılara yol açacak polis gözaltı yetkisi yasadan çıkarılsın. Kolluk kuvvetlerinin eylemlere vereceği tepkinin uluslararası insan hakları standartlarıyla uyumlu olması güvence altına alınsın. Şiddet içermeyen ya da bu tür bir fiili teşvik etmeyen protestocuların polisin güç kullanımına uğramaması, gözaltına alınmaması ve yargılanmaması güvence altına alınsın. 3- Polis şiddetinin ve cezasızlığın olmadığı bir Türkiye için: Polisin güç kullanımının orantılılık ve gereklilik ilkelerine uygun, uluslararası standartlarla uyumlu olarak gerçekleştirilmesi sağlansın. Emniyet teşkilatı ile yapısal ya da örgütsel bağlantısı olmayan, bağımsız ve etkili bir polis şikâyet mekanizması kurulsun. Kurulacak olan mekanizmada yeterli personel istihdam edilerek, idaresi Emniyet teşkilatı içinden gelmeyen profesyoneller tarafından yapılsın. Kolluk kuvvetlerinin işlediği öne sürülen suçlarla ilgili etkili, bağımsız ve tarafsız soruşturma ve kovuşturma yapılsın. Tüm işkence, kötü muamele ve şiddet vakaları etkili ve tarafsız bir şekilde soruşturulsun ve sorumlular adalet önüne getirilsin. Kolluk kuvvetlerinin yol açtığı insan hakları ihlalleri cezasız kalmasın. Tüm gözaltı merkezlerine düzenli, önceden planlanmayan ve habersiz ziyaretler gerçekleştiren bağımsız bir izleme mekanizması oluşturularak İşkenceye Karşı Sözleşme’ye Ek İhtiyari Protokol’ü uygulansın. 4- Kadına yönelik her türlü şiddetin önlendiği bir Türkiye için: Kadına yönelik şiddetle etkili mücadele yürütülsün, caydırıcı ve önleyici cezalar uygulansın. Türkiye’nin taraf olduğu İstanbul Sözleşmesi uygulansın ve kadın hakları örgütleri ile işbirliği içinde gözlem mekanizmalarının işlerliği güvence altına alınsın. Kadınların cinsel hakları ve üreme sağlığı hakları üzerindeki baskılar kaldırılsın ve cinsel sağlık hakkında kapsamlı eğitimler herkesin erişimine açık olarak yaygınlaştırılsın. Toplumsal hayat ve tüm karar alma aşamalarına kadınların eşit katılım ve temsiliyeti sağlansın. 5- Cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği ayrımcılığının yaşanmadığı bir Türkiye için: Ayrımcılığın genel olarak yasaklanmasına ilişkin bir düzenleme içeren Avrupa İnsan Haklarının ve Temel Özgürlüklerin Korunması Sözleşmesi'ne Ek 12 No'lu Protokol’ü onaylansın. Anayasa’nın 10. maddesi cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği temelli ayrımcılığı yasaklayacak şekilde değiştirilsin ve eşitliği sağlamak için pozitif adımlar atılsın. Ulusal mevzuatta ayrımcılıkla mücadele düzenlemeleri cinsel yönelim ve cinsiyet kimliğini kapsayacak şekilde genişletilsin. Lezbiyen, gey, biseksüel, trans ve intersekslere yönelik nefret suçlarına yönelik mücadele yürütülsün ve kapsamlı bir izleme mekanizması oluşturulsun. Trans kimliklerin hukuksal olarak tanınmasında zorunlu kısırlaştırma kaldırılsın. 6- Mültecilerin insan haklarına erişebildiği bir Türkiye için: Mültecilerin Hukuki Statüsüne Dair 1951 Cenevre Sözleşmesi’ne konulan coğrafi çekince kaldırılsın. 6458 Sayılı Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu’nda düzenlenen haklar uygulansın. Uluslararası koruma amacıyla gelenler sınırdan geri çevrilmesin, sığınma başvurularını kayda geçirecek mekanizmalar geliştirilsin. Geri Gönderme Merkezleri uluslararası insan hakları standartlarına uygun hale getirilsin. Suriye’den gelen mültecilere dair Ekim 2014 tarihli Geçici Koruma Yönetmeliği eksiksiz biçimde uygulansın. 7- İşçi haklarının güvence altına alındığı bir Türkiye için: Anayasa ve yasalar, kamu sektörü çalışanlarının grev ve toplu sözleşme haklarını kullanabilmelerini sağlayacak şekilde değiştirilsin. İş kazalarının engellenmesi için etkili mekanizmalar kurulsun, gerekli yasal önlemler alınsın, çalışma koşulları uluslararası standartlara uygun olsun. İş kazası sonucu yaşanan ölümler etkili olarak soruşturulsun, sorumlular yargılansın ve cezasız kalmasın. |
* İmza kampanyasına buradan ulaşabilirsiniz.