Mimarlığın Sosyal Forumu 2010 Sonuç Bildirisi
Herkes İçin Mimarlık!!!
Başka Bir Mimarlık Mümkün!!!
Bu bildiri, 21-23 Ekim 2010 tarihlerinde TMMOB Mimarlar Odası Ankara Şubesi tarafından Ankara’da gerçekleştirilen Mimarlığın Sosyal Forumu 2010 etkinlikleri sonucunda benimsenmiştir.
Dünyaya 1973 krizinden sonra, Türkiye’ye 1980 darbesi ile dayatılmaya başlanan neoliberal politikalar, kapitalist üretim tarzının tarihsel dinamiklerini bir kez daha gözler önüne serdi. Sermaye, üretim fazlasını daha fazla kâra dönüştürebileceği yollardan yoksun kalınca mekânı “yeniden” keşfetti. İlk uygarlıklardan bu yana egemen sınıfların gücünü gösterdiği, politikacıların etkin bir şekilde tahakküm aracı olarak kullandığı kent mekânı artık tüm ağırlığıyla ekonominin merkezine oturmuştu.
O günden bugüne neler oldu, neler oluyor? Sermaye, mekânı egemen sınıflar lehine yeniden üreterek, yoksulları yerlerinden edip onların yaşam alanlarını dönüştürerek kâr etmeye devam ediyor. Her geçen gün daha asimetrik bir hal alan/kutuplaşan bir toplum haline geliyoruz. Sınıf kavramının yok olduğu iddia edilen bugünlerde, sınıf farklılıklarını mekânda hiç olmadığı kadar belirgin bir şekilde yaşıyoruz. Siyasal ve finansal güçlerin ortaklaşa yürüttüğü komplo kent mekânının sömürgeleşmesine yol açıyor. Aynı stratejiler kırsalı öldürüyor. Tüm insanlık kentlerde yaşamaya zorlanıyor. Azınlığın kâr etmeye devam edebilmesi adına yoksulluk normalleştiriliyor. Kentler dışlanmanın, ayrışmanın, yoksunlaşmanın ve insan hakkı ihlallerinin mekânları haline getiriliyor.
Biz mekân üzerine çalışanlar (mimarlar, şehir plancıları vs.), sermayenin azgın kâr hırsıyla tek başımıza baş edemeyeceğimizin farkındayız. Öte yandan mimarlığın egemen sınıfın bir lüksü olarak görülmesini reddediyoruz. Mimarlığın, herkes için bir hak olduğuna inanıyoruz. Biliyoruz ki, toplumsal mimarlık, toplumla birlikte kendi yaratıcı mekânlarını üretmeye muktedirdir. Mimarlığın Sosyal Forumu süresince hayatlarını bu tür projelere adamış mimarlar, şehirciler ve bu projelerde aktif olarak görev almış kentlilerin deneyimleri bu inancımızı perçinledi. Forum’un, geleceğimizin aslında kendi ellerimizde olduğu fikrinin paylaşılması adına amacına ulaştığını düşünüyoruz. Böyle bir bilinçlenme sürecini başlatması, Forum’un en somut sonucudur. Bu Forum, mekânsal siyasetin yanında kendi gücümüzün ve örgütlü mücadelenin de önemini gösteren bir kıvılcım olabilmiştir ve gerisi gelecektir. Forumun hareketlendirdiği sokak etkinliği ele alınan konular hakkında kamuoyu oluşturmak açısından hayati önemdedir. Bundan sonraki mücadelenin deneyim paylaşımının ötesine geçmesi daha üretken ve köktenci bir yol izlemesi gerekmektedir. Yasadığımız dünyanın kaçınılmaz olmadığını, farklı alternatiflerin kolektif bir şekilde üretilebileceğini göstermek üzere kendimizi kitlelerin sürdürdüğü mücadelelere dâhil etmeliyiz.
Forum’un Mimarlar Odası Ankara Şubesi tarafından yalnızca benzer kaygıları paylaşan kurumların katkılarıyla düzenlenmiş olması önemlidir. Forum, sistemin ayağı olan hiçbir büyük şirket ya da şirket vakfının finansmanı ile gerçekleşmemiş, muhalefetin kendi kendine deşarj olması ya da ehlileşmesi yerine, inancın kamçılanmasını, mücadelenin yeni bir bakış açısı ve ivme kazanmasını hedeflemiştir.
Ayrıca, Forum’un, sistem tarafından İstanbul’la yapay bir rekabete zorlanan Ankara’da gerçekleştirilmiş olması önemlidir. Küresel bir durum haline gelen ve kentlere dayatılan rekabetin yapaylığı Forum sayesinde teşhir edilmiştir. Rekabetin doğamızdan kaynaklandığı söylemi ile kentlerimizin yarıştırılması arasındaki ilişki açıktır; kentler ve bölgeler arası eşitsiz gelişme insanları göçe zorlamaktadır. Kişilerin, hayatlarını kendi yaşam alanlarında sürdürebilme haklarına saygı gösterilirken, insanların göç etme hakkının da tanınması şarttır. Herkes, yaşamını tercih ettiği mekânda sürdürme hakkına sahiptir.
Forum’a katılan bizler, meslek kuruluşlarının, toplumsal hareketlerin ve aktivist örgütlerin mensupları, sermaye ve kâr odaklı değil, insan ve emek odaklı bir dünyanın mümkün olduğunu mekân üzerinde yaptıklarımızla kanıtlayacağımızı ilan ediyoruz. Forum süresince devam eden atölyeler, bu yönde deneysel çabalardı. Bundan sonraki süreç, kapitalizmin ürettiği krizlerin mekân aracılığıyla egemen sınıf lehine çözülmesine karşı ortak bir mücadeleyi gerektirmektedir. Mekânsal tahakküme karşı mücadelenin öneminin kavranması ve bu mücadelenin güçlendirilmesi gerekmektedir. Gündelik hayatın her anında gerek bireysel gerekse kolektif olarak bu tahakküm biçimine karşı durmak zorunluluk haline gelmiştir.
Mimarlığın Sosyal Forumu bileşenleri ve katılımcıları olarak bizler, bu paylaşım ortamında başlattığımız birlikteliği daha örgütlü ve daha üretken yollarla sürdüreceğiz. Kapitalist tahakkümün mekânsal biçimlerine karşı mücadele arzumuzu paylaşan örgüt ve inisiyatifleri uluslararası bir dayanışma ağı oluşturmaya çağırıyoruz!