2016 yılında, Meclis’e sunulan erken yaşta evliliklere ilişkin af düzenlemesi, başta çocuk ve kadın örgütleri olmak üzere kamuoyundan gelen tepkiler üzerine rafa kaldırılmıştı. Ancak yerel seçimler öncesinde yasa tasarısı yeniden gündeme getirildi ve “evlilik affı” olarak da bilinen tasarı yaygın bir şekilde konuşulmaya başladı.
Yasa tasarısı bir yandan Roman yurttaşlar üzerinden “mağduriyetleri gidermek” söylemiyle savunulurken tasarıda cinsel istismar suçlarında, istismara maruz bırakılan kişinin faille evlenmesi halinde, “cezanın ertelenmesini ya da hükmün açıklanmasının geri bırakılmasını” da öngörülüyor.
Bununla birlikte yasa teklifini savunanlar tasarının “erken yaşta evlilikleri özendirici” olmayacağını ve “bir kereye mahsus olmak üzere mağduriyetleri gidermek” için olduğunu söylese de hak örgütleri yasa tasarısının erken evliliklerinin ve çocuk istismarının önünü açacağını savunuyor.
STGM olarak yasa tasarısı hakkında ne düşündüklerini Avrupa Birliği tarafından yürütülen BİRLİKTE: Yerel STÖ’ler için Kurumsal Destek Programı faydalanıcılarından Sulukule Gönüllüleri Derneği, Tekirdağ Çiftlikönü Romanlar Yardımlaşma Derneği, Adana Kadın Dayanışma Merkezi ve Sığınma Evi Derneği (AKDAM), Cinsel Şiddetle Mücadele Derneği (CŞMD) ve Roman Toplumu ve Gençlik Derneği ile konuştuk.
İki gün sürecek olan yazı dizisinde ilk gün AKDAM ve ÇŞMD ile yasayı kadın ve çocuk hakları üzerinden ele aldık. Yarın ise tasarıyı roman hakları alanında çalışmış ve çalışan örgütler üzerinden değerlendireceğiz.
"Erken yaşta zorla evliliklerin mağduriyetleri besleyecek"
Yasa tasarısının ilk olarak “Çocuklara yönelik cinsel istismar suçunun faillerinin mağdurlar ile evlendiklerinde cezadan muaf olmasını gündemleştirerek” cezasızlığı beslediğine dikkat çeken CŞMD’den Hilal Esmer ve Şehlem Kaçar, “Yasa tasarısında çocuğun yüksek yararı ve hakları gözetilmediği gibi “çocuk” ve “evlilik” gibi iki yan yana anılamayacak iki kavram bir arada anılıyor” derken erken yaşta zorla evliliklerin mağduriyetleri besleyeceğini söyledi.
“Evlilik kurumu bildiğimiz gibi yetişkinler için olan bir kurumdur, bu kurumun getirdiği sorumluluklar çocukların daha çok mağduriyetine sebep olur. Bu nedenle erken yaşta ve zorla evlendirilmeler insan hakkı ihlali ve çocuk istismarıdır, yani kabul edilemez.” diyen Kaçar ve Esmer, cinsel istismara maruz bırakılanlarla faillerin evlendirilmesinin de kabul edilemeyeceğini belirtti.
“Devlet çocuğu korumak zorunda”
Yasa tasarısının hiçbir olumlu tarafının olmadığı ifade eden Esmer ve Kaçar, cinsel istismar sonrasında çocukların ancak korunma, destek ve doğru uzman yardımıyla iyileşebileceğini vurgularken, devletin sorumluluğunun altını çizerek devletin çocuğu koruma yükümlüğünü hatırlattı.
“Devletin sorumluluğu çocuğu korumaktır, çocukları şiddete daha açık hale getirmek değil.” diyen dernek üyeleri evlilik bağının şiddeti meşrulaştırma riski taşıdığını da anımsatarak, cinsel istismara bırakılan kişiyle failin evliliğinin cezasızlığı getirdiğini ve cezasızlığın ise şiddeti arttıracağını vurguladı.
“Devlet kendi kurumlarını itibarsızlaştırıyor”
AKDAM ise yasa tasarısının Türkiye’nin imzacısı ve tarafı olduğu CEDAW ve İstanbul Sözleşmesi gibi mevzuatları ihlal edeceğini söylerken “Türkiye’nin AB yolculuğunda hazırlamış olduğu mevzuatı ihlal ederek kimden geldiği belli olmayan bir grubun isteği doğrultusunda yasa yapmasını tehlikeli buluyoruz.” diye konuştu.
Devletin, tasarıyla uluslararası sözleşmelerdeki taahhütler sonrasında hayata geçirdiği ŞÖNİM (Şiddet Önleme ve İzleme Merkezi), ÇİM (Çocuk İzleme Merkezi), Emniyet Müdürlüğü Aile İçi Şiddetle Mücadele Bürosu gibi kurumları itibarsızlaştırdığını ve atıllaştırdığını ifade eden dernek üyeleri, bu durumun güven zedelediğini de belirtti.
“Basın taraflı dil kullanıyor”
Yasa tasarısının haberleştirilmesinde yaygın medyada sıklıkla rastlanan “evlilik mağdurları" "erken yaşta evlilik mağduriyeti” gibi ifadelere dair de görüşlerini aldığımız derneklerden AKDAM, basının uzun zamandır "toplum dizaynı için mühendislik" kurumu olarak kullanıldığını ve bu türden ifadelerle tasarının meşrulaştırdığını ifade etti.
Ana akım medyanın uzun zamandır kadınlara yönelik haberlerde kamuoyunun fikirlerini sakatlayıcı, yönlendirici bir üslupta olduğunu söyleyen AKDAM üyeleri, “Kadın haklarını geri götürecek kanunlar için basının yanlı dil kullanılmasını kınıyoruz” dedi.
Kadın örgütleri medyadaki temsillerinin sorunlu olduğunu ve yasa tasarısının bundan azade olmadığını söylerken, tasarıyı roman yurttaşlara “müjde” şeklinde sunan söylemin nasıl değerlendirildiğini ise yarın okuyabilirsiniz.
İkinci gün yazısı için lütfen tıklayınız.
İlgili Dosyalar:
- BAŞLIK YOK [JPG] [36.87K]
- BAŞLIK YOK [JPG] [113.41K]
- BAŞLIK YOK [JPG] [560.19K]
- BAŞLIK YOK [JPG] [560.19K]