“Mevzuat Hazırlama Usul ve Esasları Hakkında Yönetmelik” her ne kadar yasama süreçleri hakkında da hükümler içerse de yönetmeliğin birinci maddesinin ikinci fıkrasında da ifade edildiği üzere, yeni Yönetmelik “Cumhurbaşkanlığı, bakanlıklar, bağlı, ilgili, ilişkili kurum ve kuruluşlar ile diğer kamu kurum ve kuruluşları tarafından hazırlanan mevzuat taslaklarını” kapsıyor. Ayrıca, yine birinci maddesinin üçüncü fıkrasında belirtildiği üzere “Milletvekilleri tarafından Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına sunulan kanun teklifleri” yönetmeliğin kapsamı dışında bırakılıyor. Dolayısıyla 5210 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararıyla kabul edilen yeni Yönetmelik yürütme organlarının hazırlayacağı mevzuat çalışmalarını düzenliyor.
Mevcut haliyle, yeni yönetmelik Sivil Toplum Örgütlerinin (STÖ), yürütme organları tarafından mevzuat hazırlama süreçlerine dahil olabilmesi için sınırlı da olsa bir imkân tanıyor. Bu kapsamda aşağıda büyük ölçüde STÖ’lerin mevzuat hazırlık sürecine dahil olmasına ilişkin hükümlere odaklanarak, yeni yönetmelikteki diğer hükümler hakkında sadece genel bir bilgilendirme yapıyoruz.
Arka Plan Bilgisi
5210 sayılı ve 23 Şubat 2022 tarihli Cumhurbaşkanlığı kararı kabul edilen yeni Yönetmeliğin 30. maddesiyle 19/12/2005 tarihli 2005/9986 sayılı Bakanlar Kurulu Kararıyla kabul edilen Mevzuat Hazırlama Usul ve Esaslarına İlişkin Yönetmelik yürürlükten kaldırılmış oldu. Yerini 5210 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararı ile kabul edilen yeni yönetmelik aldı. Yönetmelik özü itibariyle önceki yönetmeliğin devamı niteliğindedir. Eklenen yeni hükümlerle, madde sayısı 28’den 31’e çıkarılmış ve mevcut yönetmelikten önce yürürlüğe giren mevzuatla uyum sağlanmasını öngören geçici madde 1 eklenmiştir. Bazı maddeler kısaltılmış, bazılarına yeni fıkralar eklenmiş ve bazı maddelerin bölümleri değiştirilmiştir.
Yeni Yönetmelikte Sivil Toplumun Rolü
Yeni yönetmelikte, eski yönetmelikte olduğu gibi STÖ’lerin katılımı “Görüş Alma” ile ilgili 6. madde ve “Görüşlerin Bildirilmesi” ile ilgili 7. madde kapsamında düzenleniyor. Yeni yönetmelikte STÖ’lerle ilgili olarak öncelikle “Görüş Alma” ile ilgili 6. maddenin 4. fıkrasına “konuyla ilgili mahallî idareler, üniversiteler, sendikalar, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları ile sivil toplum kuruluşlarının” ifadesinin yanına “iş ve yatırım ortamıyla” ilgili olarak “özel sektörün” eklendiğini görüyoruz. İkinci önemli değişiklikle de “kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları ile sivil toplum kuruluşları” için 7. maddenin 2. fıkrasında görüşlerin bildirilmesiyle ilgili sürenin 15 güne indirildiği anlaşılıyor.
Görüş ve Öneriler
Öncelikle Cumhurbaşkanlığı sistemiyle birlikte mevzuat hazırlama usul ve esaslarına ilişkin yapılan yeni düzenlemenin, sivil toplum katılımını geliştirmek ve kolaylaştırmaktan uzak olduğu, büyük ölçüde sıkça eleştiri konusu yapılan önceki düzenlemeleri tekrarlar nitelikte olduğu, hatta görüş verme süresinin daha da kısaltıldığı düşünüldüğünde katılım hakkının güçlendirilmesine katkı sağlamadığı görülmektedir. Ayrıca yeni yönetmeliğin hazırlık sürecinde “kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları ile sivil toplum kuruluşlarından” görüş alınıp alınmadığına ilişkin kamuoyuyla paylaşılmış herhangi bir bilgi de bulunmamaktadır.
Yeni yönetmelikte kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları ile sivil toplum kuruluşlarının taslaklara ilişkin görüş verme süresinin 30 günden 15 güne indirilmiş olması STÖ’lerin mevzuat taslakları hakkında geniş kapsamlı bir istişare yürüterek, katılımcı bir yaklaşımla, kapsamlı görüş bildirme olanağını olumsuz etkileyecek niteliktedir.
Son olarak, Yönetmeliğin 6. maddesinin 4. fıkrasında “sivil toplum kuruluşlarının (….) görüşlerinden de faydalanılır” ifadesi eski yönetmeliğin aynısı olup ilgili kamu kuruluşlarına STÖ’lerden görüş alınıp alınmaması konusunda geniş yetki tanımış görünmektedir. Dolayısıyla STÖ’lerin mevzuat hazırlama süreçlerine dahil olması yürütmenin takdirine bırakılmıştır. Bu durumda önceki uygulamalar göz önüne alındığında STÖ’lerin sürecin dışında kalması ya da görüş alınsa bile alınan katkıların sürecin meşruiyetini artırmaya yönelik ve sembolik mahiyette olması söz konusu olabilecektir.
Bu nedenle görüş alma ile ilgili 6. maddenin görüş almayı ve istişareyi “zorunlu” kılacak şekilde ve 7. maddenin görüş belirtme süresinin geniş kapsamlı bir istişare sürecine imkân tanıyacak şekilde yeniden düzenlenmesi, kamu-sivil toplum diyaloğu kadar sivil toplumun karar verme süreçlerine anlamlı katılımını desteklemesi bakımından da olumlu bir gelişme olacaktır.
Yönetmelikte yer alan “Kamuoyunu ilgilendiren taslaklar, Cumhurbaşkanlığına iletilmeden önce teklif sahibi bakanlıklar ile kamu kurum ve kuruluşları tarafından internet, basın veya yayın aracılığıyla kamuoyunun bilgisine sunulabilir. Bu suretle taslak hakkında toplanan görüşler değerlendirildikten sonra teklifte bulunulur.” hükmünün ilgili kamu kurum ve kuruluşları tarafından daha sık kullanılmasının, kamunun bilgi sağlama ve istişare etme yükümlülüklerini yerine getirmesini kolaylaştırılabileceği söylenebilir.
Bununla birlikte, sivil toplum örgütlerinin ve ilgili paydaşların karar alma süreçlerine katılımının güçlendirilmesi için yapılandırılmış, çağın gerekliliği olan çevrim içi araçların etkin bir şekilde kullanıldığı, STÖ’ler tarafından kolay takip edilebilecek, sivil toplumun izleme ve değerlendirme fonksiyonlarına imkan veren bir yönetişim yaklaşımın hayata geçirilmesinin ülkemizde demokrasinin gelişimi için elzem olduğu değerlendirilmektedir.
* https://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2022/02/20220224-30.pdf