İnsan Hakları Ortak Platformu tarafından yayımlanan İzlem'in 25. sayısıyla karşınızdayız.
Sivas Madımak Oteli'nde 2 Temmuz 1993'te 37 kişinin öldüğü katliamın ardından 19 yıldır yargılanan 7 sanık hakkındaki dava tarihi bir kararla düştü. Tarihe geçecek bir karara imza atarak, insanlık suçlarında zamanaşımı uygulanmayacağına hükmetmesi beklenen mahkeme, Sivas katliamını "insanlık suçu" olarak nitelendirmekten kaçındı. Mahkeme, işkence ve kötü muamele söz konusu olduğunda, yaşam hakkı bu şekilde ihlal edildiğinde kamu görevlileri için zamanaşımı uygulanmayacağı yönündeki AİHM kuralına atıf yaparak, davanın yaşayan 5 sanığının kurtulmasını sağladı. Davada verilen karar ilişkin ayrıntıları ilk haberimizde okuyabilirsiniz.
Adıyaman'da Alevi ve Kürtlerin yoğun olarak yaşadığı Karapınar Mahallesi'nde 45 evin kapı ve bahçe duvarlarına işaretler konuldu. Mahalle muhtarını bilgilendiren aileler, ilerleyen günlerde mahallede daha önce görmedikleri bazı şüpheli şahısları görünce, konuyu emniyete bildirmeye karar verdi. Adıyaman Valisi Ramazan Sodan, "Bir keçe kalemle, bahçe duvarına, pencere altlıklarına, ev duvarlarına işaretler konulmuş. Takip ediyoruz. Çocuk işi mi bir başka konu mu var, bakıyoruz. Çünkü hiç huzursuzluk yok daha önce böyle yaşanmış. Bir provokasyon da olabilir. Biz de anlayamadık aniden böyle bir şey çıkmasını. Takip ediyoruz. Sıkı takipçisiyiz" dedi. Adıyaman Merkez'e bağlı Karapınar Mahallesi'nde yaşananlar, dün yargıya taşındı. Evlerinin kapı ya da bahçe duvarları işaretlenen aileler, konuyu savcılığa taşıdı. Savcılık da olayla ilgili soruşturma başlattı. Konuya ilişkin ayrıntıla rı ve Adıyaman Valisi Ramazan Sodan’ın sözlerini bu sayımızda okuyabilirsiniz.
Cumhurbaşkanlı Devlet Denetleme Kurulu'nun, Hrant Dink cinayeti raporunda, cinayette ihmali bulunan kamu görevlilerinin "ihmali davranışla kasten öldürme" ve örgütlü suçlar yönünden doğrudan savcılarca soruşturularak yargılanması gerektiği belirtilen rapor bu sayımızda yer alan bir başka haber. Raporun ayrıntılarının ilginizi çekeceğini düşünüyoruz.
Diyarbakır'daki kazılarda bulunan insan kemikleri ve kafataslarının yakın döneme ait olup olmadığına yönelik tartışmalar sürerken, Tunceli Çemişgezek’te geçen yıl açılan toplu mezardan çıkartılan 15 kişiye ait kemik parçalarından ikisinin sahipleri belli oldu. Çıkan kafataslarından birinin, mezarın kazılarak, kemiklerin çıkartılması için geçen yıl 62 gün süren ölüm orucu eylemi yapan Hüsnü Yıldız'ın 1997'de öldürüldüğü bilinen kardeşi Ali Yıldız'a ait olduğu belirlendi. Bir diğer haberimiz de bu konuyla ilgili.
Bu sayımızda yer alan son yerel haberimiz ise Tuzla Başsavcılığı’nın, 2010'da Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Dolmabahçe'de rektörle yaptığı görüşmeyi protesto için otobüslerle İstanbul'a gelirken, Tuzla'ya yönlendirilen ve burada polisin sert müdahalesiyle karşı karşıya kalan öğrencilerin şikâyeti üzerine başlatılan soruşturmayı tamamlaması hakkında. Savcılık, olaylarda 3 polisin de yaralandığını belirterek, öğrenciler hakkında açılan soruşturmayı da bu dosyayla birleştirdi. Böylece, örneği nadiren görülen bir iddianame ortaya çıktı. İddianamenin ayrıntıları haberimizde.
25. sayımızda yer alan tek AİHM haberimiz ise Mehmet Ali Okur adlı kişinin başvurusu sonunda, Türkiye’nin AİHS’nin işkenceyi yasaklayan 3. maddesini maddi yönden ihlal ettiğine ilişkin.
Bir sonraki “İnsanlığa Karşı Suçlar” konulu İzlem’in özel sayısında görüşmek üzere...
İyi okumalar.
İzlem'in 25. sayısını bilgisayarınıza indirmek için tıklayınız. (Pdf, 996 KB)