Özellikle dar gelirli bölgelerde kadınlara ve çocuklara yönelik çalışmalar gerçekleştiren KEDV (Kadın Emeğini Değerlendirme Vakfı), 1986’dan beri faaliyet gösteren bir sivil toplum kuruluşu. Vakfın çalışma alanlarından biri de gıda kooperatiflerine rehberlik etmek, onları desteklemek. KEDV’in genel koordinatörü Didem Rastgeldi Demircan’la konuştuk.
- Türkiye'de yaşayan kadınların yemeğe dair bir el ve zihin bilgileri olduğunu kabul edersek bu bilgiyi kooperatifleşerek pazarladıklarını söyleyebilir miyiz?
- Bir el bilgileri var, evet. Ama bilmek başka para kazanmak başka. Kooperatifleşmenin ve el bilgisinin avantajları muhakkak oluyor. Büyük şehirlerdeki kadınlar artık çalışıyor. Dışardan gıda teminine ihtiyaç doğuyor. Bir de artık köyden kopuldu. Herkesin köyde bir akrabası vardı. Artık insanların köyde akrabaları kalmadı. Eskisi gibi yöresel gıdaya erişim yok. Bir de nesilden nesile aktarılan tarifler vardı. Yeni nesilde aktarım da az. İnsanlar dokuz altı çalışıyorlar. O reçeli yapacak vakit kalmıyor. Dolayısıyla marketten alınıyor. Sağlık kaygısı da var. İnsanlar çocuklarını daha az katkı maddeli, mümkün olduğunca doğal gıdayla beslemek istiyorlar. Buğday Derneği'nin yaptığı çalışmalar, organik ürünlerdeki artış bu konuda çok ciddi bir bilinç artışı sağladı. Bu yüzden de hazır makarna yerine erişte tercih ediliyor. Başka donmuş gıdalar yerine mantının tercih edilmesi gibi.
- Dünyada ve Türkiye'de tarım politikaları değişti. Tercihler farklılaştı. GDO'lu ürünler piyasada yer alıyor. Kooperatifleşen kadınlar hangi gıdaları üretiyorlar?
- KEDV'in destek verdiği gıda kooperatifleri erişte, kuskus, tarhana, reçel, acuka, salça, kurutulmuş acı biber gibi geleneksel ürünlerden başka meyve ve bitki de kurutuyorlar. Zeytinyağı ve nar ekşisi de üretiyorlar. Her kooperatif ürünlerini markalaştırdı. İsteyen mekanlara ve bireysel tüketicilere kilogramla da satış yapılıyor.
- Gıda piyasasında doğal gıda adı altında bir pazar var. Kooperatifler esas olarak bu pazara yönelik üretim yapıyorlar mı?
- Bir şekilde kadın kooperatiflerinin birbiriyle iletişim halinde olması için bir platform kurduk. Bilgilendirme toplantıları düzenleniyor, eğitimler veriliyor. Organik tarımla ilgili, satış ve pazarlama teknikleriyle ilgili, trendlerle ilgili görüşmeler yapılıyor. Kendi aralarında da bu bilgileri paylaşıyorlar. Doğal gıda pazarı hakkında farkındalıkları var. Hatay'daki kooperatif organik ürünlerin artış göstermesiyle bu konuda eğitim aldı, kooperatifin ürettiği kimi ürünler organik sertifikası aldı. Dolayısıyla kooperatiflerdeki üretim bu alana yönelik olarak da planlandı diyebiliriz.
- Gıda üreten kadın kooperatifleri en çok kime fayda sağlıyor?
- Kadın kooperatiflerinin bulunduğu bölgedeki dar gelirli kadınlar bu işten para kazanıyorlar. Ayrıca kolektif bir üretimin parçası oluyorlar. Bu sürecin kolektif üretim süreci olması kadınlar için olumlu. Evde saatlerce tarhanayı kurutmak ya da meyve ayıklamak, kesmek, kurutmak… Bunlar bireysel olduğu zaman biraz da izole edici bir hal alıyor. Oysa üretim atölyesinde bir araya gelip kolektif biçimde o işi yaptıkları zaman terapi etkisi de gerçekleşmiş oluyor. Dert paylaşılan, dayanışma hissedilen bir mekanda üretim yapılıyor. Kooperatiflerin genel işleyişi zaten bu şekildedir. Onun dışında tüketici şehirli kadınlar bu vasıtayla nispeten doğal gıdalara ulaşmış oluyorlar.
- Kadın kooperatiflerinde bir gün nasıl geçer?
- Meyve ve bitki kurutulan Hatay kooperatifinden örnek vereyim. Ürün alınıyorsa, sabahtan ürün halden gelir. Kooperatifin kendi üreticilerinden satın alındığı dönemler de olur. O zaman bu üreticilerden mal temin edilir. Kadınlar gelen ürünleri yıkarlar, doğrarlar, fırına verirler. Bitki kurutulacaksa onu ayıklarlar, kurutma tepsisinin üzerine yayarlar. Çoğunlukla kadınlar yarım gün çalışmayı tercih ederler. Vardiyalı bir iş vardır. Kendi düzenlerini ayarlarlar. Sabah grubu bitirdikten sonra, öğleden sonra grubu gelir, işleri devam ettirir. Üretimin yanı sıra stok süreci, pazarlama süreci vardır. Gruptan bir kadın dışarıda bağlantıları kurar. Kadın kooperatiflerinde 7 tane kurucu ortak vardır. Kendi erişimlerine göre ortak sayıları artar. Kooperatifler kararları demokratik yöntemlerle alırlar. Geliri nasıl paylaşacaklarına, kooperatife yüzde kaç pay ayrılacağına demokratik bir süreç içerisinde karar verirler.
- Gıda üreten kadın kooperatiflerinin artması olumlu sonuçlar yaratabilir mi?
- Gıda giderek önem kazanıyor. Bu sene yaşadık. Birçok meyve doludan etkilendi, kayısı çok az, kiraz çok pahalı. İklim değişikliğinden dolayı sorunlar artıyor. Eski bilgiye sahip kişilerin gıda işiyle uğraşıyor olmalarının önemi daha da artıyor. Düzce'de acuka kooperatifteki bir ortağın anneannesinden öğrendiği tarifle, Düzce'de yetişen otların uygun bölgeden toplanmasıyla ve uygun ölçüde kullanılmasıyla, üretiliyor. O otlarla o lezzete ulaşıyorlar. Hatay'da ise doğadan toplama da yapılıyor. Hangi mevsim, hangi otun nerede çıktığı bilgisi önem kazanıyor. Bu bilgilerin sahibi kadınlar. Varlıkları bu yüzden de çok kıymetli.
- Bu bilgilerin aktarımı oluyor mu? Kırdan kente, yaşlıdan gence?
- Oluyor. Hatay'da yaban mersinine benzeyen ama tadı ondan farklı olan murt üretiliyor. Bu ürünü İstanbul'da az kişi tanıyordu. Pazarlama çalışmaları sayesinde hem kimi mekanlara hem bireysel üreticilere murt meyvesini tanıttık. Numune olarak murt gönderdiğimiz mekanlara gidenler için de bir tanıtım yapılmış oldu. Yaşlıdan gence aktarım ise üretim tekniklerinde oluyor. Bir gıdanın üretim şekli kadınların büyüklerinden öğrendikleri bilgiyle şekilleniyor.
- Kooperatiflerde organik üretim hangi ölçüde yapılıyor?
- Organik üretim süreci pahalı. Sertifika elde etmek, alınan hammaddenin de organik olması gerekliliği, kadınların çekingen durmalarına neden oluyor. Pahalı bir süreç sonucunda ürün de pahalı çıkıyor. Pazarlama konusunda cesaret göstermeleri zor oluyor. Bir örnekte finansman kaynağı bulduk. Ancak bundan sonra organik üretime başlayabildiler. Süreçte kayıplar da olabiliyor. Dolayısıyla çekilenler oluyor. O kaybı tolere edemedikleri için.
- Kooperatifler belli bir gıdanın üretim kararını alırken piyasadaki eksikliklerden mi yola çıkıyorlar? Pazarlama çalışmaları nasıl yürütülüyor?
- Çoğunlukla evet. Yöreye ait ürünlerin bolluğu da etkili oluyor. Kadınlar üretimin çoğunu kendi bölgelerinde satmaya çalışıyorlar. Daha büyük pazarlarla ilgili bilgi eksikleri var. Nasıl iletişim kuracaklarını bilemedikleri olabiliyor. Bazı konularda çekimserler; e-ticaret konusunda mesela. Dolayısıyla bu alanlarda destek verecek gönüllülere ihtiyaç duyuluyor. Gerek kurumlardan gerek bireylerden gelecek destekler önem kazanıyor.
- Gıda üretiminde kooperatifleşmenin pazarlama çalışmalarına katkısı görülüyor mu?
- Evet, dar gelirli olan bireysel üreticiler büyük miktarlarda üretim yapamıyorlar. Dolayısıyla tüccarlara veriyorlar. Halbuki üreticiler kooperatif kurduklarında, hem daha yüksek adetlerde üretim yapılmış oluyor, hem aradaki o pay kooperatife kalmış oluyor. Üreticiler kooperatif çatısı altında bir araya geldiklerinde birçok konuda daha güçlü oluyorlar. Yeni teknolojileri öğrenmek açısından mesela. Tek tek bireysel üreticilerin bu bilgiye ulaşımı güç olabilir. Bir de şu var: Gelirin belli bir miktarı kooperatife ayrılıyor. Kooperatifin masrafları karşılandıktan sonra diğer çalışmalar için fon yaratılmış oluyor. Çocuk yuvaları kuruluyor. Hem üretim yapan kadınlar para kazanmış oluyor hem kooperatife bağlı yuva hizmeti devam etmiş oluyor.
İpek Ahu Somay, Aktüel
Fotoğraflar: Delizia Flaccavento
İlgili Dosyalar:
- kedv - Didem Rastgeldi Demircan [JPG] [128.16K]