Sivil alan pandemi bahanesiye daha da daraltıldı
Raporda bağımsız ve eleştirel seslerin hükümetler tarafından bastırıldığı vurgulanırken, sivil alanının daha da daraltması için pandeminin bahane olarak kullanıldığı da belirtildi. COVID 19'un yayılmasını önlemeye yönelik düzenlemeler bahane edilerek barışçıl protestoların gereksiz yere engellendiği ve COVID-19’la mücadele amacıyla getirildiği belirtilen kısıtlamaların halk sağlığı durumu değiştiğinde bile sürdürüldüğü de not edildi.
Raporda şu ifadeler yer aldı:
Yıl boyunca birçok hükümet, hükümeti eleştiren kişileri hedef almak için baskıcı uygulamalar getirme ve/veya bunları devreye sokma çabalarını artırdı. Bu uygulamaların çoğu için COVID-19 hakkındaki yanlış bilgilerin yayılmasını önleme amacı öne sürüldü. Çin, İran ve başka ülkelerde yetkililer, COVID19 müdahalelerini eleştiren veya bunlara karşı çıkan kişileri tutukladı ve yargıladı. Özellikle Afrika, Orta Doğu ve Asya'da birçok hükümet, internet ve sosyal medyaya erişimi engelledi veya büyük ölçüde kısıtladı. Esvatini ve Güney Sudan gibi ülkelerde, planlanan protestoları durdurmak için internet erişimi kesildi. Kadınların ve LGBTİ+’ların haklarını savunan kişiler de dahil olmak üzere gazetecilere, muhaliflere ve insan hakları savunucularına yönelik saldırılar, ifade özgürlüğüne yapılan bu müdahalelerin önemli bir parçası oldu.
Barışçıl toplanma ve gösteri özgürlüğü sert biçimde sınırlandırıldı
Barışçıl toplanma ve gösteri özgürlüğünün sert biçimde sınırlandırıldığı, yeni bir düzenleme ile de sivil toplum örgütlerinin örgütlenme hakkının kısıtlandığına dikkat çekildi. Raporda 2021'de örgütlenme ve barışçıl toplanma özgürlüğü haklarını kısıtlayan yeni mevzuatlar hazırlandığı ve kabul edildiği de belirtildi. Uluslararası Af Örgütü'nün izleme sonuçlarına göre, yıl içinde Kamboçya, Mısır, Pakistan, Türkiye ve ABD dahil olmak üzere raporda yer alan 154 ülkenin en az 67'sinde ifade, örgütlenme ve barışçıl toplanma özgürlüğünü kısıtlayıcı mevzuat uygulamaya konuldu.
Raporda, 2021 yılında protestolar karşısında, hükümetlerin sivil alana güvenlikçi politikalarla yaklaşma, barışçıl toplantıları suç haline getirme, polis faaliyetlerini militarize etme, protesto hareketleri karşısında ulusal güvenlik yetkilerini kullanma ve protestoları engellemek için başka düzenlemeler getirme yönünde artan bir eğilimi olduğu da vurgulandı.
Uluslararası Af Örgütü, izleme yaptığı 154 ülkenin en az 85'inde protestoculara karşı gereksiz ve/veya aşırı güç kullanıldığını belgeledi.
"Güvenlik güçleri düzenli olarak ateşli silahları ve göz yaşartıcı gaz ve plastik mermi gibi öldürücü olmayan silahları kötüye kullanarak, hukuka aykırı şekilde yüzlerce kişiyi öldürdü ve çok daha fazlasını yaraladı. Bazı ülkelerde, devletin protestolara yanıtının militarize olması yönünde devam eden bir eğilim söz konusuydu. Silahlı kuvvetlerin ve askeri teçhizatın kullanımı buna dahildi. Bağımsızlığını koruyamayan yargı yetkilileri protestoculara, insan hakları savunucularına ve diğer muhaliflere yönelik saldırıları engelleyemedi, hatta kolaylaştırdı."
Raporun tamamını buradan okuyabilirsiniz.