Trans Cinayetleri: Sanki Bir Can Alınmamış Gibi

Önceki gün Beyoğlu’nda ölü bulunan trans kadın Gaye 2012 başından beri nefret cinayeti sonucu öldürülen onuncu trans oldu.

İnsan Hakları Derneği’nin (İHD) İnsan Hakları İhlalleri Raporu’na göre 2012 yılında 6 trans kadın öldürüldü. Cinayetlerin ardından açılan davalardaki süreçleri değerlendiren LGBT örgütleri haksız tahrik ve iyi hal indirimlerinin cezanın caydırıcılığını ortadan kaldırdığını, transların medya ve toplum tarafından da değersizleştirildiğini söyledi.

‘ORTADA HUNHARCA İŞLENMİŞ BİR CİNAYET VAR’

Lambda İstanbul’un avukatlarından Avukat Fırat Söyle trans cinayetleri davalarında yargının tutumunun 2010’dan beri değiştiğine değinerek “Failler ‘haksız tahrik’ ya da ‘mahkeme huzurunda iyi hali’nden dolayı ceza indirimi alıyorlardı. Ancak artık hakimler sanıkların ‘Kadın olduğunu sandım. Bana ters ilişki teklif etti. Hakaret etti, küfür etti’ şeklindeki beyanlarına çok itibar etmiyor. Bundan dolayı da cezalarda indirime gidilmiyor son yıllarda” dedi. Trans kadın cinayetlerinin ortak noktasının cinayetlerin hunharca işlenmesi olduğunu belirten Söyle “Birçoğu 10-15 bıçak darbesiyle öldürülmüş. Böyle durumlarda ‘ağırlaştırılmış müebbet hapis’ cezası istemiyle dava açılması gerekiyor. Yani ‘planlayarak’ ve ‘canavarca hislerle’ işlendiğine dair. Savcılığın iddianameyi ‘nitelikli kasten adam öldürme’ suçu üzerinden hazırlayıp ‘ağırlaştırılmış müebbet hapis’ istemesi gerekiyor. Ancak dava ‘kasten adam öldürme’den açıldığı için en fazla “müebbet hapis” istenebiliyor ve uygulanan indirimlerle de ceza 10 yıla, 20 yıla kadar düşebiliyor” diye konuştu. Söyle, sanıkların mahkemede iyi hal indiriminde yararlanma durumları için ise “Ortada hunharca işlenmiş bir cinayet var. Sanık istediği kadar kravatla gelsin, mahkeme heyetine saygılı olsun. Önemli olan mahkeme esnasında nasıl davrandığı değil. Bu durum sanıkları cesaretlendiriyor ve cezanın caydırıcılığını ortadan kaldırıyor. Ağırlaştırılmış müebbet hapis alması gereken bu insanlar normal cezaevinde hırsızlıktan tutuklanan birisiyle aynı koşullarda oluyor. Bu kabul edilemez” dedi.

‘NEFRET SUÇLARI TANIMI YAPILMALI’

Lambda İstanbul’dan Mehmet Tarhan ise “Cezasızlık ve haksız tahrik indirimleri tüm LGBT cinayetlerinde ortak. Katilleri teşvik edici. Son zamanlarda tekil davalarda olumlu sonuçlar çıkabiliyor ancak bunlar nefret saikı ile işlenen suçlar olarak tanımlanmıyor. Nefret suçları tanımı yapılsa ceza indiriminden de faydalanılamayacak. Bu insanların öldürülmesinin kolay olmasını engelleyebiliriz. Kanuni düzenleme olmadan hakimin insafına kalmış sonuçlar çıkar ancak” dedi.

‘SANKİ BİR CAN ALINMAMIŞ GİBİ’

Siyah Pembe Üçgen’den trans aktivist Demet Yanardağ özelikle İzmir ve çevresindeki birçok LGBT cinayetinin davasını takip ettiğini belirterek “Davlarda şunu gördüm. Sanık ve sanık yakınları sanki bir can alınmamış, insan öldürülmemiş gibi davranıyorlardı. Sanık yakınları ellerini açıp dua ediyorlardı. Sanki yanlışlıkla bir karınca ezilmiş, ya da çocukları yanlışlıkla cezaevinde düşmüş gibi. Hiçbir vicdan azabı yoktu. Toplumda da değer verilmiyor bize. Bir pislik ortadan kalktı diye bakılıyor” dedi. Yanardağ, suçluların ceza indiriminde yararlanmak için “Bana ters ilişki teklif etti” şeklinde yalan söylemeyi adet haline getirdiklerini belirterek “Yalnız başına öldürülmüş bir kişi kendini savunamaz. Katiller de polis ve avukatlarının verdiği akılla böyle söylemlerde bulunuyor” diyen Yanardağ medyanın tutumuna da değindi: “Devletin her birimi bu tür şeyleri öğretiyor. Satılmış medya da transları psikopat olarak gösteriyor. Onur yürüyüşümüze sansür uygulayan basın bir trans öldürüldüğünde ‘Ters ilişki teklif etmiş’ diye haber yapıyor. Çok insan televizyonda polislerin transları döve döve arabaya bindirdiğini izlemiştir. Transalar aileleri tarafından da dışlanan insanlar olarak gösteriliyor. Katiller de ‘Ben bunu öldürsem, dövsem arkasında polis de devlet de kimse de durmaz’ diye düşünüyor.”

***

2012’den beri öldürülen transların isimleri şöyle:

-13 Şubat 2012’de İzmit’te Melda Yüksel (26) isimli trans kadın kardeşi M.Y.(25) tabancayla vurularak tarafından öldürüldü. . Mahkeme ağabeye ağır tahrik indirimi uygulayarak 16 yıl hapis cezası verdi.

-30 Mart 2012’de İzmir’in Karabağlar ilçesinde Tuğçe Şahin adlı trans birey arabasında başından tek kurşunla vurularak öldürüldü. Saldırgan tutuklandı.

-5 Nisan 2012’de Aydın’ın Kuşadası ilçesinde Nükhet Kızılkaya (23) isimli Trans kadın evinde ölü bulundu. Kızılkaya’nın katili olduğu belirlenen 22 yaşındaki aşçı Özer Özçam ise tutuklandı.

-18 Mayıs 2012’de, Manisa'da Leyla adlı trans kadın evinde bıçakla öldürülmüş halde bulundu.

-10 Temmuz 2012'de Antalya'da Seçil Dilşeker (46) evinde boğazı kesilmiş olarak bulundu.

-24 Ekim 2012’de Antalya’nın Muratpaşa İlçesi’nde Serap Güneş (25) adlı trans kadın evinde boğazı kesilmiş halde ağır yaralı olarak bulundu. Olay yerine gelen sağlık ekibi tarafından hastaneye kaldırılan trans kadın yolda yaşamını yitirdi. Saldırganlar Hasan Göktaş (31) ve Tolga Aytaş (19) yakalandı. Göktaş, ifadesinde Serap Güneşer’i öldürdüğünü itiraf etti.

-15 Aralık 2012’de İstanbul’un Beylikdüzü İlçesi’nde Bizimkent Köprüsü yakınlarında trans kadın “Günce Hatun (19)” göğsünden kurşunlanarak öldürüldü. Cinayetin ardından gözaltına alınan İlker Karataş’ın (34) cinayeti itiraf ettiği öğrenildi.

-Meis Sitesi yakınlarında darp edilmiş bir şekilde bulunan trans kadın Seda, 10 Mart Cuma günü kaldırıldığı Bakırköy Devlet Hastanesi’nde yaşamını yitirdi. Seda, Ekim 2012’de Avcılar Meis Sitesi’nde yaşanan transfobik saldırılar ve trans bireylerin evlerinin “Evlerde izinsiz fuhuş yapılması" gerekçesiyle mühürlenmesinin ardından siteden ayrılmıştı.

-10 Temmuz 2013’te Kuşadası'nda Dora Özer adlı trans kadın yaşadığı evde bıçaklanarak öldürüldü. Yapılan operasyonla yakalanan 22 yaşındaki katil zanlısı S. Ö. çıkarıldığı mahkeme tarafından tutuklanarak Söke Cezaevi’ne sevk edildi.

-28 Temmuz 2013’te çiçekçilik yaparak geçimini sağlayan trans kadın Gaye Taksim Aynalıçeşme'deki evinde öldürülmüş olarak bulundu.