Kadınlar, İzmir Geri Gönderme Merkezinde hayatını kaybeden mülteci Amina Tou Cady’nin ölümünü ve göçmenlere yönelik ayrımcılığı Kumkapı'da protesto etti.
Sınır Tanımayan Kadınlar Platformu ve Göçmen Kadınlarla Dayanışma Grubu, Kamerunlu mülteci Amina Tou Cady’nin ölümünü protesto etti.
Yeni doğum yapmış olan Amina Tou Cady, İzmir Geri Gönderme Merkezi’nde tek başına bodrum katında tutuluyordu. HIV taşıyıcısı olduğu için dışlandığı belirtilen Cady, durumu ağırlaştığı halde hastaneye götürülmemiş ve geçtiğimiz hafta hayatını kaybetmişti.
Cady'nin İzmir Geri Gönderme Merkezi'nde hayatını kaybetmesini Kumkapı Geri Gönderme Merkezi'nin önünde protesto eden kadınlar "Bu hastalık değil cinayet" yazılı dövizler taşıdı.
Birçok kadın ve LGBTİ örgütünün imzacısı olduğu basın açıklamasında “Amina'nın ölümü göçmenlere ve özellikle de kadınlara karşı bu cezaevlerindeki insan haklarına aykırı ve toplumsal cinsiyete duyarsız uygulamaları gözler önüne seriyor” denildi.
Nisan 2014’de yürürlüğe giren 6468 sayılı Yabancılar Ve Uluslararası Koruma Kanunu’nun (YUKK), toplum sağlığı ve düzeni bahanesiyle göçmenlerin haklarının ihlal edilmesine zemin hazırladığı ifade edildi. Açıklamada şu ifadelere yer verildi:
“YUKK Madde 15'e göre (1b) "Kamu düzeni veya kamu güvenliği açısından sakıncalı görülenler" ile "(1ç) Kamu sağlığına tehdit olarak nitelendirilen hastalıklardan birini taşıyanlar"a vize verilmeyeceği, dolayısıyla sınır dışı edileceği öngörülüyor. Bu yasalar sayesinde polis, herkeste olabilen hastalıkları ya da toplum düzenini bahane ederek göçmenleri gözaltına alabiliyor, hiçbir savunma fırsatı vermeden ve tedavi imkanı sağlanmadan sınırdışı edilebiliyor.
“Bu sınırdışılar özellikle kadınlar için çok daha vahim boyutlara ulaşıyor çünkü her yıl binlerce göçmen kadın fuhuş ya da cinsel yolla bulaşan hastalık bahanesiyle sınırdışı ediliyor. Öte yandan göçmenlerin tutulduğu bu cezaevlerinde tüberküloz gibi bulaşıcı hastalıkların ise tespit edilmediği ve önlem alınmadığı da biliniyor. Dolayısıyla göçmenlerin oldukça sağlıksız koşullarda aylarca istif edilmiş şekilde yaşamak zorunda bırakıldığı bu cezaevlerinde tüberküloz hastalığına yakalanmaları da işten bile değil.
“Amina'nın ölümü de göçmenlerin haklarını hiçe sayan bu yasaların ve uygulamaların bir sonucudur. HIV virüs taşıyıcısının aynı odada yaşayan diğer insanlara hastalığı bulaştırma riski olmadığı bilinmesine rağmen Amina'nın HIV virüsü taşıyıcısı olduğu için tecrit edilmesi bir ayrımcılık ve insan hakkı ihlalidir. Üstüne üstlük özel bakıma ihtiyacı varken lohusa haliyle ve yeni doğmuş bebeği ile kötü koşullarda kalmaya zorlanması Amina'nın ölümüne yol açmıştır.” (ÇT)
Bianet