Ana içeriğe atla
Image
Manşet Yatay Görseli
Share

Göç İdaresi sivil kuruluşa geçecek

Mülteci Hakları Koordinasyonu'ndan Erçoban Türkiye'de göçmenlere yönelik mevzuatın eksikliğine ve kayıtdışı çalışanların uğradığı hak ihlallerine dikkat çekti, göç idaresinin yeni yasayla sivil bir kuruluşa geçeceğini bildirdi.

İçerik Alınlık Resmi

Mülteci Hakları Koordinasyonu'ndan Erçoban Türkiye'de göçmenlere yönelik mevzuatın eksikliğine ve kayıtdışı çalışanların uğradığı hak ihlallerine dikkat çekti, göç idaresinin yeni yasayla sivil bir kuruluşa geçeceğini bildirdi.

Mülteci Hakları Koordinasyonu'ndan Pırıl Erçoban Türkiye'de göçmenlere ve mültecilere yönelik düzenlemeleri, sonuçlarını anlattı. Mevzuatın yetersizliğini vurguladı.

Erçoban göçmenlerin yaşadığı sorunları anlatırken kayıtdışı çalışan göçmenlerin uğradığı hak ihlallerine de dikkat çekti.

Türkiye'nin göçmen politikası ne yöne gidiyor?

Yabancılar ve uluslararası koruma yasası çıkacak, orada göç de düzenleniyor.

Türkiye'nin göçe bakış açısı göç kontrolü üzerindendi. Ancak artık insan hakları perspektifinin etkisiyle göç kontrolünden çok göç idaresi olarak telaffuz ediliyor. Kaçak göçü durdurmak yerine göçü idare etmekten söz ediliyor.

Yeni yasa bu çerçevede ne getiriyor?

Kurulacak bir genel müdürlük hem iltica hem göç alanını düzenleyecek; bu olumlu bir gelişme.

Yeni yasayla birlikte şimdiye kadar kolluk güçlerine bırakılan göç idaresi sivil bir kuruluşa geçecek. Vize almaktan iltica talebini değerlendirilmesine kadar bu alan sivil idarenin yetkisinde olacak.

Bu sivil kuruluşun varlığı çalışanların uzmanlaşmasını da beraberinde getirecek. Tabii uygulama nasıl olacak, göreceğiz.

İltica ve göçmen kavramları birbirine karışıyor, birbiri yerine kullanılıyor zaman zaman...

Göçmenleri ekonomik nedenlerle daha iyi bir refah standardı yakalamak için ülkesinden ayrılan kişiler diye tarif ediyoruz. Mülteciler ve sığınmacılar için de zulümden kaçan kişiler. Ama aradaki çizgi çok muğlak...

Neden?

Örneğin, Afganistan'da ya da Irak'ta nesiller boyu süren savaş var. Dolayısıyla Afganistan'da bir ekonomiden söz etmek çok zor. Afganistan'dan gelen bir insan ekonomik nedenlerle geldim diyorsa bile, onun arkasını deşmek lazım.

Örneğin, İran'da Bahailer... Eğitim şansı verilmiyor, iş bulma olanakları yok, dolayısıyla bir Bahai'nin ekonomik nedenlerle geldim dese bile, arkasına baktığınızda dini inancı nedeniyle insanların bu hale düştüğünü görmek mümkün.

Bizde şimdiye kadar, uygulamada gördüğümüz kadarıyla, insanların geliş nedenleri incelenmeden ekonomik göçmen deniliyor.

Bunun sonuçları nasıl farklılaşıyor?

Devletlerin hükümranlık yetkisi, yani göçmen kabul edip etmeme yetkisi var. Dolayısıyla izinsiz, pasaportsuz, vizesiz geldiyse sınırdışı etme hakkı da var.

Ama mülteci olsa sınırdışı etme durumunda değil, çünkü iltica temel bir hak. Zulüm gördüğün yere geri gönderiyorum, diyemez devletler.

Suriye'de yaşananlar Türkiye'nin göçmen ve mülteci politikasını etkiledi mi?

Suriyeliler konusunda olağan iltica prosedüründen ve göçmenlere uygulanan politikadan farklı, geçici koruma rejimi denen bir rejim uygulanıyor.

Türkiye burada, sınırlarımı kapatmayacağım, zorla geri göndermeyeceğim ve kitlesel bir göç olduğu için tek tek değerlendirmeye tabi tutmayacağım, diyordu.

Ama sayılar psikolojik sınırı da aştı. Kamplarda kalan 140 bin kişiden söz ediliyor. Kamplar dışında pasaportsuz gelip ikamet izni alabilen ya da hiç resmi makamlara bulaşmayan onbinlerce kişi olduğu söyleniyor. Kamplarda kalmayanlar için sıkıntılı bir durum var.

Ayrıca, Ege'de teknelerde yakalanan, kazalarda ölen, Yunanistan'daki adalarda yakalananların büyük kısmı Suriyeli.

Türkiye'nin koruma sağlaması önemli ama korumanın niteliğinin daha iyi olması, sivil toplumun kamplara girebilmesi lazım.

"Kaçak göçmenler"in durumu nedir?

Yetkililerin kaçak göçmen ya da yabancı dedikleri kişilere dair Türkiye'de 300 binden bir milyona kadar uzanan sayılar veriliyor; net rakamlar yok.

Senenin başında, turistik vizeyle gelinip 90 günden fazla kalınamamasıyla ilgili bir düzenleme yürürlüğe girdi.

O sırada Türkiye'deki düzensiz Ermeni göçmenleri, çalışanları sınırdışı etmek için uygulanacağı yorumları yapılmıştı. Biz ise doğru ve iyi niyetle uygulanırsa insanları kayıtdışı durumdan kurtarabileceğini düşünmüştük.

Düzenlemeyle vizesiz ya da vizesi bitmiş olanların ağustosa kadar başvurması için süre verildi, başvuranların tekrar vize almalarına imkan tanınmıştı ama Türkiye'de bulundukları süre için harç ödemeleri gerekiyordu. Bu da ciddi bir para anlamına geliyor bazı ülkelerin vatandaşları için. Bu nedenle belki, fazla başvuru olmadı.

Ama düzenleme kayıtdışılıktan kurtulmak için iyi bir fırsattı. Kaçak durumda olmak insan ticaretine varana kadar ciddi mağduriyetlerin yaşanmasına yol açıyor.

Problem nerede?

Yasal düzenlemeler yok. Yabancıların çalışma izni alması kolaylaştırıldı, ama harç ödemesi, işverenin sigortalaması gerekiyor.

Mevzuatın iyileştirilmesi ve işverenler arasında duyarlılığın arttırılması gerekiyor. İşveren bütün kolaylaştırılmalara rağmen sigortalı yapmıyorsa bunun adı sömürüdür.

İnsanlar hala uzun saatler, düşük ücretler karşılığında kayıtdışı çalışıyor. Herhangi bir kötü muamele olduğunda kayıtdışı olduğu için polise de başvuramıyor.

Türkiye'de göçmen algısı nasıl?

Eylül ayında yayımlanan göçmenliğe destek endeksine göre Türkiye'de halkın yüzde 61'i yabancı göçmen gelmesine sıcak bakmıyor.

Göçmenliğe olumlu bakanların oranı ise yüzde 15.

http://bianet.org/bianet/ayrimcilik/142899-goc-idaresi-sivil-kurulusa-gececek

Share
İlgili Eğitim