Ana içeriğe atla
Image
Manşet Yatay Görseli
Share

6 bin engelli çocuğa ev hapsi

Milli Eğitim Bakanlığı Özel Eğitim Kurumları Yönetmeliği 21 Mayıs’ta yürürlüğe girdi. 

İçerik Alınlık Resmi

Milli Eğitim Bakanlığı Özel Eğitim Kurumları Yönetmeliği 21 Mayıs’ta yürürlüğe girdi. 

Engelli çocukların özel eğitim ve rehabilitasyon hakkına karşı uygulamalar getiren yönetmelik, zorunlu eğitim çağında olan engelli çocukların özel eğitimden yararlanabilmesi için örgün eğitime devam şartı koyarak okullarda uygun koşullar sağlanmadığı için öğrenimine devam edemeyen pek çok engelli çocuğu özel eğitim ve rehabilitasyon hizmetinden mahrum bırakacak.

engelli
Yönetmelikle gelecek bir diğer uygulama ise ders devam takibi için getirilen kimlik doğrulama sistemi. Girilen her seansın başında ve sonunda eğitime giren engelli birey ve eğitimci, avuç içi damar tanıma yöntemiyle kimliğini doğrulatmadığı takdirde o seansın telafisi mümkün olmayacak. Yönetmeliğe karşı ilgili dernekler dava açmaya hazırlanırken, aileler ise  “Çocuklarımızın eğitim hakkını bizden almasınlar” diyor.

OKULLARDA UYGUN KOŞULLAR SAĞLANMIYOR
Yönetmeliğin 29. maddesi, zorunlu eğitim çağında olan engelli bireyin özel eğitim almasını örgün eğitime devam ettiğinin belgelendirilmesi koşuluna bağlıyor. Yönetmelikle birlikte zorunlu eğitim çağında olup da okula devam etmeden özel eğitim alan 6 bin engelli çocuğun özel eğitimi kesildi. Okulların fiziksel koşullarının engelli bireyin öğrenimine uygun olmaması, kaynaştırma öğrencilerinin eğitimi için gerekli tedbirlerin alınmaması, okullarda engelliler için özel alt sınıfların açılmaması gibi faktörler engellilerin örgün eğitime devamında sorun yaratırken yeni yönetmelik bu çocukları özel eğitim ve rehabilitasyon hizmetinden de mahrum bırakacak.

Engelli Dernekleri Federasyonu Başkanı Abdurrahman Kurtaslan, engelliliğin zaten kendi içinde bir koşul olduğunu, engellilere verilen hizmetin koşula bağlanmasının o hizmetin alımını daha da zorlaştıracağını dile getirerek şöyle konuşuyor:

“Örgün öğretime engellilerin katılmasını yasalaştırmış olmak aslında onların bu hakkı kullanabildiği anlamına gelmiyor. Eğitilebilir düzeyde olmayan zihinsel engelliler zaten örgün öğretime katılamazken, ağır düzeyde bedensel engellilerin öğrenime devam edebilmesi ise oldukça zor.  Okullarda engelliler için uygun fiziksel koşullar yok. Okullar engelli çocuğu evinden alıp okula götürecek servis hizmeti, tekerlekli arabalar, asansör, engelliler için uygun tuvaletler gibi gereken fiziksel koşullara sahip değil. Ayrıca engelliler için kaynaştırma sınıfları, özel alt sınıfların açılması yasalarda ve okul yönetmeliklerinde belirtilmesine rağmen okul müdürlükleri bu sınıfları açmamayı tercih ediyorlar. Açılan sınıflarda ise gerekli tedbirler alınmıyor. Engelli çocuklar bu koşullar altında örgün öğretime devam edemiyor. Dolayısıyla, özel eğitim ve rehabilitasyon hizmetini örgün eğitim koşuluna bağlamak engellilerin hizmet alımını daha da zorlaştıracaktır.”

Eğitim-Sen Genel Başkanı Ünsal Yıldız ise sendika olarak eğitimin her aşamasının kamu olanaklarıyla, kamu kurumlarında yapılmasını savunduklarını; ancak engelliler için uygun koşulların sağlandığı kamusal bir alanın yaratılmadığını belirtti. Yönetmelikle gelecek uygulamanın engelli çocukların eğitim görmesini daha da zorlaştıracağını belirten Yıldız, “Engellilerin eğitim alabilecekleri özgün koşullar yaratılmaksızın bu çocuklar örgün eğitime davet edilmektedirler. Örgün eğitimin neresine? Biz biliyoruz ki engelliler için daha farklı eğitim koşullarının yaratılması gerekmektedir. Buna dair alınmış tek bir önlem yokken bu engelleyici tutum belli ki çocukları eğitim ortamından biraz daha uzaklaştıracaktır” diye konuştu.

AİLELER YÖNETMELİĞE TEPKİLİ
Özel Eğitim Kurumları Derneği ve Özerkder yönetmeliğe karşı dava açacağını açıklarken aileler ise yeni yönetmeliğin getirdiği uygulamalara tepkili. Mental retardasyon bozukluğu olan 17 yaşındaki çocuğu için özel eğitim ve rehabilitasyon hizmetinin önemine anlatan Atilla Demirel, “Bu çocuklar yıllardan beri normal okullardan dışlandı. Ben devlet okullarını dolaştım. Benim çocuğumu almadılar. En azından dedim ki kitabı, defteri tutmayı öğret.  Biz bunu alamayız dediler. Çocuğum dokuz yıldır özel eğitim alıyor. Buraya geldiğinde topluma daha korkusuzca bakıyor, özgüveni gelişiyor. Biz fazlasını istemiyoruz. Bizden ellerini çeksinler” diye konuşuyor.

13 yaşındaki mental retardasyon bozukluğu olan çocuğu için özel eğitim ve rehabilitasyonun önemini anlatan Oya Bağ ise “Ben çocuğumu buraya getirdiğimde çocuğumun yüzündeki mutluluk ifadesini görebiliyorum. Çocuklar eskiden eve kapatılıyordu. Bizim de evimize dönüp, engelli çocuklarımızı eve tıkıp kendi derdimize yanmaktan başka seçeneğimiz kalmıyor. Benim çocuğum yüzde seksen engelli. Çok merak ediyorum benim çocuğum okula devam edemediğinde özel eğitimi de yarım mı kalacak? Çocuklarımızın eğitim hakkını bizden almasınlar” sözleriyle tepkisini dile getiriyor.

Engelli çocuklara “avuç içi” doğrulama
Yeni yönetmelikle birlikte ders takibi için engelli öğrenci ve eğitimciye ders öncesinde ve sonrasında avuç içi damar tanıma yöntemiyle kimlik doğrulama zorunluluğu geliyor. Kimlik doğrulama yapılmadığı takdirde kaçırılan seansın telafisi mümkün olmayacak. Veliler ve eğitimciler kişisel bir verinin rızaya dayanmadan zorla alınmasına tepki gösterirken, derslerin telafisine yönelik kısıtlamanın çocukların eğitimini olumsuz yönde etkilediğini belirtiyor. 10 yıldır özel eğitim alan 13 yaşındaki engelli çocuğu için mücadele veren Nurlan Abay uygulamayı eleştirerek “Bağışıklık sistemi zayıf, sık sık hasta oluyor, derse gelemiyor. Bir derse gelemediğinde geldiği dersi de unutuyor çocuk. Bir seans bile çocuğum için çok önemli. Telafinin olmaması gelişimini olumsuz yönde etkiliyor. Avuç içi makine taşınabiliyorsa alıp eve götürelim diyorum. Benim çocuğum hasta olacak, elini basamayacak. Dersim bitti, telafisi yok ne olacak?” diye konuşuyor.

http://www.birgun.net/actuels_index.php?news_code=1340525996&year=2012&month=06&day=24

İlgili Dosyalar:

  1. engelli [JPG] [70.31K]
Share
İlgili Eğitim