Ana içeriğe atla
Image
Manşet Yatay Görseli
Share

Uluslararası Af Örgütü, 50. yaşında yayınladığı yıllık raporunda "Bıçak sırtında tarihi değişim" dedi

Uluslararası Af Örgütü, 50. yaşında yayınladığı yıllık raporunda "Bıçak sırtında tarihi değişim" dedi.

İçerik Alınlık Resmi

Uluslararası Af Örgütü, 50. yaşında yayınladığı yıllık raporunda "Bıçak sırtında tarihi değişim" dedi.

50. yıl dönümünün hemen öncesinde yıllık raporunu açıklayan Uluslararası Af Örgütü “Orta Doğu ve Kuzey Afrika’da gittikçe artan özgürlük ve adalet talepleri ve sosyal medyanın hızla büyümesi insan hakları değişimi için görülmemiş bir fırsattır, ama bu bıçak sırtında bir değişimdir” dedi.

Uluslararası Af Örgütü Genel Sekreteri Salil Shetty, “50 yıldır Af Örgütü’nün mumu baskı, zulüm ve ihlallere maruz kalanların hayatlarına ışık tutarken, insan hakları devrimi tarihi değişimin eşiğinde duruyor” dedi.

Uluslararası Af Örgütü Türkiye Şubesi Direktörü Murat Çekiç, “İnsanlar korkuyu reddediyor. Çoğu zaman gençler tarafından yönlendirilen cesaretli insanlar, kurşunların, dayakların, göz yaşartıcı gazların ve tankların karşısında dimdik ayakta duruyorlar ve seslerini yükseltiyorlar. Bu cesaret, ifade özgürlüğü ve barışçıl gösterilere yönelik hükümet baskısını ortaya çıkararak aktivistlere yardım eden yeni teknoloji ile birleşince baskıcı hükümetlere günlerinin sayılı olduğunu işaret ediyor” dedi.

“Fakat baskıcı güçler tarafında ciddi bir direnme söz konusu. Uluslararası toplum değişim fırsatını kullanmalı ve 2011 yılının insan hakları için yalancı bir gün doğumu olmasını engellemeli.”

Sosyal medya ağları hükümetlerin kontrol etmekle mücadele ettikleri yeni aktivizmi körüklerken bilgiye erişimin, iletişim araçlarının ve ağ teknolojisinin kontrolü için kritik bir savaş yolda. Tunus ve Mısır’da görüldüğü gibi hükümetin internet erişimini engelleme veya cep telefon ağlarını kesme girişimleri geri tepebilir. Fakat hükümetler bu girişimi tekrar ele geçirmek veya bu teknolojiyi aktivistlere yönelik kullanmak için acele ediyorlar.

İnsanların baskı ve yolsuzluğun sona erdirilmesine yönelik talepleri yükseldikçe Orta Doğu ve Kuzey Afrika’ya yayılan gösteriler, özgürlük ve adalet için derin heveslerini vurguluyor ve sesini duyuramayanların sesini yükseltiyor.

Tunus ve Mısır’da diktatörleri devirmekteki başarı dünyayı perçinledi. Şimdi Azerbaycan’dan Zimbabve’ye kadar huzursuzluğun fısıltıları duyuluyor.

Zorbalığa göğüs germenin yeni bir çözüme ve insan hakları mücadelesinin yeni dijital sınırlara ulaşmasına rağmen, ifade özgürlüğü tüm dünyada hala saldırılara maruz kalıyor.

Libya, Suriye, Bahreyn ve Yemen’deki hükümetler iktidarda kalabilmek için barışçıl göstericileri öldürme, sakatlama veya dövme isteğini gösterdiler. Diktatörlerin devrildiği yerlerde bile onları destekleyen kurumların hala tasfiye edilmesi gerekiyor. Aktivistlerin daha çok işi var. Azerbaycan, Çin ve İran gibi baskıcı hükümetler kendi ülkelerinde benzer devrimlerin yaşanmasını engellemeye çalışıyorlar.

Uluslararası Af Örgütü Yıllık Raporu 2011 en az 89 ülkede ifade özgürlüğünün kısıtlandığını belgeliyor, en az 48 ülkede düşünce mahkumlarının vakalarını vurguluyor, en az 98 ülkede işkence ve diğer kötü muameleleri ortaya seriyor ve en az 54 ülkede gerçekleşen adil olmayan yargılamaları bildiriyor.

Uluslararası başlıkların dışında Afganistan, Angola, Brezilya, Çin, Meksika, Rusya, Myanmar, Türkiye, Özbekistan, Viet Nam ve Zimbabve’de dahil olmak üzere binlerce insan hakları savunucuları tehdit edildi, cezaevine gönderildi, işkenceye maruz kaldı ve öldürüldü.

Bu aktivistler çoğunlukla yoksulluk, dışlanma, kadın hakları, yolsuzluk, zalimlik ve baskı dahil olmak üzere insan hakları üzerine konuşuyorlardı. Tüm bölgelerde yaşanan olaylar oynadıkları önemli rollerini ve onlarla dayanışmanın gerekliliğini vurguladı.

Türkiye’de ise 2010 yılında Terörle Mücadele Kanunu’nda ve anayasada yapılan değişiklikler ve düzenlemeler insan haklarının geliştirilmesi açısından olumlu adımlar olsa da, gerekli köklü değişimi yaratmakta yetersiz kaldı.

İfade özgürlüğü hakkını çiğneyen cezai kovuşturmalar devam etti ve önerilen bağımsız insan hakları mekanizmaları kurulmadı. İşkence ve diğer kötü muamele haberleri gelmeye devam etti ve kolluk kuvvetlerine yönelik soruşturma ve kovuşturmalar etkisiz kaldı. Terörle mücadele yasaları kapsamında bir dizi adil olmayan yargılama yapıldı. Bombalı saldırılar sivillerin ölümüne neden oldu. Vicdani retçi, lezbiyen, gey, biseksüel, travesti, transseksüel, mülteci ve sığınmacıların hakları yasalarla güvence altına alınmadı. Kadına yönelik şiddetin önlenmesinde ancak asgari düzeyde bir ilerleme görüldü.

Uluslararası Af Örgütü Türkiye Şubesi Direktörü Murat Çekiç, “barışçıl düşüncelerinden dolayı tutuklanan insanların haklarını korumak için doğan Uluslararası Af Örgütü’nün 50 yılında bir insan hakları devrimi yaşandı. Adalet, özgürlük ve insan onuru talepleri her gün daha da güçlenen küresel bir talebe dönüştü. Cin lambadan çıktı ve baskıcı güçler onu tekrardan lambaya sokamazlar” dedi.

UAÖ Yıllık Rapor 2011 Kısaltılmış Versiyonu (Türkçe)

UAÖ Yıllık Rapor 2011 Tümü (İngilizce)

UAÖ Yıllık Rapor 2011 Türkiye Bölümü (Türkçe)

UAÖ Yıllık Rapor 2011 A'dan Z'ye Ülke Bilgileri (İngilizce)


Sayılarla insan hakları gerçekliği 2011

Uluslararası Af Örgütü’nün 50 yıllık geçmişi boyunca, küresel olarak insan hakları için çalışmalar yürüttük. Bu çalışmaların arasında uluslar arası tanınan bir hak olarak gelişen ifade özgürlüğü hakkı da yer alıyordu. Buna rağmen, bazı devletler ifade özgürlüğünü çeşitli yasalar ve gerekçelerle zayıflatmaya devam ediyor. Bazı devletler Kralı veya devlet başkanını eleştiren herkesi cezalandırıyor. Bazı ülkelerde kadınların peçe takması bir suç teşkil ediyor. Başka yerlerde kadınlar başlarını kapattıkları için cezalandırılıyor.

2010 yılında, Uluslararası Af Örgütü dünya çapında 157 ülke ve bölgede yaşanan insan hakları ihlallerini araştırdı ve belgeledi. Araştırmalarımız insan haklarının korunması için bireylerin birlikte durarak hareket etme ihtiyacının hiç olmadığı kadar daha güçlü olduğunu gösteriyor.

Geçen sene Uluslararası Af Örgütü ifade özgürlüğünün hukuka aykırı olarak kısıtlandığı 89 ülkedeki vakalar üzerine çalışma yürüttü.

1961 yılından beri düşünceleri nedeniyle cezaevinde tutuklu bulunanlar için kampanya yürütüyoruz. Şu anda 48 ülkedeki düşünce mahkumlarının serbest bırakılması için çağrıda bulunuyoruz.

Uluslararası Af Örgütü 1977 yılında ölüm cezasının kaldırılması için kampanya başlattı. Bu zalimane, insanlık dışı ve onur kırıcı cezanın tamamen kaldırılması için tüm devletlere çağrıda bulunmaya devam ediyoruz. Uluslararası Af Örgütü’nden gelen baskı sonucunda Birleşmiş Milletler İşkenceye Karşı Sözleşme’yi 1984 yılında kabul etti. 147 ülkenin sözleşmeyi onaylamasına rağmen, işkence hâlâ yaygın olarak uygulanıyor ve biz dünya çapında işkence iddialarını araştırmaya devam ediyoruz.

Geçen sene 98 ülkede özellikle işkence ve diğer kötü muamele vakaları belgeledik.

1977 yılında sadece 16 ülke ölüm cezasını tüm suçlar için kaldırıldı. Bugün bu sayı 96’ya yükseldi.

Neredeyse dünyadaki insanların 2/3’nün adalete erişimi yok. Adalet sisteminin mevcut olduğu yerlerde bile sistem ya yozlaşmış ya da ayrımcı uygulamalar kullanıyor.

2010 yılında Uluslararası Af Örgütü 54 ülkede adil olmayan yargılama vakalarını araştırdı.

http://www.amnesty.org.tr/ai/node/1673

Share
İlgili Eğitim