Küresel sivil toplum ağı CIVICUS, Meclis'e sunulan “Güvenlik Paketi” ile ilgili endişelerini kamuoyuyla paylaştı.
Küresel sivil toplum ağı CIVICUS, meclise sunulan “Güvenlik Paketi” ile ilgili derin endişe duymaktadır. Önerilen yasal değişiklikler meclis tarafından kabul edilirse, protestoları fiziksel güç kullanarak dağıtmak ve protestoculara karşı ateşli silah kullanmak gibi polisin yetkilerini istismar eden uygulamalar güçlendirilecektir. Buna ilaveten güvenlik paketi, mahkemelere muhalif görüşlü kişileri yargılama ve gözaltına alma noktasında geniş yetkiler verecektir.
22 Ekim 2014 tarihinde 12 yıldır hükümette olan Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP), barışçıl protesto ve ifade özgürlüğü ile ilgili uluslararası standartları şiddetli bir şekilde ihlal edecek olan “Güvenlik Paketi”ni meclise sunmuştur. Önerilen yasal değişiklikler, ağırlıklı olarak Kürt nüfuslu güneydoğu şehirlerinde gerçekleşen ve 40 kişinin ölümü ile yüksek sayıda protestocunun gözaltına alınmasına neden olan kitlesel protestolara tepki olarak öne sürülmüştür. Protestoları takiben, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, protestocuların sokağa çıktıkları için bedel ödeyeceklerini ifade etmiştir. Türkiye’nin yeni güvenlik önlemleri kabul edilirse, 9 ay once gerçekleştirilen ve polisin yetkilerini kısıtlayarak yasaları AB standartlarıyla uyumlu hale getiren reformları geri alacaktır. Yeni uygulamalar 1980lerin başında ülkeyi yöneten askeri yönetimin baskıcı güvenlik uygulamalarını hatırlatmaktadır.
Her ne kadar güvenlik paketi kamu düzeni ve güvenliğini sağlamak için önerilmiş gibi sunulsa da, polisi “kuvvetli şüphe” yerine “makul şüphe”ye dayanarak arama yapması ile ilgili yetkilendirerek kişilerin temel haklarını ihlal edecektir. Bu değişikliklere ek olarak önerilen uygulamalar, avukatların müvekkillerinin dava dosyalarına erişimini kısıtlayacak ve mahkemelerin dinleme ve mallara el koymaya yönelik yetkilerini arttıracaktır.
CIVICUS’tan Semanur Karaman “Önerilen yasal değişikliklerin kabulu Türkiye’nin en bilinçli ve duyarlı vatandaşlarının yersiz gözetlenmesine ve sansürlemesine yönelik uygulamaları arttıracaktır.” dedi. “Eğer yasal değişiklikler kabul edilirse görmekte olduğumuz otoriter eğilimleri daha da güçlendirecektir.”
Türkiye’nin baskıcı polis uygulamaları Haziran 2013’te gerçekleşen Gezi Parkı protestoları sırasında polisin aşırı ve ölümcül güç kullanması sonucu 11 kişinin ölümü ve 8000 kişinin yaralanması ile gündeme oturdu. Binlerce kanunlara saygılı vatandaş “terör örgütü kurma” ve “hükümeti devirmeye teşebbüs” iddialarıyla meşru olmayan ceza ve terörle mücadele kanunları kapsamında yargılandı.
Sivil toplum örgütleri bu tür politikaların muhalif görüşlü kişilerin güvenlik yasaları kapsamında yargılanmasını arttıracağından endişelidir. Şiddetle karşı çıkılan güvenlik paketi, hükümet ve güvenlik güçlerine eşi benzeri görülmemiş otoriter yetkiler verecek ve her türlü politik muhalefeti bastırmak için gerekçe olarak gösterilebilecektir.
CIVICUS, Türkiye hükümetine ulusal ve uluslararası insan hakları yükümlülüklerine uyması ve “Güvenlik Paketini” geri çekmesi noktasında çağrı yapmaktadır.