Kastamonu Loç’tan Keçin “Kolluk kuvvetlerini halka karşı kışkırtıyorlar” derken, Hasankeyf’ten Resul “Devlet muhalifleri ayırmakta tecrübelidir, birlikte harekette ısrar etmeliyiz” diye konuştu.
Üzeri kumla kapatılan Allianoi’den Diler “Umutsuzluk en büyük tehlike” dedi.
"Yaşamı Savunanlar İstanbul'da" forumunun son oturumunda Dersim, Hasankeyf, Allianoi ve Loç Vadisi'nden katılımcılar hidroelektrik santral (HES) ve baraj karşıtı deneyimlerini paylaştı. Devam eden inşaatlarla inanç merkezleri, antik kentler ve yerel kültürler yok olma tehdidiyle karşı karşıyayken, projelerin neden bilim insanlarının değil de Genelkurmay'ın veya Başbakan'ın kararlarına bağlı olduğu soruldu.
Munzur Koruma Kurulu'ndan Yılmaz Yurdakul "Dersim, yüzyıllardır acıların ve katliamların yaşandığı bir coğrafya. 12 Eylül'den sonra bölgenin yasaklı olması fırsat bilindi ve çalışmalar sessiz sedasız başladı. Kimse haberdar olamadı" diye konuştu. Alevi Kızılbaş inanç merkezleri Ghole Çhetu, Düzgün Baba gibi mekanların yok edildiğine dikkat çeken Yurdakul "Biz bir kez daha sürgün olmak istemiyoruz" dedi.
Yurdakul "Ülkede bilim insanları yok mu ki Başbakan helikopterle "keşif turu" yapıp baraja karar veriyor" diye de sordu.
"Muhalifler bir arada olmakta ısrar etmeli"
Hasankeyf'i Yaşatma Girişimi'nden Serhat Resul "Bizim karşımızda şirket değil, devlet var. O bile yetmiyor, uluslararası konsorsiyumlar var. Büyükanıt Genelkurmay başkanıyken, bu barajın yapılması gerektiğini söylemişti. Kendisi Devlet Su İşleri (DSİ) mi ki barajın startını veriyor? Tabii çağrı onlardan gelince, baraj karşıtları da vatan haini ilan ediliyor" dedi.
Sermayenin dini, inancı, ulusu olmadığını belirten Resul "Köyüm yok olacaksa, projeyi kim yapıyor ne önemi var?" dedi; "Devlet bir araya gelen muhalifleri ayırmakta tecrübelidir; birlikte hareket etmekte ısrarcı olmalıyız. Dünyanın hiçbir yerinde tek başına kurtuluş sağlanamadı" diye ekledi.
"Şirketi Görmeyen Kaymakamlık Bana Ceza Kesti"
Kastamonu Cide Loç Vadisi Koruma Platformu'ndan Zafer Keçin "Küre Dağları Milli Parkı sınırları içindeki Devrekani Çayı üzerinde, tampon bölgeler fırsat bilinerek HES yapıyorlar" dedi. Şirketin köyün tapulu arazisine şantiye kurması gibi hukuksuzluklarına itiraz ettiğinde kaymakamlığın ilgilenmediğini anlatan Keçin "Kamp alanındaki çadırlarımız nedeniyle ise geçen hafta kendileri bana ceza kesti" diye konuştu.
"Diğer yandan projeyi kabul ettiren protokolleri imzalatmak için muhtarları zorluyorlar" diyen Keçin, kolluk kuvvetlerinin de halka karşı kışkırtıldığını belirtti.
Karayolu kapatıldı, tahribat gizleniyor
İzmir Allianoi Yaşatma Girişimi'nden İffet Diler "Yortanlı Barajı yapımı nedeniyle antik bölgenin üstünü kumla kapatmaya başladılar. Davalar ertelendikçe çalışmalar hızla ilerliyor" diye konuştu.
Diler, alana giden karayolunun da kapatıldığını söyleyerek "Ağır tahribat söz konusu, yapılanları göstermiyorlar. Bölgeye akademik araştırma için bile girilemiyor" dedi ve ekledi: "Umutsuzluk en büyük tehlikelerden biri; sonuçlar henüz doğmamış çocuklarımız için önemli."
Suyun Ticarileştirilmesine Hayır Platformu'nun 15-17 Ekim tarihleri arasında İstanbul'da düzenlediği forumun sonuç bildirgesi için tıklayın.
Emir Çelik
http://bianet.org/bianet/insan-haklari/125511-hes-mucadelesinde-tek-basina-kurtulus-saglanamaz