Okuma tiyatrosu “Yedi” Türkiye’deki ilk temsilini perşembe günü gerçekleştirecek. Oyunda, yedi ayrı ülkede özgürlük ve adalet mücadelesi veren yedi kadın aktivistin tanıklıkları, bir gerçeğe işaret ediyor: Şiddet ve yoksulluk en çok kadınları tehdit etse de dünyayı değiştirme gücü yine kadınlarda.
Uluslararası platformda büyük beğeni kazanan okuma tiyatrosu "Seven" (Yedi), Türkiye'deki ilk temsilini perşembe günü (23 Eylül) İstanbul'da gerçekleştirecek.
Oyun, dünyanın yedi ayrı ülkesinden yedi kadın aktivistle yapılan röportajlara dayanıyor ve onların öyküleriyle dünya kadınlarının yaşadıkları şiddet ve ayrımcılığa tanıklık ediyor.
Oyunu sahneleyen İsveç Ulusal Tiyatrosu Riksteatern'in yapımcısı Figen Solmaz, projeyi, "insan hakları konusunda hassasiyet yaratmaya ve aynı cesaretteki daha çok kadını öykülerini paylaşmaya bir çağrı" olarak nitelendiriyor.
TBMM'ye çağrı var
Amerika sunumu Hillary Clinton tarafından yapılan ve oyuncu Meryl Streep'in de aktivist Inez McCormak rolünü üstlendiği oyun, 2009'dan bu yana Riksteatern tarafından yaklaşık 40 ayrı sahnede okundu. Aralarında bakanların da bulunduğu yaklaşık 200 kişinin sahnelediği oyunu, İsveç Parlamentosunda erkek milletvekilleri de seslendirdi.
İsveç Ulusal Tiyatrosu'ndan Figen Solmaz, Seven'ı önümüzdeki aylarda Avrupa Birliği (AB) parlamenterlerinin de seslendireceğini belirtiyor: "Yedi ayrı ülkeden yedi parlamenter, yedi ayrı politik görüşü temsil edecek."
Solmaz'ın Türkiye'ye ilişkin hayalleri de bu çerçevede: "Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay'a çağrıda bulundum ama henüz cevap alamadım. İsteğim, Türkiye Büyük Millet Meclisi'ndeki (TBMM) erkek milletvekillerinin bu işi yapıp yapmayacaklarını görebilmek. Onlar buna cesaret edinceye kadar ben vazgeçmeyeceğim."
Türkiye'de ortak görüş: Mutluluk ve gurur duyduk
Oyunu Türkiye'de Ece Temelkuran, Fethiye Çetin, Lale Mansur, Füsun Demirel, Zeynep Eronat, Belçim Bilgin Erdoğan ve Şevval Sam seslendiriyor. Oyunun dün (20 Eylül) gerçekleştirilen basına açık genel provasında, projede yer almaktan duydukları mutluluk ve gururu dile getiriyorlar.
Kuzey İrlanda'da kadın ve insan hakları için mücadele veren aktivist Inez McCormack'ı seslendiren Fethiye Çetin, McCormack'ın mücadelesini kendi mücadelesiyle ilişkilendirdiği için büyük heyecan duyduğunu anlatıyor.
Füsun Demirel, Kamboçya ve Tayland'da insan ticareti ve seks köleliğine karşı yürüttüğü çalışmalarla Nobel Barış Ödülü'ne aday gösterilen Mu Sochua'yı seslendiriyor; "Mücadelenin her zaman mümkün olduğunu anlattığı için bu proje çok anlamlı" diyor.
Marina Pisklakova - Parker'ı seslendiren Zeynep Eronat, "Tek bir ofis ve telefonla Rusya'nın ilk danışma merkezini kuran bu kadını tanımak bana cesaret ve heyecan verdi" diyor.
Lale Mansur Guatemala'da kadınların ve yerel halkın hakları için verdiği mücadele yüzünden ölümle tehdit edilen Anabella De Leon'u "inatçı ve adalete inanan bir kadın" olarak nitelendiriyor.
Şevval Sam, Taliban rejimince yönetilen Afganistan'da kadınlara yönelik baskıya karşı mücadele veren Farida Azizi'yi; Belçim Bilgin Erdoğan Pakistan'da "namus" suçu işleyen ağabeyi yerine grup tecavüzüyle cezalandırıldıktan sonra tecavüz suçlularını mahkeme önüne çıkartmayı başaran Muhtar Mai'yi seslendiriyor. Ece Temelkuran ise ülkesi Nijerya'da demokrasi mücadelesi veren Hafsat Abiola'ya ses veriyor.