Festival bu yıl iki aşamalı olarak gerçekleştirilecek. 27 Mayıs’ta düzenlenecek basın toplantısıyla başlayacak çevrimiçi gösterimler Festivalscope platformu üzerinden izlenebilecek. 3 Haziran’da sona erecek çevrimiçi gösterimlerin ardından 4 Haziran’da yapılacak törende Uçan Süpürge Ödülleri sahiplerine verilecek. Festival filmleri 4-11 Haziran arasında Doğan Taşdelen Çağdaş Sanatlar Merkezi’nde ve CerModern’deki açık hava sinemasında izleyicilerle buluşacak.
Festival, başta Ankara Büyükşehir Belediyesi olmak üzere Çankaya Belediyesi, Yenimahalle Belediyesi, Ankara Kent Konseyi, Avrupa Birliği Sivil Düşün Programı, UN Women (Birleşmiş Milletler Kadın Birimi), Ankara Ticaret Odası, Ankara Sanayi Odası 2. Organize Sanayi Bölgesi, Kadın İşveren ve Sanayiciler Derneği – KAİSDER başta olmak üzere 20’ye yakın kurumun değerli destekleriyle gerçekleşecek. Ayrıca, Kendine Has, CerModern, Penti ve festival tanıtım kampanyasını üstlenen MG Ajans da festivale katkıda bulunan kuruluşlar arasında. Programda ülkelerinin filmleri gösterilen Almanya, Fransa, Hollanda, İspanya, İsveç, İsviçre, İtalya, Kanada, Norveç elçilikleri de festivale her yıl olduğu gibi destek verdiler.
FIPRESCI Ödülü İçin 12 Film Yarışıyor
Festivalde FIPRESCI Ödülü için yarışacak filmler Her Biri Ayrı Renk adlı bölümde hem çevrimiçi olarak hem de festival mekânlarında gösterilecek. Samaher Alqadi’nin 2011 Mısır Devrimi’nin ikinci yıldönümünde yapılan gösterilerde sokakta meydana gelen toplu tecavüzlere karşı Mısırlı kadınların isyanını anlattığı, Berlin Film Festivali’nde de gösterilen belgeseli Benim Bedenim/As I Want, Amanda Kernell’ın zorlu bir boşanma sürecinin ardından eşinde kalan çocuklarıyla görüşemeyen Alice’in her türlü riski alıp çocuklarını Kanarya Adaları’na kaçırışını anlatan Kış Tatili/Charter, Rubaiyat Hossain’in, işyerinde patronlardan evde eşinden gördüğü baskıdan bunalan ve çalıştığı fabrikadaki kadınlarla sendika kurmaya karar veren tekstil işçisi Shiumu’nun hikâyesini anlattığı Made in Bangladesh, Nisan Dağ’ın senaryosunu yazıp yönettiği, Fehmi’nin İstanbul’un yoksul bir semtinde geçen, rap ve bağımlılığın iç içe olduğu hikâyesini anlattığı, film için yapılmış müzikleriyle de öne çıkan Bir Nefes Daha/When I’m Done Dying, Kaouther Ben Hania’nın Avrupa’ya gidebilmek için derisinin dünya çapında meşhur bir sanatçının sanat eserine dönüşmesine razı gelen Suriyeli mülteci Sam Ali’nin hikâyesini anlattığı Derisini Satan Adam/The Man Who Sold His Skin FIPRESCI jürisinin değerlendireceği filmler arasında yer alıyor.
FIPRESCI Yarışması’ndaki diğer filmler ise, Bettina Oberli’nin İsviçre’deki zengin ailelerin yanında bakıcı olarak çalışan, çoğu Macaristanlı ve Polonyalı göçmen kadınlardan yola çıkarak yarattığı Wanda karakterinin hikâyesini anlattığı, Tribeca Film Festivali’nde de gösterilen Sen Ne Muhteşemsin Wanda/My Wonderful Wanda; Marie-Hélène Cousineau ve Madeline Ivalu’nun Kanada’nın kuzeyinde sömürgeci işgali altındaki Nunavik’te, 1940’larda geçen, kendi halkı İnukların geleneklerine de sömürgecilerin baskısına da boyun eğmeyen Elsa’nın yolculuğunu takip ettikleri Asi Nehir/Restless River ve Icíar Bollaín’in Asya ülkelerinde kendi kendiyle evlenen kadınlar hakkındaki gazete haberlerinden ilham alarak, 40’lı yaşlarının ortasında ailesine adadığı hayatını değiştirmeye karar veren ve “Annem Hakkındaki Her Şey”, “Gözlerimi de Al” ve “Prensesler” filmlerindeki kendine has kadın rolleriyle tanınan İspanyol aktris Candela Peña’nın canlandırdığı Rosa’yı anlattığı Rosa’nın Düğünü/Rosa’s Wedding; Anne Zohra Berrached’in 11 Eylül saldırısının faillerinden Ziad Jarrah ve sevgilisi Aysel Şengün’ün gerçek hikâyesine dayandırdığı, umut vadeden bir bilim kadını olma yolunda ilerleyen Aslı ile diş hekimliği öğrenimi gören Saeed’in ailelerinin itirazlarına rağmen evlenmelerini ve Saeed’in gittikçe radikalleşmesini anlatan Yardımcı Pilot/Copilot; Hindistan’da kast sisteminde en alttakilerin de altında bulunan Dalit kadınların kurduğu, Hintçenin farklı lehçelerinde yayın yapan haftalık gazete Khabar Lahariya’nın muhabirlerini ve dijital mecraya geçişini odağına alan, Sundance Film Festivali’nde Dünya Sineması-Belgesel bölümünde Jüri Özel ve İzleyici Ödüllerine layık görülen, Rintu Thomes ile Sushmit Ghosh’un yönettiği Ateşle Yazmak/Writing With Fire’ın yanı sıra Małgorzata Szumowska ve Michał Englert’in sınırı yürüyerek geçerek Ukrayna’dan Polonya’ya gelen göçmen masör Zhenia’nın kalburüstü bir sitede iş bulup site sakinlerinin hayatını nasıl değiştirdiğini hem karanlık hem de mizahi bir üslupla anlatan Bir Daha Asla Kar Yağmayacak/Never Gonna Snow Again; Chloé Mazlo’nun ustası olduğu animasyonu da işin içine kattığı, mutlu hayatları 1975’te Lübnan’da iç savaşın patlamasıyla altüst olan bir aileyi büyükannesinin hayatından aldığı ilhamla anlattığı filmi Lübnan Semaları/Skies of Lebanon.
Ayrıca Lübnan Semaları’nın yönetmeni Chloé Mazlo ve Bir Nefes Daha’nın yönetmeni Nisan Dağ açık havada yapılacak film gösterimi sonrasında izleyicilerin sorularını yanıtlayacak.
Kadınların Hafızası Londra’dan Beyrut’a, Napoli’den Beytüllahim’e uzanıyor!
Kadınların Hafızası seçkisinde yer alan filmlerden Maïwenn’in yönettiği ve başrolünde oynadığı, kendi yaşam öyküsünden de izler taşıyan DNA/ADN, Neige’in huzurevinde kalan Alzheimer hastası büyükbabasının etrafında zor ilişkilerine rağmen bir araya gelen geniş bir aileyi anlatıyor. Yönetmen Nunzia De Stefano’nun senaryosunu yazarken kendi çocukluğunun geçtiği konteyner mahalleden yola çıktığı Nevia, ufak tefek işler ile ailesini geçindirmeye çalışan on yedi yaşındaki Nevia’nın mahalleye gelen sirkle değişen dünyasını anlatırken, Natalie Erika James’in ölüm ve hastalığın ilerleyişini duygusal açıdan anlattığı Azap/Relic yaşlı annesi kaybolan ve onun demans hastalığı ile yüzleşen kızının hikâyesini beyazperdeye taşıyor.
Bu yıl Oscar Ödüllerine En İyi Uluslararası Film kategorisinde aday olan Jasmila Žbanić’in Srebrenitsa’da, Birleşmiş Miletler için tercümanlık yapan Aida’nın savaş sırasında eşinin ve çocuklarının hayatını kurtarma çabasını anlattığı Nereye Gidiyorsun Aida?/Quo Vadis Aida?, Venedik’te Geleceğin Aslanı Ödülü’nü ve Antalya Film Festivali’nde En iyi Film Ödülü’nü kazanan Azra Deniz Okyay’ın tüm ülkede elektrik kesintisinin yaşandığı bir günde yolları kesişen 4 farklı karakterin hikâyesini yenilikçi ve çarpıcı bir dille anlattığı Hayaletler, Alev Almış Bir Genç Kızın Portresi ile büyük övgü toplayan Céline Sciamma’nın kendi çocukluğundan parçaları dahil ettiği kişisel filmi Küçük Anne/Petite Maman, Şubat ayında yapılan Berlin Film Festivali’nde ana yarışma kapsamında izleyiciyle buluşan Hatıra Kutusu/Memory Box ve Tam Sana Göreyim/I’m Your Man de seçkide yer alıyor. Khalil Joreige ve Joana Hadjithomas yönetmenliğindeki Hatıra Kutusu/Memory Box; 80’li yıllardan kalma mektup, fotoğraf ve ses kayıtlarıyla dolu bir kutudan annesine dair hiç bilmediklerini öğrenen bir genç kızın hikâyesini anlatırken, Maria Schrader imzalı Tam Sana Göreyim/I’m Your Man, esiri olduğumuz teknolojinin duygusal ihtiyaçlarımızı ne kadar karşılayabileceği sorusuna cevap arıyor.
Kadınların Amerikası bildiğimiz Amerika’dan başka!
Kadınların Amerikası seçkisinde gösterilecek filmlerden Chloé Zhao’nun, Jessica Bruder’ın “Nomadland: Surviving America in the Twenty-First Century” (Nomadland: 21. Yüzyılda Amerika’da Hayatta Kalmak) adlı kitabından uyarlayarak yazıp yönettiği, En İyi Film, En İyi Yönetmen, En İyi Kadın Oyuncu Oscarlarını kazanan Nomadland gerçek olaylardan beslenen bir yersiz yurtsuzluk hikâyesi. 60’lı yaşlarını süren Fern’in işini ve eşini kaybettikten sonra geçici işlerle hayatını kazanma çabasını anlatıyor. Josephine Decker’ın, başrolünde Elisabeth Moss’un oynadığı ünlü korku romanı yazarı Shirley Jackson’ın hayatından bir bölüm anlatan, Susan Scarf Merrell’ın filmle aynı adı taşıyan kitabından uyarlama Shirley, Gia Cappola’nın emojilerin önemli bir role sahip olduğu, sosyal medyanın hayatımıza getirdiklerine dair bir eleştiri sunduğu filmi Mainstream, Emerald Fennell’ın iddialı bir öğrenci olduğu okulu bırakıp kendini tecavüze uğrayan arkadaşının intikamını almaya adayan Cassandra’yı anlattığı, En İyi Orijinal Senaryo Oscarını kazanan ve feminist çevrelerde tartışmalara sebep olan filmi Yetenekli Genç Kadın/Promising Young Woman, Kitty Green’in bir film şirketinde yönetici asistanı olarak çalışan Jane’in bir gününe odaklanan, #MeToo’ya içeriden bir bakış sunan Asistan/The Assistant seçkideki diğer filmler.
Kadınların Tarihi kadınlar tarafından yazılıyor!
Bu yılki festivalde kadın yönetmenlerin dönüp tarihe baktığı ve tarihi kendi eleklerinden geçirdiği belgeseller ağırlıkta. Kadınların Tarihi başlıklı bölümde, filmleri Berlin Film Festivali’nde izleyiciyle buluşan Rubika Shah’ın bugün “Black Lives Matter” (Siyahların Hayatı Değerlidir) hareketinin karşılık bulduğu Londra’da 1970’lerdeki punk estetiğiyle yürütülen antifaşist mücadeleye ışık tuttuğu, adını The Clash şarkısından alan filmi Beyaz İsyan/White Riot; Sofía Rocha’nın Arjantin’deki seks işçilerinin yollarının feminizmle kesişmesini ve hakları için verdikleri mücadeleyi anlattığı dünya prömiyerini festivalde yapacak filmi Sokaklara/Street Out; Shengze Zhu’nun Ocak 2020’de salgın başlayıp Wuhan kapanmadan önce nehrin kenarında çektiği, Covid felaketinin ilk vurduğu kent Wuhan’ın kayıplarını birbirlerine yolladıkları mektuplara yer vererek andığı filmi Nehir Akar, Kıvrılır, Siler, Yerine Koyar/A River Runs, Turns, Erases, Replaces yer alıyor.
Nebiye Arı’nın Konca Kuriş’in feminizmine ve Müslüman kadınların feministleşme sürecine odaklandığı Hem Müslüman Hem Feminist; Ayça Damgacı’nın, Tümay Göktepe ile birlikte çektiği, 87 yaşındaki Batı Trakya göçmeni babası İsmet Damgacı’nın doğduğu ve zorunlu göç nedeniyle ayrıldığı toprakları tekrar ziyaret edişini odağına alan Patrida; Zeynep Dadak’ın dünyanın en katmanlı şehirlerinden İstanbul’a Seyyah Eremya Çelebi Kömürciyan’ın yazdıklarını takip ederek 350 yıl sonra tekrar baktığı Ah Gözel İstanbul ve ilk gençlik döneminde ailesiyle birlikte Etiyopya’daki çatışmalardan kaçarak annesinin memleketi Meksika’ya yerleşen Jessica Beshir’in çocukluğunun geçtiği memlekete geri dönerek gündelik hayatı ve insanları yansıttığı filmi Zordur Gitmek/Faya Dayi; Nihan Gider Işıkman’ın Kars’ın Boğatepe köyünde bütün sert koşullara rağmen biyoçeşitliğin korunmasını gözeterek süt ve peynir üretimini canlandıran kadınların hikâyesini anlattığı Süt Para Edince/As Milk Makes Money ve Pınar Öğrenci’nin Berlin’deki misafir işçilere yönelik ayrımcı kentsel politikaların bugünkü etkilerini, sözü göçmen kadınlara vererek, onların deneyimleri üzerinden anlatan Gurbet Artık Bir Ev/Gurbet is a Home Now festival programındaki diğer belgeseller.
Yine bu bölümdeki Dört Anne/Four Mothers ile yönetmenler Dana Keidar Levin ve Rephael Levin, İsrail’in Lübnan’ı işgali sırasında oluşturduğu güvenlik bölgesinde daha fazla askerin ölmemesi için seslerini birleştiren dört annenin barış mücadelesini konu alırken, geçen yıl Berlin Film Festivali’nde büyük beğeni toplayan, Janna Ji Wonders’ın yönettiği Walchensee Forever, yönetmenin ailesindeki dört kuşağın hikâyesini her biri kendi döneminde erkek egemen yapılara kendilerince karşı koymuş kadınların gözünden anlatıyor. Chloe Fairweather’in beş yıllık süreçte çektiği Ölümüne Boşanmak/Dying to Divorce, Türkiye’de kadına yönelik erkek şiddetine karşı mücadelenin hukuki cephesine bakıyor, birlikte yaşadıkları erkeklerin saldırısına uğramış ve sakat kalmış iki kadının ve avukatlarının siyasal çalkantılar arasındaki adalet savaşını anlatıyor.
Kadınların Tarihi bölümünde gösterilecek belgesellerin yönetmenlerinden Ayça Damgacı ile Tümay Göktepe, Nebiye Arı, Zeynep Dadak, Pınar Öğrenci ve Nihan Gider filmlerinin gösterimlerinden sonra seyircilerle buluşacaklar.
Kısa Dalga bölümündeyse Aylin Kuryel’in Balkon ve Bizim Rüyalar, Raşel Meseri ve Aylin Kuryel’in CemileSezgin, Büşra Bülbül’ün Çamaşır Suyu, Burcu Görgün Toptaş’ın Kırk Mum, Irmak Karasu’nun Mamaville, Ayşe Nur Gençalp’in Önce İsimler Gitti, Umut Alaz Kökçü’nün En İyi Kadın Oyuncu ve Nursel Doğan’ın Hûşbe!/Sus! adlı kısalarıyla beraber, Anadolu Kültür’ün BAK projesi çerçevesindeki “Kulaktan Kulağa” Kolektif Video Üretim Atölyesi kapsamında kadınların çektiği on iki kısa filmin gösterimi yapılacak. Ayrıca Farah Nabulsi’nin Bafta Ödüllü, Oscar adayı kısa filmi Hediye/The Present bu bölümde gösterilecek. Hediye, her sabah işe gitmek için İsrail devletinin Beytüllahim’le Kudüs arasına koyduğu kontrol noktasından geçen Yusuf’un bu defa askeri bölgeden kızıyla geçişini konu ediniyor. Kısa Dalga bölümündeki filmlerin yönetmenleri de gösterimler sonrası izleyicilerle bir araya gelecekler.
Kız Çocukları İsterse Olur bölümündeyse Cüneyt Cebenoyan Çocuk ve Sinema Platformu’nun katkılarıyla Katia Benrath’ın yönettiği, kendi ayakları üzerinde duran 12 yaşındaki cesur bir kız çocuğunu anlatan, hem çocukların hem de büyüklerin ilgisini çekecek Rocca Dünyayı Değiştiriyor/Rocca Changes the World gösterilecek. Film, Kent Konseyi önündeki açık alanda 9 Haziran’da saat 17.00’de ücretsiz olarak minik sinemaseverlerle buluşacak.
Ödüller 4 Haziran akşamı sahiplerine verilecek!
24. Uçan Süpürge Uluslararası Kadın Filmleri Festivali’nin her yıl sinemamızdaki kadın emeğinin önemini vurgulamak ve yeni kuşak kadın sinemacıları cesaretlendirmek üzere verdiği ödüller, 4 Haziran akşamı düzenlenecek törende sahiplerini bulacak. Bu yıl Onur Ödülleri oyuncu Nur Sürer ve oyuncu-şarkıcı Zuhal Olcay’a, Bilge Olgaç Başarı Ödülleri oyuncu-şarkıcı Ayta Sözeri, oyuncu Demet Evgar, müzisyen Ekin Fil ile Köprüde Buluşmalar Yöneticisi Gülin Üstün’e, Genç Cadı Ödülü ise oyuncu Ahsen Eroğlu’ya verilecek.
Uçan Süpürge Ödüllerinin takdim edileceği oyunculardan Nur Sürer’in rol aldığı Kiraz Çiçek Açıyor, Zuhal Olcay’ın rol aldığı Gizli Yüz, Demet Evgar ve Ayta Sözeri’nin rol aldıkları Aile Arasında, Ekin Fil’in müziklerini yaptığı Kaygı festival çerçevesinde gösterilecek filmler arasında bulunuyor.
Bu yılki Tema Ödüllerini kadınların kazanılmış haklarını korumak amacıyla kurulan EŞİK- Eşitlik İçin Kadın Platformu, Arjantin’de başlayan ve kadın cinayetlerine karşı mücadeleleri tüm Latin Amerika’ya yayılan Ni Una Menos (Bir Kişi Daha Eksilmeyeceğiz) ve Polonyalı kadınların kürtaj hakkı mücadelesinden doğan, kadın grevi pratiğiyle kadınların temel haklarını savunan Strajk Kobiet (Kadın Grevi) alıyor.