Ana içeriğe atla
Image
Manşet Yatay Görseli
Share

Kadınlar Başbakan'a Anlatıyor: "Kadın Erkek Eşitliği Nedir, Ne Değildir?"

İstanbul Feminist Kolektif'ten Özman ve Baytok, "Başbakanın söylemiyle kadınların 'yaradılışları' ve 'doğal özellikleri' üzerinden erkek egemenliği kuruluyor.

İçerik Alınlık Resmi

İstanbul Feminist Kolektif'ten Özman ve Baytok, "Başbakanın söylemiyle kadınların 'yaradılışları' ve 'doğal özellikleri' üzerinden erkek egemenliği kuruluyor.

kadin erkek esitligi nedir ne degildir

Kadınlar doğallaştırılmış görevlerini yerine getirmedikçe şiddete uğruyor. Bize yaradılışımız farklı, eşit olamayız dendikçe daha çok öldürülüyoruz" diyorlar.

"Kadın erkek eşit değildir" diyen Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ı Uluslararası İstanbul Kadın Buluşması'nda protesto eden İstanbul Feminist Kolektif üyeleri, Balçiçek İlter'i arayarak kadınların karşı çıktığı argümanlarını yineleyen Erdoğan'a bir kez daha anlatıyor:

"Biz eşitlik derken fizik, kimya, biyoloji ya da yaradılış gibi teoloji terimleri ile tartışılması mümkün olmayan politik bir kavramdan söz ediyoruz. Zaten asıl sorun, eşitliğin bu yaklaşım ve argümanlarla tartışılıyor olması."

Filmmor Kadın Kooperatifinden Melek Özman, "Artık kadın erkek eşitliğini 'ama'larla tartışmaya açmak yerine fiili olarak nasıl hayata geçirebileceğimizi tartışmaya başlamak zorundayız" diyor.

Sosyalist Feminist Kolektif üyesi Cemre Baytok ise, "Biz de kadın erkek farklılığından söz ediyoruz ama bizim sözünü ettiğimiz, kadın erkek arasındaki eşitsizliğe ve cinsiyetçi işbölümüne işaret eden farklılık" diye konuşuyor.

bianet'in sorularını yanıtlayan Özman ve Baytok, şu noktalara dikkat çekiyor:

Özman: Artık "farklılığı" değil "fiili eşitliği" tartışma zamanı

Kadın-erkek eşitliği söz konusu olduğunda Başbakanın "yaradılış, annelik" gibi "ama"lar eklediğine, fizik, biyoloji, kimya ya da teolojiye dayanan argümanlar öne sürüldüğüne tanık oluyoruz.

Meselenin arka planını görmezden gelen, tartışmanın politik içeriğini boşaltan bu tür referanslarla tartışmak, kadın erkek eşitliği fikriyatını zedeleyen bir yaklaşım olduğu için sorunlu. "Yaradılış" ya da "annelik" konuyla ilgisiz olduğundan, sorunlu.

Kadın erkek eşitliği bağlamında annelik, elbette, kadınların karşı karşıya kaldığı eşitsizlikler, annelik ve babalık hakları ve görevleri arasındaki eşitsizliklerin nasıl giderilebileceği temelinde tartışılabilir. Annelikten, pozitif ayrımcılık tartışılırken de bir eşitsizlik aracı olarak söz etmek gerekir elbette. Ancak kadın erkek eşitliğinin "ama"sı olarak değil.

Yıllardır eşitlikten kastımızı, eşitsizlikleri, kotayı, pozitif ayrımcılığı anlatıp duruyoruz. Artık kadın erkek eşitliğini "ama"larla tartışmaya açmak yerine fiili olarak nasıl hayata geçirebileceğimizi tartışmaya başlamak zorundayız.

Baytok: Farklılığı görüp eşitsizlikle mücadele etmek gerek

Basbakan yaradılış ve fiziksel farklılıklardan söz ederek kadınlar ve erkekler arasındaki cinsiyetçi işbölümünü doğallaştırılıyor. Biz feministlerse tam da bu doğallaştırma söylemine itiraz ederek politikamızı kuruyoruz.

Kadının, erkekten fiziksel olarak farklı olduğu için ezilmesinin meşru görülmesini kabul etmiyoruz. Üç çocuklu, ev işlerini yapan bir kadının istihdamda ve hatta kamusal alanda eşit sayıda ve eşit seviyede yer alabilmesi için, pozitif ayrımcı önlemler gerekiyor.

Bu farklılığı gören ve onu koruyacak bir yerden politika üretmek gerekiyor.

Başbakan kadınların yaradılışından, fiziksel özelliklerinden, doğurganlıklarından söz ederek kadınlar ve erkekler arasındaki, özellikle aile ve evlilik ilişkisindeki egemenlik ilişkisini pekiştiriyor.

Başbakanın söylemiyle, yaradılışlarındandır ki, kadınların asıl yeri ev oluyor. Ev içinde kocalarının, çocuklarının, yaşlı ve hasta bakımından sorumlu oluyorlar. Ucuz işgücü oluyorlar. Böylece, "kadınların yaradılışları" ve "doğal özellikleri" üzerinden erkek egemenliği inşa ediliyor. Kadınların emeklerine, bedenlerine, kimliklerine aile içinde el konuyor.

Bu egemenliğe itiraz ise şiddete uğramamıza, bazen öldürülmemize neden olabiliyor. Kadınlar doğallaştırılmış görevlerini yerine getirmedikçe şiddet ve ölümle karşı karşıya kalıyorlar. Yani tekrar edersem "Bize yaradılışımız farklı, eşit olamayız dendikçe daha çok öldürülüyoruz."

Burçin Belge

http://www.bianet.org/bianet/kadin/126007-kadinlar-basbakana-anlatiyor-kadin-erkek-esitligi-nedir-ne-degildir

 


 

Kadınlar Soykırım Gibi Cins Kıyımına Uğruyor

Sosyalist Feminist Kolektif'in "Erkeklerin sevgisi her gün üç kadın öldürüyor" toplantısında erkeklerin 2009'un ilk yedi ayında 953; 2010'un ilk yedi ayında da 226 kadının öldürdüğü açıklandı; devletin ilgili kurumları acil önlem almaya çağrıldı.

Kadınlar Soykırım Gibi Cins Kıyımına Uğruyor

İstanbul Feminist Kolektif'in "Erkeklerin Sevgisi Her Gün 3 Kadını Öldürüyor" sloganıyla düzenlediği toplantıda kadın cinayetlerinin son yedi yılda yüzde bin 400 oranında arttığı belirtildi.

Türkiye Makine Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi'nde düzenlenen toplantıda, "Katiller hanemizde" adlı kısa filmin gösteriminin ardından konuşan Filiz Karakuş kadın cinayetlerinin adli vakalar değil "politik cinayetler" olduğunu söyledi.

Cinayet nedeni: Kadın, tuzluğu uzatmadı...

Karakuş  medyanın kadın cinayetlerini "aşk cinayeti", "kıskançlık cinayeti", "namus cinayeti" şeklinde haberleştirdiği ve meşrulaştıdığını anlattı; kadınların hangi nedenlerle öldürüldüğü üzerine konuştu: "Hep makarna yaptığı için", "annesini ziyarete gittiği için", "tuzluğu uzatmadığı için", "sık banyo yaptığı için", "sevişmek istemediği için", "boşanmak istediği için"...

"Kadın cinayetlerinin bir çoğu "töre" ve "namus"tan değil erkek egemen bir sistemden kaynaklanıyor; bu nedenle devletin öncelikle bu sistemi aile içinde yıkacak çalışmaları başlatması gerekiyor. .

"Kadın cinayetleriyle ilgili davalara müdahillik taleplerimiz reddediliyor. Müdahillik kapsamının genişletilmesi gerekiyor."

Soykırım gibi cins kıyımı uygulanıyor

Hilal Esmer'in okuduğu açıklamada kadın katliyle ilgili veriler şöyle:

* 2009'un ilk yedi ayında 953 kadın, 2010 yılının ilk yedi ayında 226 kadın, erkekler tarafından öldürüldü. Bunlar resmi rakamlar. Kadın örgütlerinin çalışmaları gösteriyor ki bu kayıtlar dışında yüzlerce kadın ve erkek şiddeti ve baskısıyla intihara zorlanarak öldürülüyor.

* Türkiye'de son yıllarda kadın cinayetlerinin sayısı bir cins kıyımından söz edilebilecek boyutlara ulaştı.

* Avrupa Birliği standartlarına göre her 7 bin 500 kişiye bir sığınmaevi açılması gerekiyor. Buna göre, Türkiye'de 5 bin sığınmaevi gerekiyorken sadece 38 sığınmaevi var.

Avukat Yasemin Temizarabacı da medyanın da kadın cinayetleriyle ilgili haberlerde haksız tahrik indirimi uygulamamasını istedi. Basında kadınların daha çok söz sahibi olmasıyla bu sorunun aşılabileceğine işaret etti.

Toplantıya, aldattığı iddiasıyla kocası tarafından televizyon kablosuyla boğularak öldürülen Satı Korkmak'ın ağabeyi Ahmet Karatay ile sokak ortasında eski eşi tarafından yeni evlendiği eşiyle birlikte öldürülen Sevim Zarif'in ablası Nuran Ağan da katıldı.

Korkmak'ın ağabeyi Karatay, "Kardeşimi ilkel bir kıskançlık sonucu kaybettim. Evlenmek gibi boşanmak da doğal. Ve ben kardeşimin suçsuz olduğuna yürekten inanıyorum. Devlet kendisine karşı işlenen suçlarda indirim yapsın. Kadınların öldürüldüğü davalarda bu indirimi uygulamasın," dedi.

Berivan Tapan

http://www.bianet.org/bianet/toplumsal-cinsiyet/126027-kadinlar-soykirim-gibi-cins-kiyimina-ugruyor

 


 

Van Erciş'teki katliam hakkında yetkililere sesleniyoruz...

BASINA VE KAMUOYUNA

Dün gece işlenen katliamı bu kentte yaşayan kadınlar olarak duyduk. Bir kadın ve üstelik biri bedensel engelli olan 4 çocuğu vahşice öldürüldü. Katil veya katillerin titizlikle araştırılması ve cezalandırılmasını istiyoruz.

Yetkililere sesleniyoruz.
Biz kadınlar ve çocuklarımız katillerimizin kimler olabileceğini biliyoruz. Dün gece vahşice öldürülen kadın ve çocukları da biliyorlardı katillerini. Ancak şu an aramızda değiller, ne yazık ki değiller…

Yetkililere sesleniyoruz….
Kadınlar çocukları ile birlikte öldürülüyorsa katil bir şekilde o kadının ve çocuklarının sorumluluğunu almış biridir. Bunun örneklerini çok gördük.

Yetkililere sesleniyoruz…
Saide ve çocukları Fatma, Sinan, Pınar, Mevlüt’ün katillerini uzaklarında aramayın… Katiller genelde en yakınları olmaktadır.

VAN KADIN DERNEĞİ

Zozan Özgökce
Hastane 2. Cad. Özok İş Merkezi
Kat:1 No:12 VAN
0 432 215 99 76- 77 (Pbx)


 

Kadınlardan Başbakana: ‘Öldürülüyoruz’

Uluslararası İstanbul Kadın Buluşması”na katılan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ı protesto eden İstanbul Feminist Kolektif üyesi kadınlar, “eşit değilsiniz dendikçe daha çok öldürülüyoruz”, “erkeklerin sevgisi her gün 3 kadını öldürüyor’’ dövizleri açtı.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Lütfi Kırdar Kongre Merkezinde düzenlenen ‘Uluslararası İstanbul Kadın Buluşması’na katıldı. Başbakanın konuşma yaptığı sırada İstanbul Feminist Kolektifi üyesi kadınlar döviz açarak kadın cinayetlerini protesto etti. Erdoğan konuşmasına devam ederken, kadınlar salondan güvenlik görevlileri tarafından çıkarıldı. Salondan çıkarıldıktan sonra kongre merkezinin önünde basın açıklaması yapan Kolektif Üyesi Filiz Karakuş, Başbakan Erdoğan’ın her gün öldürülen 3 kadından hiç söz etmeyerek 3 çocuk tavsiyesinde bulunmaya devam ettiğini belirterek, “Kadın cinayetleri son yedi yılda yüzde 1 bin 400 artarken durdurmak için bir eylem planı yok! Hatta Yasamanın, Yürütmenin böyle bir gündemi dahi yok! Yargıda katillere haksız tahrik indirimi uygulanıyor. Kadınlar karakol, sığınma evleri, savcılık kapısından dönüp kocaları tarafından katlediliyor” dedi.
Başbakan Erdoğan’ın “kadınlar ve erkekler eşit haklara sahip olurlar, ama yaradılışımız farklı” sözüne de atıfta bulunan Karakuş, kadınların Başbakan’dan “kaç çocuk doğuracaklarını” duymak değil, şiddet, baskı ve ayrımcılığın önüne geçmek, kadınların yaşam hakkı ve can güvenliklerini garanti altına almak üzere hayata geçireceği politikaları, atacağı adımları duymak istediklerini söyledi.

http://www.evrensel.net/haber.php?haber_id=77763

İlgili Dosyalar:

  1. kadin erkek esitligi nedir ne degildir [JPG] [62.07K]
Share
İlgili Eğitim