Image
Kuzey Afrika’dan Kafkasya’ya, Ortadoğu’dan Balkanlar’a 11 ülkeden homofobi ve transfobi karşıtları Ankara’da buluştu. Katılımcılar bölgesel sorunlarını ve bu sorunları birlikte mücadeleyle aşma yollarını tartıştı.
Kuzey Afrika’dan Kafkasya’ya, Ortadoğu’dan Balkanlar’a 11 ülkeden homofobi ve transfobi karşıtları Ankara’da buluştu. Katılımcılar bölgesel sorunlarını ve bu sorunları birlikte mücadeleyle aşma yollarını tartıştı.
Kaos GL Derneği’nin sekreteryasını yürüttüğü Homofobi ve Transfobiye Karşı Bölgesel Ağ’ın 6. buluşması Ankara’da yapıldı. Kuzey Afrika’dan Kafkasya’ya, Ortadoğu’dan Balkanlar’a 11 ülkeden homofobi ve transfobi karşıtları 12-13 Mart tarihleri arasında bir araya geldi.
Arnavutluk, Bosna- Hersek, Ermenistan, Hırvatistan, İsrail, Lübnan, Makedonya, Sırbistan, Tunus, Türkiye veYunanistan’dan LGBTİ örgütleri ülkelerinde yürüttükleri ayrımcılık karşıtı mücadelede yaşadıklarını sorunları paylaştı. Ortak sorunlara karşı ortak çözüm yolları tartışıldı.
6. Bölgesel Ağ Buluşması, 12 Mart’ta “AB Katılım Sürecinde Ayrımcılıkla Mücadele ve Eşitlik” başlıklı TACSO İnsandan İnsana Programı (P2P) Konferansı’yla bir arada gerçekleştirildi. Ağ toplantısında ayrımcılıkla mücadele biçimlerinin yanı sıra konuşma, ifade ve toplanma özgürlüğü üzerinden ortak sorun alanları ve bunlarla mücadele biçimleri tartışıldı.
Buluşmanın ikinci günü olan 13 Mart oturumu ise “Filistin İçin İsrailli Queer’ler” grubundan Yosef Mckyton’ın moderatörlüğünde “Yerel deneyimler ışığında ortak fırsat ve sorunlar” başlıklı tartışmayla başladı. Bölgede yaşanan sorunların başında nefret saldırıları ve ayrımcılık karşıtı yasaların olmaması ya da yetersiz kalması sıralandı.
Arnavutluk: LGBT sığınağı ve sosyal hizmet
Ülke deneyimlerinin paylaşılmasının ardından bir sunum yapan Arnavutluk LGBT’lere Yönelik Ayrımcılığa Karşı Birlik üyesi Xheni Karaj geçtiğimiz yıl açılan LGBT sığınağının açılma süreci ve şimdiye kadar yaptıklarını aktardı. Karanj’a göre LGBT’lere dönük ayrımcılık ve nefret suçlarının yoğun olduğu coğrafyalarda sığınak gibi alanlar büyük önem taşıyor. Arnavutluk’un LGBT’lere yönelik sosyal hizmet konusunda ciddi sıkıntıları olan bir ülke olduğunu vurgulayan Karaj, sığınakta psikolojik destek, sağlık hizmeti gibi hizmetlerle toplumsal entegrasyona dönük çalıştıklarını söyledi.
Sığınağın aileleri tarafından reddedilen ve sokakta kalan gençlere dönük bir alan olduğunu da belirten Karaj, “Sosyal hizmetler servisinin çözüm bulamadığı LGBT kişilerin sığınabileceği, güçlenebileceği ve yaşamsal yetilerini geliştirebileceği bir alan oluşturuyoruz” dedi. Karaj sığınağın pilot bir uygulama olduğunu ve yaygınlaşması gerektiğini de sözlerine ekledi.
Sırbistan: LGBT hareketine trans meselelerini taşımak
Sırbistan Queeria Merkezi’nden Adam ise geçtiğimiz yıl yaşanan sel felaketinden ötürü Mayıs’ta yapmayı planladıkları Onur Haftası etkinliklerini Eylül’e ertelediklerini hatırlattı. Onur Haftası etkinlikleri kapsamında yaptıklarını aktaran Adam, ana akım LGBT hareketine trans, seks işçiliği ve HIV/AIDS meselelerini taşımanın öneminden bahsetti.
“Nefret suçları ve ayrımcılık bir sistem sorunudur”
İkinci oturumda ise LGBTİ’lerin ifade ve örgütlenme özgürlüğüne karşı ortak tehditler tartışıldı. KaosGL.org editörlerinden Yıldız Tar’ın moderasyonuyla yürütülen tartışmalarda yine KaosGL.org editörlerinden Ömer Akpınar, Lübnan’den Jo Hammoud ve Pembe Ermenistan örgütünden Mamikon sunum yaptı.
Heteroseksizmin küresel bir mesele olduğunu ve yerel farklılıklarla birlikte ortaklaşa mücadeleyi gerektirdiğini belirten Tar, dünya genelinde neo-liberal dönüşüm süreçlerinin birçok ülkede halk ayaklanmalarına yol açtığını söyledi. Mısır, Tunus, Yunanistan ve Türkiye’de Gezi direnişi örnekleri üzerinden heteroseksizm ve neo-liberal dönüşümler meselesini tartışmaya açan Tar son olarak, “Nefret suçları ve genel anlamıyla ayrımcılığın bir sistem sorunu olduğunu ve sisteme dönük radikal müdahaleleri gerektiğini görmek durumundayız” dedi.
“İç Güvenlik Yasası trans kadınlara şiddeti arttıracak”
Türkiye’deki LGBTİ mücadelesinin son bir yılını aktaran Ömer Akpınar ise Berkin Elvan’ın polis şiddeti sonucu yaşamını yitirmesinin ardından yaşanan toplumsal gelişmeleri özetledi. İç Güvenlik Yasası ile birlikte polisin şiddet kullanma yetkisinin arttırıldığını ve Türkiye’nin bir polis devleti olma yolunda ilerlediğini belirten Akpınar, “Bu yasa ile birlikte özellikle devlet kaynaklı homofobik ve transfobik şiddetin artacağını söyleyebiliriz. Özellikle trans kadınlara dönük şiddet bu yasayla birlikte artacak ve yasallaşmış olacak” dedi.
Yerel seçimler sürecini ve önümüzdeki genel seçimlere ilişkin temsil ve katılım çalışmalarını da aktaran Akpınar sunumuna Yeni Akit ve Vahdet gazetelerinin nefret söylemleri, Van Ekogenç kapatılma davası örnekleri üzerinden devam etti.
Mısır: Örgütlenme özgürlüğünden bahsetmek zor
Akpınar’ın ardından sunum yapan Jo Hammoud ise Mısır’da sivil toplum üzerindeki rejim baskısını aktardı. Sivil toplum kuruluşlarını kontrol etmek isteyen ve çoğunlukla kendi kontrolü dışındaki kuruluşları kapatan bir rejim olduğunu belirten Hammoud, “Rejime karşı konuşan herhangi birisi ortadan kayboluyor. Arap yarımadasındaki ülkelerde ise örgütlenme özgürlüğünden bahsetmemiz mümkün değil. Herhangi bir meseleye ilişkin örgütlenme özgürlüğü bulunmuyor” dedi.
Lübnan’daki durumun diğer ülkelerden biraz farklı olduğunu belirten Hamoud, Lübnan’da örgütlenme özgürlüğünden bahsedilebileceğini ancak yine de sivil toplumun Hükümet kontrolü altında olduğunu söyledi.
Ermenistan ve Gürcistan: Kilise LGBT’lere ayrımcılığı örgütlüyor
Son konuşmacı olan Pembe Ermenistan üyesi Mamikon Güney Kafkaslar’da homofobik ve transfobik ayrımcılığın arttığını söyledi. Rusya’daki eşcinsellik karşıtı yasaların Kafkasları da etkisi altına söyleyen Mamikon, “Gürcistan’da Hükümet AB’ye katılmak için LGBT haklarına ilişkin bazı konuşmalar yapıyor. Ancak Gürcistan’da din çok etkili ve bu durum da LGBT’lerin örgütlenme özgürlüğünü olumsuz yönde etkiliyor. Gürcistan’da LGBT aktivistleri sistematik şiddete uğruyor” dedi.
Ermenistan’da da kilisenin LGBT haklarına karşı kampanya yürüttüğünü hatırlatan Mamikon, “Toplumdaki homofobi ve transfobiyi yenmek için farklı mekanizmalar kullanıyoruz ancak bir yandan da ayrımcı ve nefret söylemiyle bezeli kampanyalar örgütlenme özgürlüğüne saldırıyor” dedi. Ermenistan’ın toplam nüfusunun yaklaşık yüzde 10’unun baskılardan dolayı ülkeyi terk ettiğini de ifade eden Mamikon, bu sayının önemli bir kısmının LGBTİ’ler gibi hassas kesimler olduğunu vurguladı.
Buluşmanın son oturumunda ise Kaos GL’den Ezgi Koçak’ın moderasyonunda Bölgesel Ağ’ın geleceği ve birlikte neler yapılabileceği konuşuldu. Ağ toplantısının ardından katılımcılar anadillerinde “Herkes için özgürlük” yazan kartlarla fotoğraf verdi.
İlgili Eğitim