Hacı Bektaşi Veli Anadolu Kültür Vakfı ve Alevi Enstitüsü dün “Anayasayı beklerken: Aleviler” başlıklı bir sempozyum düzenledi. Sempozyumun öğleden sonraki oturumuna Van Bağımsız Milletvekili ve DTK Eş Başkanı Aysel Tuğluk, Halkların Demokratik Kongresi (HDK) İstanbul Milletvekili Levent Tüzel ve İlahiyatçı İhsan Eliaçık katıldı.
12 EYLÜL’ÜN İZLERİ KALKACAK MI?
Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Bedriye Poyraz’ın yönettiği “Anayasayı kim yazıyor? Anayasa kimi yazıyor” başlıklı oturumda ilk olarak konuşan Tüzel, yeni anayasanın 12 Eylül’ün izlerini kaldıracak iddialarını hatırlatarak, “Bunlar ne kadar gerçekleşecek? Nasıl bir ortamda olacak?” dedi.
Genelkurmay Başkanı tutuklanabilirken, diğer taraftan toplumsal muhalefetin de yoğun baskı ile karşı karşıya kaldığı bir dönemde olunduğunu belirten Tüzel, “2012’de Roboski’de çocukların bombalandığı bir ortamda ne kadar gerçek bir anayasa hazırlığı olabilir” dedi.
ANAYASADAKİ DEĞİŞMEZ HÜKÜMLER
Anayasa’nın değişmez hükümlerinin halkın anayasaya katılımını engellediğine dikkat çeken Tüzel, “Alevi açılımından” hiçbir şeyin çıkmadığını, bugün Diyanet İşleri Başkanlığı’nın en geniş bütçeye sahip olduğunu ve AKP’nin Alevileri de kontrol altına almak istediğini söyledi. Tüzel, “Dersim için özür dilenip, bunun gibi Roboski’de de gerçekleri ortaya çıkarmamak samimiyetsizliği gösterir” dedi.
‘BU ORTAMDA ANAYASA NASIL YAPILIR?’
Sonrasında söz alan Tuğluk, “Düşünenlerin, talep edenlerin cezaevine tıkıldığı bir siyaset tarzı ile bu ülke yönetiliyor. Bir yandan ölüm bir yandan cezaevi bizlere sunulan seçenek” dedi.
Tuğluk, “Uludere’de devlet mesaj veriyor, ‘Biz gerekirse halkı da öldürürüz’ diyor. Burada yeni bir sözleşme, yeni bir anayasa nasıl yapılabilir?” dedi.
Anayasa yapım sürecinin başlamasını önemsediğini ancak ciddi yapısal sorunlar olduğunu belirten Tuğluk, yeni anayasa sürecinin, günü geçiştirme anlayışı ile mi yoksa köklü, yapısal meseleler mi ele alınacağının önemli olduğunu belirtti.
KENDİ SORUNLARINI ÇÖZ
AKP’nin Ortadoğu ülkelerine ‘sorunları çözün’ demek yerine kendi sorunlarını çözmesi için adım atması gerektiğini kaydetti. Tuğluk, “Ülkenin yarısı olağanüstü halle yönetilirken hangi demokrasiden söz ediyorsunuz? Kendin için istenileni başkası içinde iste. Mesela Almanya’daki Türkler için istenen haklar Türkiye’deki Kürtlere verilecek mi? Yunanistan’daki Müslümanlar için istenenler Aleviler için verilecek mi?” dedi.
Tuğluk, Kürt sorununda anayasal çözüm istediklerini ancak bu konuda umutsuz olduğunu vurguladı. Tuğluk, her şeyin Başbakan’ın kişisel ve bölgesel hesaplarına bağlı olduğunu ifade etti. Anayasa Komisyonu’nun çalışma tarzının da bu zihniyet üzerine kurulduğuna dikkat çeken Tuğluk, “Kürt meselesi gibi kan akan bir mesele var. Nihai çözüm elbette ki anayasal olacaktır. Bu sorun inkar ve ret ile başladı isyan ile devam etti ve bitmesi de bir kabul ve bu kabulün güvencesiyle mümkün olacaktır” dedi.
Tuğluk yeni anayasada devletin Kürtlerle nasıl bir ilişki kuracağı konusunda karar vermesi gerektiğini belirterek, “Hepimiz demokratik düzenlemelerin gelip Kürt meselesine dayandığında hem fikiriz” dedi.