Değerli Karadenizliler...
Karadeniz her gün biraz daha ölüyor, hem de bizim yaptıklarımızla. Elbette tek suçlu biz değiliz. Fakat, yaptığımız veya yapmamız gerektiği halde yapmadığımız şeyler Karadeniz’in sonunu getiriyor. Hem kendimizin, hem de Karadeniz’in geleceği kendi ellerimizde.
-Karadeniz, tarımsal, evsel ve endüstriyel kaynaklar tarafından azot ve fosfor bileşikleriyle aşırı olarak kirletilmiştir. Bunun bir kısmını bizim gibi Karadeniz’e kıyısı olan ülkelerin vatandaşları yapıyor. Fakat, %30’unu Tuna Nehri vasıtasıyla Almanya, Avusturya gibi Karadeniz’e çok uzak ülkeler yapıyor. En son Macaristan’daki Alüminyum Fabrikası artıklarının Tuna Nehri aracılığıyla Karadeniz’e ulaşacağı haberleri medyada yer aldı.. Kızıl çamur şeklinde adlandırılan artıkların krom, arsenik, cıva, kurşun gibi toksik ağır metaller içerdiği biliniyor.
-Biz Karadeniz kıyısında yaşayanların evsel atıkları, kanalizasyonlar vasıtasıyla Karadeniz’e veya ona ulaşan akarsulara boşaltılıyor.
-Sanayi tesislerinden veya gemilerden boşaltılan petrol Karadeniz’i tehdit ediyor.
-Özellikle 1986’da yaşanan Çernobil felaketinden sonra Karadeniz radyoaktif maddelerle doldu taşıyor. Arada İtalyanların bıraktığı variller de çabası.
-Bütün Karadeniz kıyısı boyunca denize dökülen çöpler, tüm canlıların olduğu gibi bizim de yaşamımızı tehdit ediyor.
-Denizde balıkçıların avlayacağı birkaç tür balık kaldı. Onlar da tehlike altında.
Buna benzer birçok olumsuzluk sayılabilir. Bunların da, sayamadıklarımızın da ortadan kaldırılması için; öncelikle bizlerin –Karadenizlilerin- çaba göstermesi gerekiyor.
21 Nisan 1992 tarihinde "Bükreş Sözleşmesi" adıyla anılan "Karadeniz'in Kirliliğe Karşı Korunması Sözleşmesi", Türkiye'nin de aralarında bulunduğu Karadeniz'e kıyısı olan altı ülke (Bulgaristan, Gürcistan, Romanya, Rusya Federasyonu, Türkiye, Ukrayna) tarafından imzalanmış ve 1994 yılında bütün taraflarca onaylanmıştı. Bükreş Sözleşmesi'nin etkin bir şekilde uygulanması amacıyla üye devletler 31 Ekim 1996 tarihinde Karadeniz Stratejik Eylem Planı'nı kabul etmişti. O tarihten beri 31 Ekim Uluslararası Karadeniz Eylem Günü hem ulusal hem de bölgesel bir faaliyet olarak Karadeniz'in korunması konusunda kutlanıyor.
Bu yıl 14.’si kutlanan Karadeniz gününü ne yazık ki buruk bir şekilde kutluyoruz. Bir yandan Karadeniz’e dökülen bütün akarsuların üzerine HES’ler yapılıyor, bununla yetinilmiyor Amasra, Ereğli, Çatalağzı, Gerze ve Ayancık’ta ithal kömürle çalışacak termik santraller inşa edilmeye çalışılıyor. Karadeniz’in doğasını ve kültürünü yok edecek bu faaliyetler hükümet tarafından teşvik ediliyor. Üstelik bu yıkıma karşı mücadele eden herkes, bizzat hükümet yetkilileri tarafından suçlanıyor, hakarete uğruyorlar. Bununla da yetinilmiyor özerk yapıdaki koruma kurulların yapısı değiştiriliyor, koruma kurulları hükümete bağlanmaya çalışılıyor. Böyle bir ortamda Karadeniz adına kaygı duymamak mümkün değil.
Kaygılarımızı ortadan kaldırmak için birlikte mücadele etmemiz gerekiyor. Karadeniz’e hep birlikte sahip çıkmalıyız. Türkiye Çevre Platformu (TÜRÇEP) ve bileşenleri olarak tüm halkımızı Karadenizi koruma mücadelesine katılmaya çağırıyor, Karadeniz Günlerini kutluyoruz.
Tanay Sıdkı UYAR – Koordinatör
TÜRKİYE ÇEVRE PLATFORMU (TÜRÇEP)
Oktay KARAMAN – Dönem Sekreteri
BATI KARADENİZ ÇEVRE PLATFORMU(BAKÇEP)
Mustafa YAZICI – Dönem Sekreteri
DOĞU KARADENİZ ÇEVRE PLATFORMU (DOKÇEP)
Nezih Atsız-Dönem Sekreteri
MARMARA ÇEVRE PLATFORMU (MARÇEP)