Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Sosyal Hizmetler Daire Başkanlığı Kadın ve Aile Şube Müdürlüğünün ev sahipliğinde 10-11 Aralıkta, Sümerpark'ta yapılan çalıştayın sonuç bildirgesi açıklandı. Sonuç bildirgesini okuyan Büyükşehir Belediyesi Sosyal Hizmetler Daire Başkanı Muazzez Onuk Özder, demokratik kadın hareketi bileşenleri ve çok sayıda aktivistin katılımıyla gerçekleştirilen çalıştayda, kadına yönelik şiddet ve algısı, şiddetin kadın üzerinde yaratığı sosyal ve psikolojik etkisi, şiddetle mücadele yöntemleri konularında oturumlar düzenlendiğini ve atölye çalışmaları gerçekleştirildiğini söyledi. Çalıştay çalışmalarının erkek egemen sistemin kadınlar üzerinde kurduğu tahakküm politikalarını gösterme ve çözüm önerilerini toplumun tüm kesimlerine mal etme kararlılığını ortaya koyduğunu Özder, çalıştayda, 'kadına yönelik şiddetin evde, sokakta, iş yerinde, gözaltında, cezaevinde, toplantı ve gösteri haklarının kullanımı sırasında, yani yaşamın her alanında devam ettiğinin saptandığını' ifade etti. Şiddete maruz kalan ve risk altındaki kadınlar için yeterli destek ve koruma mekanizmalarının bulunmamasının, kadınların şiddetin kısır döngüsünde kalmalarını etkileyen en önemli etmenlerden biri olduğuna dikkati çeken Özder, sığınma evlerinin şiddete uğrayan ve risk altında olan kadınlarla çocuklarının şiddetten uzakta yeni hayatlar kurabilmelerini sağlayacak yerler olduğunu anlattı.
Sığınma evlerinin ve danışma merkezlerinin uluslararası standartlara uygun bir biçimde yürütülebilmesi için devlet ve yerel yönetimler tarafından gerçekçi bir bütçenin ayrılması gerektiğini vurgulayan Özder, sözlerini şöyle sürdürdü:
'Şiddet gören kadınların çeşitli ihtiyaçlarına göre, ilk adım istasyonları ve genç kadın sığınaklarının açılması ve yaygınlaştırılması gerekir. Can güvenliği tehdit altında olan kadınların tanık koruma programı kapsamına alınmaları için gerekli yasa değişiklilik hayata geçirilmeli. 4320 sayılı yasaya ek yapılması, tecavüz ve cinsel şiddet vakalarının ispatında sadece Adli Tıp Kurumu raporları değil üniversitelerin insan hakları kuruluşlarının ve diğer uzman kuruluşların verdiği psikiyatri raporları da kabul edilmelidir. Anadil yasağı en fazla kadınları ve çocukları etkilemektedir. Anadilde eğitim hakkı ivedilikle anayasal güvenceye kavuşturulmalıdır.'
Medya’nın dili
Özder, medyanın kadına karşı şiddeti üreten ve meşrulaştıran bir mecra haline geldiğini öne sürerek, bunun da medyadaki tekelleşme, medya sahipliğinin erkeklerin elinde toplanmış olması, muhafazakar medya gruplarının artışından kaynaklandığını savundu. Özder, medyanın kadın erkek eşitliğini gözeten ve şiddeti önleyici yayın politikaları izlemesi gerektiğini kaydetti. Medyada, 'kadınların sadece şiddet mağduru, zavallı kurban gibi gösterilmesine, cinsel şiddetin pornografik bir reyting malzemesi haline getirilmesine' son verilmesi gerektiğini belirten Özder, kadınlara ilişkin eşitsizlik, ayrımcılık, baskı ve şiddetle ilgili yayınlarda kadın hareketinden sözcü kadınlara yer verilmesini istedi. Özder, kadınlarında hak ve özgürlükleri için toplumsal sözleşmede sözlerini söyleyecekleri bir çalıştay düzenlenmesine ihtiyaç bulunduğu görüşünün benimsendiğini de sözlerine ekledi.
(MRL-EAY) – DiYARBAKIR
http://www.memlekethaber.com/kadina-yonelik-siddet-ve-siddetle-mucadele-calistayi_398367.html