Ana içeriğe atla
Image
CIVICUS 2022
Share

CIVICUS 2023 Raporu yayımlandı: Sivil alan baskılara karşı yeni taktiklerle mücadele etmeye devam ediyor 

Dünyadaki sivil toplum eylemliliklerini mercek altına alan CIVICUS (World Alliance for Citizen Participation) 2022 yılının değerlendirmesini yayımladı. Bu yıl 12'ncisi yayımlanan CIVICUS Sivil Toplumun Durumu Raporu’nda geçtiğimiz yıl demokrasi, kapsayıcılık ve iklim adaleti mücadelelerinden küresel yönetişim reformu taleplerine kadar farklı başlıklarda sivil toplum eylemleri üzerinden değerlendirildi.

Raporun giriş bölümünde Ukrayna başta olmak üzere, dünyanın farklı bölgelerinde savaş ve çatışmaların devam ettiği hatırlatılırken; sivil toplumun çatışma ve insani krizlere müdahalede önemli bir rol oynadığı vurgulandı. Ukrayna savaşının tüm dünyayı etkilediği ve savaşın farklı düzlemlerde siyasi ve ekonomik yansımaları olduğu aktarıldı.

Sivil toplumun hayati önemine karşın, çatışmalardan ve krizlerden etkilenen devletlerin sivil toplumu genellikle  karşı güç olarak gördüğü ve bu nedenle de sivil toplumu bastırmak için harekete geçtiği Etiyopya, Mali, İtalya'dan örneklerle gösterildi.

Raporda sivil toplumun uluslararası taahhütleri ve insan hakları normlarını güvence altına almak, devletleri izlemek ve insan hakları ihlallerini araştırmak için çok çaba gösterdiği de vurgulandı. Sivil toplumun hükümetlerin ve özel sektörün çıkarları uğruna geri planda kaldığı da söylenirken, sivil toplumun katılımı olmaksızın küresel yönetişim kurumlarının potansiyellerinin gerisinde kalacağı belirtildi. 

Protesto hakkı tüm dünyada saldırı altında

Raporda, Rusya-Ukrayna savaşının yakıt ve gıda fiyatlarında büyük bir artışa yol açtığı ve bu krizin dünyanın pek çok yerinde 12 binden fazla kitlesel protesto dalgasını tetiklediği aktarıldı. CIVICUS, 2022'de en az 133 ülkede savaştan kaynaklı zamlardan kaynaklı protestoları belgeledi. 

Dünya çapındaki protestoların sadece ekonomik krizden kaynaklanmadığı da belirtilirken, gösteri ve protestolara karşı devlet şiddetinin ise pek çok ülkede norm haline geldiği söylendi.

Hükümetlerin barışçıl protestoları bastırmak için çeşitli taktikler uyguladığı, ara sıra meydana gelen şiddetli protesto olaylarını ise tüm protestoları kısıtlamak için bir bahane olarak kullandığı vurgulandı. 

Demokrasi aşınmaya devam ediyor

Ekonomik güvensizliğin kutuplaşmayı besleyen ve haklara saldıran otoriter liderlerin ortaya çıkması için verimli bir zemin sağladığı vurgulanırken, demokrasinin seçilmiş liderler tarafından da farklı yollarla aşındırıldığı not edildi. Seçimlerde aşırı sağ hareketlerin daha fazla benimsendiği, Avrupa’dan örneklerle aktarıldı. 

“İtalya ve İsveç'te aşırı sağ partiler artık hükümetlere liderlik ediyor veya hükümetler üzerinde önemli bir etkiye sahip. Fransa şimdiye kadarki en yüksek aşırı sağ oyunu kaydetti ve göçmen karşıtı siyasi söylem tamamen normalleştirildi. İsrail şu anda tarihinin en aşırı hükümetine sahip.”

Yanlış bilgi demokrasiyi sarsıyor ve nefreti yükseltiyor

Raporda dezenformasyon başlığı da yer aldı. Brezilya, Filipinler ve Güney Kore gibi pek çok ülkede seçimlerde dezenformasyonun büyük rol oynadığı söylenirken, yanlış bilginin Şili'de ilerici yeni bir anayasanın reddedilmesiyle sonuçlanan referandumu etkilediği belirtildi.

Raporda, aşıdan iklim değişikliğine, cinsiyetten ve ırk sorunlarına kadar farklı başlıklarda dezenformasyon ve komplo teorilerinin pandemi döneminde yükseldiği ve kamusal söylemin her alanına nüfuz ettiği ve aşırılık yanlısı fikirleri ise normalleştirdiği vurgulandı. 

Sivil toplumun özellikle dışlanmış grupların haklarını savunduklarında, dezenformasyon ve nefret söyleminin hedefi olduğu söylenirken; kadın, LGBTİQ+ ve  insan hakları başlıklarında ise dezenformasyonun daha yaygın olduğu vurgulandı. 

Yanlış bilgiyle mücadelede teyit girişimlerinin yalnızca bir ilk adım olduğu söylenirken, sosyal medya ve teknoloji endüstrisinde katılımcı süreçlerle geliştirilmiş, ifade özgürlüğü için güvence içeren, dezenformasyona karşı ortak ve çok yönlü bir küresel çaba oluşturma zorunluluğu hatırlatıldı. 

Zorlu durumlar karşısında sivil toplum ilerlemeye devam ediyor

Raporda kadın ve LGBTİQ+ alanlarındaki hareketlere de dikkat çekilirken bu iki alanda görece ilerlemeler olduğu söylendi. 2022'de eşcinsel evliliğin, aralarında Şili ve İsviçre'nin de bulunduğu birçok ülkede gerçeğe dönüştüğü belirtildi. Üç Karayip eyaletinde ise eşcinsel ilişkileri suç sayan sömürge yasalarının kaldırıldığı aktarıldı. 

Sivil toplumun arkasındaki esas güç iklim mücadelesi

Raporda, sivil toplumun iklim değişikliği, kirlilik ve biyoçeşitlilik kaybına karşı güçlü biçimde mücadele ettiği söylenirken, sokak protestolarından ulusal ve küresel arenada dava ve savunuculuğa kadar farklı taktiklerle mücadele için harekete geçmeye teşvik ettiği vurgulandı. 

Sivil toplumun protesto kısıtlamaları ve şiddetle sıkıştırıldığı bir dönemde kamuoyunun dikkatini acil iklim gündemine çekmeye devam etmek için yeni yollar bulmak için çalıştığı da söylendi.

Sivil toplumun enerjisinin iklim acil durumunu gündemin üst sıralarında tuttuğu ve ileriye doğru bazı adımlar atılmasına yardımcı olduğu da not edildi. 

“2022'de COP27 iklim zirvesi, yıllarca süren sivil toplum savunuculuğunun ardından gelen bir hareketle, güney ülkelerinde iklim değişikliğinin neden olduğu zarar ve kayıplarını tazmin edecek bir fon geliştirmeye nihayet başlamayı kabul etti. Başka bir büyük zirvede devletler, gezegen varlıklarını korumaya ve yıkım döngülerini durdurmaya çalışmak için yeni bir küresel biyoçeşitlilik çerçevesi taahhüt etti.”

Kazanımlara karşın, fosil yakıt kullanımına dair somut bir adım atılmadığı ve fosil yakıt lobisinin siyasi gücünün ise azalmadığı hatırlatıldı. 

Sivil alan baskılara karşı yeni taktiklerle mücadele ediyor

Raporda, sivil alanın üzerindeki baskı ve zorluklara karşı taktik repertuarını büyüttüğü, çeşitlendirip genişlettiği söylendi. Sivil toplumun enerjisinin çoğunun ise sivil toplum örgütleri dışından geldiği söylenirken, kadınlar, gençler ve yerliler tarafından oluşturulan ve yönetilen küçük, gayriresmî taban gruplarına vurgu yapıldı. 

“Yeni sivil toplum biçimleri ve uygulamaları takdire şayan bir direnç göstermiştir. Ancak bunların uzun vadeli sürdürülebilirliği hakkında soru işaretleri devam etmektedir. Bunlar geleneksel sivil toplum kaynak sağlama modellerine tam olarak uymazlar ve ortaklar ve müttefikler onları desteklemenin en iyi yollarını bulmakta zorlanabilirler. Önümüzdeki zorluk, bugün dünyada açıkça ihtiyaç duyulan derin değişiklikleri başarmak için bu olağanüstü enerjiyi sürdürmek ve kanalize etmek olacaktır.”

Raporu okumak için: https://civicus.org/index.php/state-of-civil-society-report-2023

İlgili Eğitim