Ana içeriğe atla
Image
Manşet Yatay Görseli
Share

Sağlığın için son 48 saat

Genetiği Değiştirilmiş Organizmalar (GDO) Türkiye pazarındaki yerini hızla almaya başladı. Daha önce genetik yapısıyla oynanmış 3 soya ve 3 mısır çeşidinin ardından iki gün sonra (12 Ekim 2011) 10 mısır çeşidinin de ithalatı "yeterli itiraz olmaması durumunda" yasal hale gelecek.

İçerik Alınlık Resmi

Genetiği Değiştirilmiş Organizmalar (GDO) Türkiye pazarındaki yerini hızla almaya başladı. Daha önce genetik yapısıyla oynanmış 3 soya ve 3 mısır çeşidinin ardından iki gün sonra (12 Ekim 2011) 10 mısır çeşidinin de ithalatı "yeterli itiraz olmaması durumunda" yasal hale gelecek.

Dünyada genetiği değiştirilmiş organizmaların insan sağlığı üzerinde yarattığı olumsuzluklar hâlâ tartışılmaya devam ederken Türkiye, GDO’lu ürünler ithal etmeye devam ediyor.

Daha önce Biyogüvenlik Kanunu çerçevesinde kurulan Biyogüvenlik Kurulu’nun izniyle 2010 yılında soya ithalatına izin verilerek, 2011 yılının ocak ayından itibaren GDO’lu 3 soya türü Türkiye’ye girmeye başladı.

İtiraz için son tarih 12 Ekim

Biyogüvenlik Kurulu, tarafından genetiği değiştirilmiş 10 mısır çeşidinin yem amaçlı ithalatına itiraz süresi 12 Ekim 2011 tarihinde saat 17.00’de son buluyor. İthalatın engellenmesi için gereken 50 bin imzanın toplanmaması durumunda, GDO’lu ürünlerin ithalatı yasal hale gelecek.

Biyogüvenlik Kurulu Raporu ne diyor?


Biyogüvenlik Değişim Kurulu’na sunulmak üzere değerlendirme komitesi tarafından hazırlanan raporda, GDO'lu ürünlerin halk sağlığı açından ne gibi etkileri olduğu açıklandı.

Halk sağlığını yakından ilgilendiren gıdanın bol, ucuz, kaliteli ve sağlıklı olmasına dikkat çekilen raporda, yapılan çalışmalarda GDO’lu bitkilerin insan sağlığına olumsuz etkilerinin olabileceği vurgulandı. Mısırın genetiğinin değiştirilmesiyle oluşan yeni DNA’nın insan bağırsağında sindirilmeyip, hücrelerde değişim yarattığı belirtildi.

Raporda, hayvanlar için yem olarak ithal edilecek mısırın kanserojen etkisinin yanı sıra, böbrek ve karaciğerde yaratacağı tahribatın da insanlar için risk oluşturduğu yer aldı.

GDO’lu ürünlerde etiket zorunluluğu

Geçtiğimiz sene genetiği değiştirilmiş ürünlerin “bebek maması” ve “küçük çocuk” besinlerinde kullanımı yasaklanmış, GDO’lu ürünlere “etiketleme” zorunluluğu getirilmişti. Biyogüvenlik Değişim Kurulu da hazırladığı raporda, genetiği değiştirilmiş ürünlerin etiketlerde belirtilmesi gerektiğini de önemle vurguladı.

Türkiye’de mısır üretim ve tüketimi


Türkiye’de mısır üretimi arpa ve buğdaydan sonra üçüncü sırada yer alıyor. Türkiye İstatistik Kurumu verilerine göre; 2010 yılında toplam 600 bin hektarda yapılan üretimde yaklaşık 3 milyon 500 bin ton mısır üretimi gerçekleşti. Buna karşılık; Türkiye 2010 yılında toplan 5 milyon 150 bin ton mısır tüketimi yaptı. Kişi başı mısır tüketimi azalsa da endüstriyel alanda ve hayvan yemi olarak kullanımı artıyor.

Mısır üretimi, tüketime yetişemediği için Türkiye mısır ithalatı da yapıyor. Türkiye, GDO’ya izin veren ABD başta olmak üzere Arjantin, Macaristan, Ukrayna, Romanya, Fransa ve Bulgaristan’dan mısır ithalatı gerçekleştiriyor.

Greenpeace’ten GDO’ya ‘hayır’ kampanyası

Dünyanın her yerinde çevreci kampanyalarla sesini duyuran Greenpeace, Türkiye’de ithalatına izin verilecek GDO’lu ürünlere karşı kampanya başlattı.

Greenpeace’ten yapılan açıklamada; “Bir süre önce Biyogüvenlik Kurulu, genetiği değiştirilmiş 10 mısır çeşidinin ithal edilmesiyle ilgili risk raporlarını sitesinde yayınladı. 12 Ekim saat 17’ye kadar kamuoyundan yeterli sayıda karşıt görüş gelmezse, GDO'lu ürünler artık yasal hale gelebilir.  GDO'lu ürünler, insanlar, hayvanlar ve doğa üzerinde yapılan tehlikeli bir deney. Hem kendimizin ve hem de gelecek nesillerin üzerinde bu deneyin yapılmasına izin vermemeliyiz!” denildi.

Greenpeace, "Sağlığın için son 48 saat" linkinden hedeflenen 50 bin imza için kampanya yürütüyor. Yaklaşık 17 bin imza toplanan kampanya Biyogüvenlik Kurumu’nun belirlediği 12 Ekim tarihine kadar devam edecek.

GDO nedir?

Kendi türünden ya da kendi türü dışındaki bir canlıdan gen aktarılarak bazı özellikleri değiştirilen bitki, hayvan ya da mikroorganizmalara "Genetiği değiştirilmiş organizma" (GDO) deniyor.

GDO üzerinde çalışama yapan biliminsanları, genetiği değiştirilmiş ürün kullanımının insanlar, hayvanlar ve doğa üzerinde yapılan tehlikeli bir deney olarak görüyor. Yapılan araştırmalar soya, mısır ve pamuk gibi birçok ürünün genetik kodlarıyla oynandığında ortaya çıkacak sonuçlar henüz kesin ve net olmadığını ortaya çıkardı.

GDO’lu tarım yapılan arazide daha sonra doğal ürün yetiştirilemediği gibi, GDO kullanılan tarım alanının çevresindeki arazilerde yetişen ürünlerde de genetiği değiştirilmiş ürünlerin yetiştiği de ortaya çıktı.

Türkiye'deki durum
2010 yılı Mart ayı içinde Biyogüvenlik Yasası Meclis tarafından kabul edildi. Mart ayında yasa kabul edilmesine karşın, 26 Eylül 2010'da ancak yürürlüğe girdi. Biyogüvenlik Yasası ile GDO içeren gıdalarda bu oran binde dokuzun üzerindeyse etiketlenme şartı konulmuştu.

Şu anda Türkiye’de GDO'lu tarımsal üretim yapılması yasak. Ancak, bir süre önce Biyogüvenlik Kurulu, genetiği değiştirilmiş 10 mısır çeşidinin daha yem amaçlı kullanılmak üzere ithal edilmesiyle ilgili olarak hazırlanan bilimsel risk ve sosyo-ekonomik değerlendirme raporlarını sitesinde yayınlayarak halkın görüşüne açtı.

Bu raporlara ilişkin kamuoyu görüşünü aldıktan sonra nihai kararı Resmi Gazete'de yayımlayarak ithalat izni vermesi bekleniyor. Böylece daha önce ithalatına izin verilen genetiği değiştirilmiş 3 soya çeşidi, kamuoyu görüşü alınan 3 mısır çeşidi olmak üzere toplamda 16 çeşit GDO' lu ürüne ithalat izni çıkmış olacak. 12 Ekim 2011, saat 17.00'ye kadar kamuoyundan yeterli sayıda karşıt görüş toplanmazsa GDO'lu ürünlerin kullanımı yasal hale gelecek.

http://www.birgun.net/actuels_index.php?news_code=1318248187&year=2011&month=10&day=10

Share
İlgili Eğitim