Raporunun giriş bölümünde Türkiye'nin İstanbul Sözleşmesi'nden çekilmesini ve bu konudaki Danıştay kararını üzüntü ile karşıladığını söyleyen raportör, "İstanbul Sözleşmesinin Türkiye’nin ulusal mevzuatı üzerindeki büyük etkisi ve amacı Türk halkına açıklanmamıştır; bu durum bazı grupların Sözleşmenin hedefi ve kapsamını bilerek yanlış yorumlamasına yol açmıştır." yorumunda bulundu.
Alsalem ön değerlendirmesinde, "Türkiye Cumhuriyeti Hükumetini sözleşmeden çekilme kararını yeniden değerlendirmeye ve sözleşmeyi tanıyan ülkeler arasına tekrar katılmaya teşvik ediyorum" dedi.
Kadınlara yönelik şiddet hakkında ulusal yasal çerçevenin uygulanmasında boşluklar var
Raportör, Türkiye'de son 15 yılda kadınlara ve kız çocuklarına yönelik şiddet ile mücadele etmek için pek çok kanunun ve politikaların benimsendiğini buna karşın cinsel şiddetten aile içi şiddete ve insan ticaretine kadar kadın hakları ile ilgili hemen hemen tüm sosyal politikalarda uygulamada önemli boşluklar mevcut olduğunu not etti.
Açıklamada Türkiye’nin kız çocukları dâhil çocukların cinsel sömürüsüne karşı sağlam bir yasal çerçevesi olmasına rağmen, Aralık 2016’da çocukların cinsel istismarına ilişkin Türk mevzuatında en son yapılan düzeltmelerin ülkenin uluslararası yükümlülüklerine aykırı olduğu vurgulandı.
STÖ'lerin örgütlenme özgürlüğü haklarının ihlal edilmesi kaygı verici
Alsalem, Sivil toplum örgütlerinin çalışmalarına getirilen kısıtlara da dikkat çekilirken, 7262 sayılı Kitle İmha Silahlarının Yayılmasının Finansmanının Önlenmesine İlişkin Kanunun yürürlüğe girmesinin de sivil toplum örgütlerinin finansmanlarına da ek kısıtlamalar getirdiği not edildi.
Açıklamada şöyle denildi;
"Lezbiyen, Biseksüel, Trans ve İnterseks (LBTI) bireyler, kadın insan hakları savunucuları ve Türk-Kürt kadınlar dahil olmak üzere kadınların ve çocukların ifade özgürlüğü, düşünce özgürlüğü ve örgütlenme özgürlüğü haklarının ihlal edilmesi bilhassa kaygı vericidir."
Ön bulguların açıklandığı raporda adalete ve temel hizmetlere erişim, ekonomik güçlendirme, işyerinde cinsel taciz ve mobbing, cinsel ve üreme haklarına erişim, kadın ve kız çocuğu ticareti başlıkları da yer alıyor.
Hükümetin daveti üzerine 18-27 Temmuz 2022 tarihleri arasında Türkiye’ye gelen özel raportör kadınlara ve kız çocuklarına yönelik şiddetin ortaya çıkışı, nedenleri ve sonuçlarına dair daha detaylı bir analizi ve eylem odaklı tavsiyelerimi içeren nihai raporunu BM İnsan Hakları Konseyi'ne Haziran 2023 tarihinde sunacak.
Hükümetin daveti üzerine 18-27 Temmuz 2022 tarihleri arasında Türkiye’ye gelen özel raportör kadınlara ve kız çocuklarına yönelik şiddetin ortaya çıkışı, nedenleri ve sonuçlarına dair daha detaylı bir analizi ve eylem odaklı tavsiyelerimi içeren nihai raporunu BM İnsan Hakları Konseyi'ne Haziran 2023 tarihinde sunacak.
Açıklamanın Türkçe versiyonunu buradan okuyabilirsiniz.