Raporun girişinde depremlerin ardından iki ülkede de insanların ve toplulukların ihtiyaçları artmaya devam ettiği belirtilirken, Suriye’de ise siyasi değerlendirmeler ve lojistik zorlukların yardım ulaştırma çabalarını yavaşlattığı ve engellediği not edildi.
Değerlendirmede "Bu gibi kriz durumlarında insan hakları askıya alınamaz ve herkesin insan haklarının iyileştirilmesi ve korunması için koordineli çaba sarf edilmelidir." denilirken devletin görevleri de hatırlatıldı.
Devletin yardım fonlarına ve malzemelerine keyfi şekilde el koymaması gerekiyor
Değerlendirmede, devletlerin hukuka uygun olarak bağış toplayan ve/veya afet yardımı dağıtan hiçbir grubu ayrımcılıkla hedef almaması ve bu yardım fonlarına ve malzemelerine keyfi şekilde el koymaması gerektiği de vurgulandı.
8 Şubat’ta Twitter ve Tik Tok’a getirdiği açık yasağın arama kurtarma çabalarına bir darbe olduğu söylenirken, yasağın devletin meşru amacına ulaşmak doğrultusunda gerekli ve orantılı olmadığı vurgulandı.
"Bu amaç, hayat kurtarıcı teknolojilere erişimi kolaylaştırmak olmalıydı. Yetkililerin kriz yönetimlerine yöneltilen eleştirilerden rahatsızlık duyması nedeniyle bu teknolojilere erişim engeli getirilmesi meşru amaç kapsamında değerlendirilemez."
Raporda altı çizilen başlıklar şöyle;
- Temel bir ilke olan ayrımcılık yapmama ilkesi en erken aşamal ardan itibaren tüm afet önleme, müdahale, yardım, iyileştirme ve yeniden inşa çabalarının bir parçası olmalıdır.
- Hem Türkiye’de hem de Suriye’de krizin başlangıcından itibaren daha uyumlu kurtarma planlarına ihtiyaç vardı, sayısız ölümün önlenebilmesi de dahil, operasyonel örgütlenmede ciddi eksikler oluştu.
- İnsani felaketlerden hayatta kalanlar anladıkları bir dilde, zamanında, konuyla ilgili, erişilebilir ve doğru bilgilere ayrımcılık olmadan erişme hakkına sahiptir. Bu bilgilerin verilmesi daha fazla can kaybının önüne geçebilir.
- Afetten etkilenen kişilerin ve toplulukların, topluluk içi ve topluluklar arası öz yardım ve karşılıklı yardım fırsatları dahil olmak üzere ihtiyaçlarını belirlemeye yönelik tüm kararlara /stratejilere anlamlı katılımı ve görüşlerini bildirmeleri sağlanmalıdır.
- Hayatta kalan herkes otellerde, yurtlarda, hostellerde ve deprem mağdurlarına ayrılan diğer konaklam mekanlarında barınmaya erişebilmelidir. Depremden etkilenen bölgelerdeki insanların bölgeden çıkmasına ve diğer kentlerde barınma ve insani yardım talep etmesine izin verilmelidir.
- Yerinden edilen kişiler gelecekleri hakkında gönüllü ve bilgilendirilmiş kararlar alabilmeleri için ayrımcılık yapılmadan ve vatandaşlık veya ikamet statüleri fark etmeksizin desteklenmelidir
- Türkiye yetkilile ri mültecilerin günah keçisi haline getirilmesine iştirak etmemeli ve başkaları tarafından mültecilere karşı işlenen benzeri suistimallere müsamaha göstermemelidir. Devlet yetkilileri ayrımcılıktan kaçınma yükümlülükleri dışında bir de yargı yetkilerine ta bi olan kişi ve grupların insan haklarını ayrımcılık yapılmayan bir temelde korumak konusunda genel bir pozitif yükümlülüğe sahiptir.
Değerlendirme notunun tamamını buradan okuyabilirsiniz.