Ana içeriğe atla
Image
Manşet Yatay Görseli
Share

"Nefret suçları yasası gecikmeden çıkarılmalı"

Uluslararası Nefret Suçları Konferansı'nda söz alan konuşmacılar medyanın, bu tür suçların işlenmesindeki rolüne dikkat çekti.

İçerik Alınlık Resmi

Uluslararası Nefret Suçları Konferansı'nda söz alan konuşmacılar medyanın, bu tür suçların işlenmesindeki rolüne dikkat çekti.

Nefret suçları yasasının, toplumun her ferdini güvence altına alacak şekilde ve bir an önce düzenlenmesi gerektiğinin altı çizildi.

Uluslararası Nefret Suçları Konferansı'nın bugünkü (16 Nisan) oturumunda, "Medyanın nefret söylemindeki rolü" ile "Nefret Suçları ile mücadelede uluslararası deneyimler" ele alındı.

"Medyanın nefret söylemindeki rolü" oturumunda, Radikal gazetesi yazarı Oral Çalışlar, Taraf gazetesi yazarı Ümit Kıvanç, Libération gazetesi Türkiye muhabiri Ragıp Duran, Galatasaray Üniversitesi İletişim Fakültesi'nden Prof. Dr.  Yasemin İnceoğlu'nun modaretörlüğünde söz aldı.

"Eğitim sistemi milliyetçi yapıyor"

Kıvanç, "Türkiye'de eğitim sistemi insanları mantıksız ve milliyetçi yapıyor. Aklın ve mantığın olmadığı ortamda nefreti yaymak kolay oluyor. Bütün soykırımlar öncesi kıyılacak grupları bir şeye benzetme vardır. Ama bizimkiler resmi olduğu için böyle olmadı, direkt yapıldı. Nefreti engellemenin bir panzehiri olmalı" dedi.

Çalışlar da Soner Yalçın ve OdaTV'nin anti-semitizmin Türkiye'de yayılmasına öncülük ettiğini savunarak "TGC'nin, Yılmaz Özdil'e ve Oda Tv'ye verdiği yılın gazetecilik ödüllerinin, nefret suçunu kaldırmanın çok kolay olmadığını gösterdiğini söyledi.

Ayrıca Uğur Dündar ve Ertuğrul Özkök basın özgürlüğüne soyundular. Bu da insanların olayları kavrama kabiliyetinde zaafa sebep oluyor. Medyadaki kamplaşma kimin neyi savunduğunu muğlak hale getiriyor. İnsanların bilincini sarsıyor"dedi.

"Medya var olan şiddeti yansıtıyor"

Duran ise "Medya yansıtma ve taşıyıcı görevleri gördüğü için gerçek hayatta karşılık bulmayan durumlar medyada gösterilmez. Medya toplumda var olan şiddet ve nefreti yansıtıyor" dedi.

"Nefret suçları topluma mesaj verir"

"Nefret Suçları ile mücadelede uluslar arası deneyimler" isimli ikinci oturum da, gazeteci yazar Nayat Karaköse modaretörlüğünde gerçekleşti.

Bu oturumda, Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı'ndan (AGİT) Tankut Soykan, İftira ve Karalama ile Mücadele Birliği'nden (ADL) Robert O.Trestan, Kültürlerarası Eylem İttifakı'ndan (UNITED) Geert Ates ve Avrupa Irkçılık Karşıtı Hareket'ten (EGAM) Benjamin Abtan konuştu.

Soykan, "Nefret suçu için ortada bir suç ve önyargılı saik olmalı. Nefret suçları ile mücadele edilmediği takdirde bu suçlar artar, şiddetin niteliği yoğunlaşır, nefret suçları topluma bir mesaj verir" dedi.

AGİT olarak nefret suçları ile mücadele etmeyi önemsediklerini ve yıllık izleme raporları yayınladıklarını söyleyen Soykan "Nefret suçları yasaları çıkartıldığında bu raporlar devletlere rehberlik ediyor. Ayrıca sivil toplum kuruluşlarına bu konuda eğitim veriyoruz." dedi.

"Önce yasa sonra eğitim"

Trestan da şunları söyledi: "ADL, ABD'de 1913'ten beri ayrımcılık ve nefret suçları ile mücadele eden bir sivil toplum kuruluşudur. Nefret suçları işlendiğinde, toplumda bir gruba ait hiçkimse kendini güvende hissedemez. Nefret suçları farklılıklar gösterebilir çünkü her ülkenin yasaları farklıdır.

Nefret suçları, genellikle kendimizi güvende hissettiğimiz konut, ibadethane ve mezarlık gibi mekânlara karşı işleniyor. Türkiye'de nefret suçları ile ilgili bir yasa olmadığı için sivil toplum kuruluşlarının güç birliği yapması gerekir. Yasa çıktıktan sonra hâkim, savcı ve polisler eğitilmeli ki yasa uygulanabilsin. Nefret suçları yasası ülkedeki her vatandaşın hakkını koruyacak şekilde hazırlanmalı" dedi.

Ayça Söylemez
http://bianet.org/bianet/insan-haklari/129316-nefret-suclari-yasasi-gecikmeden-cikarilmali


"Yargı, LGBTT Birey Cinayetlerinde 'Tahrik' Arayamaz"

Nefret Suçları Konferansı'da akademisyen Mutluer ve avukat Söyle "Cinsel Kimliğe Yönelik Nefret Suçları ve LGBT Bireylerin örgütlenme Sorunları"nı aile, devlet, erkeklik ve egemenlik ekseninde tartıştı.

Sosyal Değişim Derneği ve Irkçılığa ve Milliyetçiliğe DurDe! Girişimi'nin ortaklaşa düzenlediği Uluslararası Nefret Suçları Konferansı'nın açılışı "Herkesin ötekileri: Cinsel Kimliğe Yönelik Nefret Suçları ve LGBT Bireylerin örgütlenme Sorunları" başlıklı oturumla yapıldı.

Konferansta katılımcılardan bazıları Hilal Kaplan'ın konferanstan çekilme kararına tepki gösterdi.

Mutluer: Eşcinsele günahkar demek sorgulanmalı

Bu ilk oturumun moderatörlüğünü yapan Nil Mutluer konuşmasına cinsellik ve cinsiyet konusu ele alınır alınmaz "kırmızı çizgili" alana girildiğini kaydederek, "Aslında bizler cinsellik konuşurken farkında olmadan aile, devlet, zihniyet ve egemenlik konuşuyoruz. Fırat çocukken pipisini gösterirken ben bacaklarımı nasıl kapatacağımı öğreniyordum" diyerek başladı.

Mutluer daha sonra konferanstan çekilen konuşmacılara ve özellikle Hilal Kaplan'a teşekkür ettiğini belirterek "Bu yaşanan bile Türkiye'de bu konunun nasıl bir yerde oturduğunu gösteriyor. Hilal arkadaşımdır. Fakat eşcinsele günahkar demenin, günah söyleminin bu denli rahat kullanılıyor oluşu sorgulanmalı" dedi..

Söyle: Hilal Kaplan zaten çağrılmamalıydı

Avukat Fırat Söyle ise, LGBT bireylere yönelik şiddetin sebebinin bizzat toplum, toplumsal erkeklik olgusu ve dini kültür olduğunu söyleyerek başladı.

Söyle çözüm için ise öncelikle hükümet ile LGBT yan kuruluşlarının işbirliği içinde transseksüel kadınların ve eşcinsel erkeklerin neden öldürüldüklerinin araştırılması gerektiğini ifade etti.

Şiddetin ancak bu yolla öncelenebileceğini söyleyen Söyle, Kaplan'ın konferanstan çekilmesiyle ilgili, "Zaten çağrılmaması gerekirdi" diye konuştu.

"Dernekler eskiden Emniyet Müdürlüğüne bağlıydı. Şimdi sözde sivilleştirilerek valiliğe bağlandı aslında değişen hiçbir şey olmadı. LGBTT örgütleri bu güne kadar çok zor şartlarda çalışmalarını sürdürdüler. İlk kurulan LGBTT dernekleri hakkında kapatma davaları açıldı ve LAMBDA hakkında kapatma kararı alındı. Karara itiraz ederek davayı Yargıtay'a taşıdı. Yargıtay, bu derneklerin örgütlenme özgürlüğü olduğunu söyleyerek kararı bozdu ama 'ileride toplumu eşcinselliğe özendirirseniz sizi kapatırız' uyarısı yaptı."

Yargının LGBT derneklerle ilgili aldığı kararları eleştiren Söyle "Türkiye'de LGBTT bireylerin öldürülmesiyle ilgili davalarda inanılmaz kararlar alındı. Benim takip ettiğim davalarda, nefret cinayetlerini işleyenler tahrik olduklarını söyleyerek, davadan sıyrılmaya çalışıyorlar ve mahkeme de çoğu zaman bu suçluları haklı buluyor. Örneğin Baki Koşar davasında suçlunun cezasında, "haksız tahrik" gerekçesiyle indirim uygulandı. Mahkeme bu kararıyla katili haklı buldu aslında." dedi.

Elvan Kısmet

http://bianet.org/bianet/toplum/129321-yargi-lgbtt-birey-cinayetlerinde-tahrik-arayamaz

Share
İlgili Eğitim