Gündem Çocuk Derneği, Van - Erciş bölgesinde 23 Ekim’de meydana gelen 7.2 şiddetindeki depremin yıkımının ardından, bölgedeki çocuklara yönelik 7 Kasım tarihinden itibarenilk etapta 16 hafta sürecek destek çalışmalar başlatmıştır.
Kendilerini ilgilendiren konularda görüşlerini ifade edebilmelerini, ayrıca kendilerini ilgilendiren süreçlerdeki “karar mekanizmalarına” katılmalarını sağlamaya yönelik yürütülen çalışmalar, çalışmaya katılan çocuklar tarafından “Erciş’in Genç Sesi”olarak isimlendirilmiştir.
Erciş’in Genç Sesi[1], çocuklarla birebir çalışmaların yapıldığı, çocukların duygu ve düşüncelerini paylaşabilecekleri olanakların oluşturulduğu bir zemindir.Bu zemin, çocukların kendilerini rahat bir şekilde ifade edebilmelerine ve yaşadıkları süreçler hakkında ipuçları vermelerini sağlamaktadır.
Deprem öncesinde nüfusu 80 bin olan Erciş’te, deprem sonrasında Kızılay tarafından farklı büyüklükte 2 çadırkent kurulmuştur. Kuruldukları sırada çadırkentlerde yaşayan çocuk nüfusu yaklaşık 2000 civarındadır.
Çocukları doğrudan etkileyen afetlerin sonrasında hizmetlerin koordinasyonu ve hizmetlerin sağlanması Devletin temel sorumluğudur. Devlet, afetlerden etkilenen tüm bireylerin başta yaşama, gelişme, sağlık olmak üzere tüm haklarını korumakla yükümlüdür.Türkiye’de afetlerle ilgili çalışmalar Başbakanlığa bağlı Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD)[2] tarafından koordine edilmektedir.
İlgili kurum ve kuruluşların yükümlülüklerinin değerlendirilmesi konusunda 7 Kasım- 2 Aralık 2011 tarihleri arasında çocuklarla yürütülen çalışmalar kapsamında çadırkentlerde yaşayan çocukların durumuna ilişkin tespitler ilişiktedir.Tespitler; çocukların acil ihtiyaçlarının karşılanması, çocuklara yönelik psikolojik, sosyal, eğitsel, sportif vb. destek hizmetler, çocukların psikolojik durumları, çocukları doğrudan etkileyen afet yönetimine ilişkin temel tespitler olarak ele alınmıştır.
TESPİTLER
Acil İhtiyaçların Karşılanması Konusundaki Tespitler (Barınma, Beslenme, Tuvalet Gereksinimi, Hijyen, İçme Suyu, Sağlık Hizmetlerinden Yararlanma):
- Çocukların temel ihtiyaçlarına yönelik ilk ihtiyaç tespiti, aileleri aracılığıyla bilgi edinilen “Afetzede Durum Tespit Raporu” adlı bir tarama formu ile yapılmaktadır. Tarama formu aile durum tablosu, barınma ve ekonomik durum, sağlık ve engellilik durumu, psiko sosyal durum başlıklarını içermektedir. Ancak her tek çocuğun ihtiyaçlarını tespit etmeye yönelik değildir.
- Çocuklar aileleriyle tek bir çadırda ortalama 5-6 kişi kalmaktadır. Tek ve ortak bir alanda gün ve gece boyu aile bireyleri bir arada kalmaktadır. Son haftalarda afetzedeleri deprem bölgesinden uzaklaştırmaya ve başka illere yerleştirmeye yönelik harekete geçilmiştir. Süreç yavaş işlediği gibi, yerleştirme sonundaki barınma koşullarının elverişliliği konusunda kaygılar vardır. Ayrıca bazı ailelerin çocuklarını farklı illerdeki akraba veya tanıdıkları yanına gönderdikleri öğrenilmiştir. Kendi ortamında uzaklaştırılma zorunlu göçtür. Bu durum başta çocukların gelişimleri açısından birçok konuda olumsuz sonuçlar doğuracaktır.
- Çadırkentlerden “Mevlana Evleri” denilen konteynerlerde barınma düzenine geçilmektedir. Konteynerlerin bir aile için ortak yaşamı kolaylaştıran düzenlemeleri bulunmamaktadır. Konteynerlerde yine tek mekan bulunmaktadır. Tuvalet, banyo, mutfak ortak kullanılacak mekanlarda düzenlenmiştir.
- Çadırkentlerde yemek ortak, mobil bir mutfaktan sağlanmaya devam etmektedir. Yemek almak için kuyruklar oluşmaktadır. Çocuklar, ellerinde tencerelerle, alacakları yemekleri çadırlarına götürmek üzere sıra beklemektedir.
- Çadırkentlerde yaşayan kişilere içme suyu dağıtımı düzenli ve yeteri kadar yapılmamaktadır.
- Tuvalet gereksinimi Çadırkent içerisinde kurulan mobil tuvaletler aracılığıyla giderilmektedir. Mobil tuvaletlerin azlığı ve ortak kullanımın fazla oluşunun yanı sıra hijyen problemi de söz konusudur. Çocukların da bu sorunu sık sık dile getirdiği görülmüştür. Tuvaletlerin durumu salgın hastalık riskini ortaya çıkarmaktadır.
- Çadırkentlerde banyo ve duş imkanı bulunmamaktadır.
- Bulaşıcı hastalıklardan korumaya yönelik; çocuklara grip aşısı yapılmıştır. Ancak tüm çocukların aşılandığına dair bilgi edinilememiştir.
- Sağlık hizmetinden yararlanması gereken çocuklara, Yenişehir Çadırkentinde kurulan Sahra Hastanesinde tedavi hizmetleriverilmektedir. Çocukların sağlığını dolaylı olarak etkileyen bir durum mevcuttur. Çocukların ailelerindeki yetişkinlere verilen sağlık hizmetleri kapsamında yeşil kartı olan bireyler hizmetlerden ücretsiz yararlanabilirken, Sosyal Güvenlik Kurumuna bağlı bireylerin önce ödeme yapması, ardından kendilerine geri ödeme yapılması durumu söz konusudur. Bu, çocuğun içinde bulunduğu ailede maliyeti yüksek tedavi veya ilaç ihtiyacı olanlar için sorunlara yol açmaktadır.
Çocuklara Yönelik Psikolojik, Sosyal, Eğitsel, Sportif vb.Destek Hizmetler ile İlgili Tespitler:
- Çadırkentlerde devletin sağladığı hizmetler kapsamında Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nın kreş, toplum merkezi ve etüd çalışmaları özel alanlarda devam etmektedir.
- Çadırkentlerdeki çocuklara yönelik diğer psikososyal destek hizmetler,kendi aralarında protokol imzalayan beş dernek (Türkiye Kızılay Derneği, Türk Psikologlar Derneği, Sosyal Hizmet Uzmanları Derneği, Türkiye Psikiyatri Derneği, Çocuk ve Gençlik Ruh Sağlığı Derneği, Türk Psikolojik Danışma ve Rehberlik Derneği) tarafından oluşturulan Afetlerde Psikososyal Hizmetler Birliği[3] (APHB) aracılığıyla sağlanmaya çalışılmaktadır. Verilen hizmetler arasında psiko sosyal destek birimi bulunmaktadır.
Yenişehir çadırkenti özelinde ayrıca çocuklara yönelik destek çalışmalar yürüten Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğünün çadırı, Türk Eğitim Gönüllüleri Vakfı’nın[4] gezici eğitim aracı ve Gündem Çocuk Derneği tarafından yürütülen Erciş’in Genç Sesi çalışmaları bulunmaktadır.
- Çadırkentte çocuklarla yürütülen çalışmalar için çadırlardan bazıları belirlenmiştir. Ancak bu mekanlar çocukların ihtiyaçlarına göre düzenlenmemiş olup, kullanımı iklim ve hava koşulları nedeniyle sık sık sekteye uğramaktadır.
- Çadırkentlerde çocuklara yönelik saatli grup etkinlikleri uygulamakta zaman zaman da bireysel terapiler gerçekleştirmektedir. Ancak terapi için yapılan başvuru sayısının çadırkentlerde yaşayan çocuk nüfusunun az bir kısmıdır.
- Eğitimin bölgede durdurulması çocukların içinde bulundukları eğitim sisteminden geri kalmalarına ve uzaklaşmalarına neden olmaktadır. Çadıkentte SBS destek kursları verilmeye başlanmıştır ancak diğer sınıflar için sistemli bir çalışma bulunmamaktadır.
- Çadırkentlerin ne kadar kalıcı olacağı konusundaki belirsizlik, okulların açılıyor/ açılmıyor olması vb. durumlar nedeniyle çocuklara yönelik hizmetlerin programlanması uzun vadeli olamamaktadır.
- 5 Aralık 2011 pazartesi günü açılacağı duyurulan okulların, açılmayacağı 2 Aralık 2011 Cuma günü yapılmıştır.
- Uzun vadeli programların yapılamaması çocuklara yönelik destek hizmetlerin yapılandırılmasında da koordinasyon sorunları doğurmaktadır.
- Çadırkente çocukların fiziksel olarak enerjilerini boşaltabilecekleri mekanlar oluşturulmamıştır. Yenişehir çadırkentinde bir grup çocuğun, bir süre boş kalan bir çadırı kendi kendilerine spor salonu haline getirmeleri, bu konuda duydukları ihtiyacı göstermektedir.
- Psikolojik, sosyal, eğitsel, sportif vb. destek hizmetlerin yetersizliğinin yanı sıra birbirini tamamlayan bir biçimde ve bütüncül olamadığı görülmektedir.
Çocukların Psikolojik Durumları ile İlgili Tespitler:
Çocuklarla birebir yürütülen çalışmalar sırasında çocuklarda; hırçınlık, bıkkınlık, sıkışmışlık duygusu, suçlama eylemi, suçluluk duygusu, çatışma, sözel ve fiziksel şiddet davranışları gösterme, aşırı sahiplenme, kendini gruba ait hissedememe, dikkat ve konsantrasyon bozukluğu, birbirlerinden bağımsız ağlama krizlerigözlemlenmiştir.
Bunların;
- Çocukların yaşadıkları travmanın genel etkisi ve bu etkilerin sistemli bir psikolojik destekle ele alınamıyor oluşu,
- Çocukların psikolojik olarak rahatlamalarını sağlayacak drama, tiyatro vb. etkinlikler ile özel psikolojik temelli çalışmaların yetersizliği,
- Çadırkentlerdeki yaşam koşullarının, özellikle de soğuyan hava koşullarıyla birlikte giderek zorlaşması ve bu tür durumların çocuklarda öfke ve tükenmişlik duygusu yaratması,
- Çocukların; “Erciş’te yaşamaya devam mı edeceğiz, ailecek başka bir yere mi taşınacağız, yoksa ben tek başıma yatılı okula mı gideceğim?” gibi geleceklerine ilişkin yaşadıkları belirsizlik ve bu durumun yarattığı kaygı bozukluğu,
- Çocukların ailelerine yönelik psikolojik desteklerin yetersizliği nedeniyle;ailelerin yaşadıkları travmanın etkilerini henüz atmayışları ve çocukların güven duyduğu yetişkinlerin yaşadığı bu etkilere tanık olmaları, benzer duyguları içselleştirmeleri, temel güven duygularının sarsılması,
- Genel olarak öfke ve üzüntülerini şiddetten başka bir yöntemle ifade etmeyi bilmeyen bir toplum yapısının, stres ortamlarında çocuklarda da tezahür etmesi,
- Çocukların normalleşme sürecinin çadırkentlere sıkışan, kurgulanmış hayatlar nedeniyle gecikmesi (Benzer bir sorunun bir süreliğine başka illerde misafir edilecek ailelerin çocuklarında da yaşanacağı düşünülmektedir) vb.
nedenlerle yakından ilişkili olduğu düşünülmektedir.
Çocukları Doğrudan Etkileyen Afet Yönetimine İlişkin Temel Tespitler
Afet yönetimi ile ilgili temel tespitler;
- Zamanında olmaması: Depremin ilk anından bu yana destek ve yardım hizmetlerin gerekli zamanlarda yapılamaması veya yapılmaması. Örneğin, arama kurtarma çalışmalarına yurt dışı desteğinin geç açılması, bölgeye konuyla ilgili donanımlı personelin geç ve yetersiz gönderilmesi gibi.
- Kısa- Orta ve Uzun Vadede Planlanmaması: Yardım ve hizmetlerin organizasyonu ve sonuçları itibariyle planlama yapılmaması. Anlık çözümler ile sonradan çözülemeyecek sorunlara neden olunacağı. Örneğin deprem bölgesinden uzaklaştırmaya yönelik harekete geçilmesi ve bireylerin yaşadıkları yeri terk etmelerine bir nevi “zorunlu göçe” neden olunması. Bunun çocuk, kadın, yaşlı, yetişkin herkese yeni travmalar yaratacağı.
- Kapsayıcı olmaması: Afet sonrası yardım ve destek hizmetlerin sadece il ve ilçe merkezinde yapılandırılmış olması. Van’a bağlı köylere hizmetlerin ve yardımların yeterli ve sistemli ulaşmaması.
- Koordinasyonsuzluk: Afet yönetimi ile sorumlu birimin/ birimlerin belirsizliği, sorumlulukların sahipsiz kalması.
- Akreditasyon sorunu: Alanda çalışma yapmak isteyen sivil toplum örgütlerine akreditasyon engeli çıkartılması, akreditasyon kriterlerinin net ve şeffaf olmaması, alana bazı sivil toplum örgütlerinin sokulması, bazı sivil toplum örgütlerinin sokulmaması.
- Ayrımcılık yapılması: 1999 depremindeki afet yönetimi ile karşılaştırıldığında Van ve Erciş depreminden sonra yürütülen afet yönetimin bölgelere göre farklılık göstermesi
- Şeffaf olmaması: Afet yönetimiyle ilgili karar süreçlerinin ve bütçenin şeffaf olmaması.
ÖNERİ VE SONUÇ
Van, Erciş ve çevre köylerde yaşayan çocuklar, hak ihlalleriyle karşı karşıya kalmaktadır. Bölgede acilen tüm hizmetlerin, çocuk odaklı, hak temelli ve bütüncül bir yaklaşımlayeniden yapılandırılması gerekmektedir. Mevcut hizmetlerin işlevsizliği, dağınıklığı ve yeni sorunlara zemin hazırladığı göz önünde tutulmalıdır.
Ayrım gözetmeden her bir çocuğun yaşama ve gelişmesini koruyacak, sürece etkin katılımını sağlayacak önlemler alınması ve çocuğun yararının temel alınması gerekmektedir.
Bu çerçevede;
- İhtiyaca cevap verenve güvenilir bir alan çalışmasıyla çocukların durumuna ilişkin güncel ve güvenilir veriler elde edilmelidir. Bu veriler ışığında, çocuklara yönelik bütüncül bir politika belirlenmeli; kısa, orta ve uzun dönem çalışmaları şeklinde yeterli bütçe ile uygulanmaya başlanmalıdır.
- Psikososyal destek çalışmaları çocukların gelişimsel özelliklerine ve ihtiyaçlarına göre çeşitlendirilmeli ve artırılmalı, sistemli hale getirilmelidir.
- Çocuklara yönelik kısa dönem içerisinde başlayan hizmetlerde, sadece saatli etkinlikler değil, yaşanan bu olağan dışı durumları çocuklarla birlikte en iyi şekilde atlatabilmek için onların yaşama etkin katılımını sağlayacak çalışmalar planlanmalıdır.
- Çocukların içinde bulundukları travma sonrası döneme ilişkin aileler ve tüm yetişkinler, çocukların gelişimin destekleyecek bir biçimde bilgilendirilmelidir (Çocuklarıyla nasıl konuşmaları gerektiği, çocuklarında görülen/görülecek olan etkiler vb ).
- Çocukların afete karşı gösterdikleri reaksiyonlar ve strese verdikleri tepkiler gelişim süreçleri ve yaşlarına göre farklılaşabileceğinden yapılacak tüm çalışmalarda çocukların yaş ve cinsiyet özellikleri dikkate alınmalıdır.
- Okulların açılması çocukların hayatının normalleşmesi açısından önemlidir. Ancak okullar açılana, kadar okul binalarına ilişkin hasar tespitlerinin en iyi şekilde yapılması gerekmektedir. Hasar nedeniyle içine girilmeyecek okullar için etkili çözümler üretilmelidir. Bu süreç hakkında çocuklar bilgilendirilmeli, böylece çocukların belirsizlik duyguları ortadan kaldırılmalıdır.
- Okullar açılmadan önce çocukların ve ailelerinin kapalı alanlara ilişkin olası korku ve kaygılarının giderilmesi için hazırlık çalışmaları yapılmalıdır.
- Toplumun hayatının bir an evvel normalleştirilmesi çerçevesinde günlük faaliyetleri destekleyecek etkinlikler düzenlenmelidir.
- Afet sonrası hizmet sağlayan tüm kamu kurumları, idari yapılar ve yerel yönetimler bölgede çalışan meslek odaları, sivil toplum kuruluşları ve bağımsız gönüllü gruplarla birlikte çalışabileceği ortam sağlanmalı, kamu tarafındanyürütülen çalışmalar sivil katılıma açılmalıdır.
- Barınma sorununa ilişkin, kış mevsimine en uygun şekilde geçici ya da sabit konutlar bir an evvel sağlanmalıdır. Kızılay çadırları yerine biran önce kış koşullarına uygun konteynerler, pünomatik ve/veya prefabrik yapılar kurulmalıdır. Bu yapıların sayıları sembolik olmaktan çıkarılmalıdır.
- Van ve Erciş’te yaşayan kişilere, insan odaklı yaklaşımla; uzun su, gıda ve tuvalet kuyruklarının oluşmasını engellenmeli, basit düzenlemelerle ( birden fazla mobil mutfak vb) “Gıda/Su- Barınma alanında tedarik” zinciri oluşturulmalıdır.
- Düzenli hijyen ve sağlık taramaları yapılmalıdır. Sağlık alanındaki en önemli riski oluşturan bulaşıcı hastalıklara karşı etkili ve acil önemler alınmalıdır.