İyi yönetişim, İK yönetimi ve liderlik: İrlanda’ya başka bir gözle bakmak
26-28 Haziran 2024 tarihleri arasında BİRLİKTE Kurumsal Destek Programı katılımcısı 9 örgütle birlikte Dublin'e bir çalışma ziyareti gerçekleştirdik. Türkiye ve İrlanda’daki sivil toplum örgütlerini bir araya getirmek ve belirli temalar etrafında deneyim paylaşımı sağlamak üzere organize ettiğimiz bu buluşmanın emasını örgütlerle birlikte iyi yönetişim, İK yönetimi ve liderlik olarak belirledik.
Bu buluşmanın detaylarını sizinle de paylaşmadan önce ortağımız hakkında kısa bir bilgilendirme yapayım: the Wheel, İrlanda’da sivil toplum örgütleri için bir çatı örgüt niteliği taşıyor ve her alanda çalışan hem hizmet sağlayıcı hem savunuculuk yapan örgütler ve bireyler The Wheel’a üye olabiliyor. The Wheel, sivil toplumun güçlenmesi için çeşitli destekler sağlıyor ve ayrıca sivil toplumun istek ve ihtiyaçlarını hükümetlere ileten ve müzakere eden bir görev üstleniyor.
Nereleri ziyaret ettik, kimleri dinledik?
The Wheel ile birlikte gerçekleştirdiğimiz buluşmanın teması örgütsel kapasite başlıklarından seçildi. İyi yönetişim, İK yönetimi ve liderlik konularında dört farklı yapıda örgütü dinlemek üzere Ankara, İstanbul ve Diyarbakır’dan 9 program katılımcısı örgütün temsilcileri ile birlikte 25 Haziran’da Dublin’e yola çıktık.
Programımız 26 Haziran’da Europe House’da başladı. The Wheel’den programı birlikte organize ettiğimiz CathyAnne Fox, the Wheel’in CEO’su Ivan Cooper, Finans ve Operasyon Direktörü Fergal Moran ve Yönetişim Direktörü Jon McBride bizleri karşıladı. CathyAnne’nin programı tanıttığı kısa bir açılış konuşmasının ardından, Ivan Cooper bizlere İrlanda sivil toplumunun yapısı, the Wheel’in bu yapıdaki rolü ve yönetim modeli üzerine sunum yaptı ve sorularımızı yanıtladı. Ardından Yönetişim Direktörü Jon McBride, the Wheel’in risk yönetimi, süreç ve ilerlemenin izlenmesi ve raporlanması ile yönetişim ilkeleri üzerine sunum yaptı. İrlandalı ortağımızın özellikle operasyonel seviye ile yönetim seviyesini bağlamak üzere kurduğu alt komiteler içeren katmanlı yönetişim yapısı, örgüt yönetiminde katılımcılık ilkesini hayata geçirmek açısından bizi oldukça etkiledi.
Bu ziyarette the Wheel’in programlarından the Leadership Academy’yi de tanıma fırsatı bulduk. Akademinin direktörü Sharon Hughes, akademinin amaçları, faaliyetleri ve yapısı hakkında bilgi verdi. Bu liderlik akademisi, liderliği geleneksel anlamından farklı olarak daha geniş bir çerçevede ve dört farklı boyutta ele alıyor. Birey ve örgüt olarak amaçlarımızı belirleme ve bunlara ulaşmak için bilgi ve beceri edinme üzerine odaklanıyor. Kendi kendinin lideri olmanın araçlarını tanımlıyor. Bu oturum hepimizin zihninde farklı sorular doğurdu. Bu soruları düşünmeye devam ederken, bu soruları daha geniş buluşmalarda ele almak üzere planlamalarımıza başladık.
İlk gün ziyaretimizde the Wheel’ın Finans ve Operasyon Direktörü Fergal Moran ile de bir araya geldik. Fergal, bizlere çalışanın ve örgütün iyi olma halini birlikte gözeten İK yönetim modellerini tanıttı.
The Wheel’in bünyesinde çalışanların iyi olma halinin sağlanmasından sorumlu bir komiteleri bulunuyor. Çalışan destek programları ile kişisel ya da iş ile ilgili sorunlar yaşayan çalışanlara, sorunlarının çözümü için farklı uzman destekleri sağlıyor. İşe alım ve performans değerlendirme süreçleri de tanımlı ve sistemli… Performans değerlendirme süreci, çalışanlarla anlamlı bir diyalog yaratarak başarıları ve varsa geliştirilmesi gereken becerileri üzerine konuşma fırsatı sağlayan ve düzenli aralıklarla yapılan görüşme ve değerlendirmelerden oluşuyor. Kulağa şahane geliyor değil mi?
Dublin’de ikinci gün farklı sivil toplum örgütlerinin yönetişim modellerini dinlemek üzere Carmichael House’a gittik. Carmichael House, sivil topluma ofis, ortak alan ve kaynaklar sağlayan bir sivil toplum örgütü. Burada Róisín McGuigan’dan Carmichael’in yönetişim modelini, İK yönetimini ve liderlik anlayışını dinledik. Carmichael örneğinde en çok dikkatimizi çeken çalışanlara ücretsiz sağlanan eğitim destekleri oldu. Bu eğitimler; ilk yardım eğitiminden, yönetici pozisyonlarına gelenler için aile içi şiddet eğitimlerine kadar geniş bir yelpaze oluşturuyor. Ayrıca kariyer koçluğu gibi danışmanlıklara ihtiyaç duyan çalışanlara, bu destekleri almaları için belli bir ödeme de yapılıyor. Sivil alanda şeffaflık ve hesap verilebilirliği desteklemek için de her sene örgütlere “iyi yönetişim ödülü” veriyorlar.
Bu ilham veren ve özendiren buluşmanın ardından İrlanda sivil toplumuna örgütsel ihtiyaçlarını desteklemek için özelleştirilmiş teknolojik destekler sağlayan Enclude’un CEO’su Sylvester Murphy’yi dinleme şansı bulduk. Sivil toplumun teknolojiyi yeterince kullanamaması üzerine, çoğunluğu bilgisayar mühendislerinden oluşan bir grup uzmanın kurduğu bu örgüt, bugün sadece İrlanda’da değil tüm Avrupa’daki sivil toplum örgütlerine çeşitli ve özelleştirilmiş IT destekleri sağlıyor. Bu destekleri sağlarken hep uzun vadeli düşünerek, sivil alanın genelinde bir alt-yapı oluşturmaya odaklı düşünüyorlar. Sahip oldukları vizyon, alanın bütününe bakış açıları ve sivil alana yaptıkları katkı bizi çok etkiledi.
İkinci günün son sunumunu ise Smashing Times'ın direktörü Freda Manweiler’dan dinledik. Smashing Times, insan hakları ve eşitliği desteklemek için disiplinler arası çalışan ve sanatçılara kaynaklar, ağlar, destekler sağlayan bir yapı. Kadınlar ve gençler gibi farklı kesimlerle insan hakları ve eşitliği sanatsal faaliyetlerle ifade eden faaliyetler gerçekleştiriyor. Sadece İrlanda’da değil, Türkiye de dahil olmak üzere Avrupa’nın birçok yerinde işbirliğine dayanan sanatsal faaliyetler aracılığıyla insan haklarının desteklenmesi için çalışıyor ve her sene Dublin Sanat ve İnsan Hakları Festivali'ni düzenliyor. İnsan hakları savunuculuğu ve kültür-sanat alanlarının kesişiminde çok etkileyici işler yapan örgüt, Türkiye’de benzer çalışmaları nasıl örgütleyebileceğimiz konusunda hepimize ilham verdi.
Son gün çok keyifli bir şehir turu yaptık. Tur rehberimiz çocukluğunu ve gençliğini hırsızlık yaparak geçirmiş eski bir uyuşturucu bağımlısı idi. Sivil toplumun sağladığı çeşitli programlara katılarak bağımlılıklarını bırakmış ve bugün Dublin’in turist rehberlerinde yer almayan mekanlarını, kendi deneyimi üzerinden anlatarak şehir turları düzenliyor. Dolayısıyla sadece Dublin kalesini değil, kalenin arka sokaklarının da hikayesini dinleyebildik. Şehir turunun ardından alışveriş yapmak isteyenler, parkları gezip geyik sevmek isteyenler, bira eşliğinde muhabbet etmek isteyenler gruplar halinde şehre dağıldık. Ertesi gün uzun dönüş yolu öncesi ise kısa turistik faaliyetler gerçekleştirdik.
Buluşmadan bize neler kaldı?
Dolu dolu geçen bu ziyaret, dinlediğimiz sunumlar ve ardından yaptığımız tartışmalar bize İrlanda ve Türkiye sivil toplumunu karşılaştırma olanağı verdi.
İrlanda, merkezi devlet geleneğinin olmadığı, eğitim, sağlık gibi hizmetlerin 1980’lere kadar kilisenin, sonra sivil toplumun “hayır işleri” adı altında yaptığı; bugün ise devletin sivil toplumu bu işleri yapması için finansal ve yasal olarak desteklediği bir ülke. İrlanda’da kullanılan terminoloji ve yasal yapılar da farklılık gösteriyor. Sivil toplum en büyük finansal desteği devletten alıyor. Dolayısıyla projelere odaklandıkları kadar yönetişim konularına da odaklandıklarını görüyoruz. Hem devletten alınan finansal desteğin hem de toplumdan alınan bağışların devamlılığı için şeffaflığın ve hesap verebilirliğin önemi vurgulanıyor. Bu ilkelerin hayata geçmesi de belli örgütsel sistemlerin kurulması ve işletilmesi yoluyla mümkün oluyor.
Yönetişim modelleri, örgüt yapıları, ilkeler, çalışan ilişkileri, işe alım ve performans değerlendirme süreçleri tanımlı ve sistematik. Yönetim kurulları hiçbir koşulda herhangi bir ücret ya da ödeme alamıyor, gönüllü olarak bu görevi yapıyor ve düzenli aralıklarla değişiyor. Toplumda her 8 kişiden 1’inin gönüllü faaliyetlerde bulunduğu İrlanda’da yönetim kurullarına gönüllü bulmak bir sorun değil Türkiye’de olduğu gibi. Çalışan ilişkileri ve çalışanların örgüt yapısı altında desteklenmesi de önem verilen bir konu. Çalışanlara hem bireysel hem işyerinde yaşadığı sorunlar için çeşitli destekler sağlanması, bilgi ve becerilerini geliştirmeleri için eğitimler olması, performans değerlendirmenin karşılıklı bir diyalog üzerine kurulması dikkatimizi çeken noktalar oldu.
Öte yandan Türkiye’de çok güçlü bir devlet geleneği var. Bu durum “karar defteri” dahil olmak üzere sivil alana ilişkin tüm işleyişin sıkı bir devlet kontrolünde olmasını ve devlet tarafından belirlenmesini beraberinde getiriyor. Türkiye’de, İrlanda’da olduğu gibi devletle işbirliği içinde bir sivil toplumdan çok, temel hak ve özgürlükleri talep etmek için devlete sürekli savunucu pozisyonunda kalan bir sivil toplum var. Devletin finansal desteğinin sınırlı olması ve yardım toplama kanununun kısıtları nedeniyle, örgütler fon aramaya ve dolayısıyla projelere odaklanıyor. Bu da yönetişim konularının arka planda kalmasına neden oluyor.
Yönetim modelleri, işe alım süreçleri, geri bildirim mekanizmaları ve hatta iş tanımları çoğu zaman belirli değil ve hatta keyfi. Bu durum hem çalışanların hem de örgütün iyi olma halini olumsuz etkiliyor; destekleyici bir örgüt kültürü geliştirmemize engel oluyor; örgütlerin gelişip güçlenmesini engelliyor. Liderlik, performans değerlendirme, İK yönetimi gibi kavramları özel sektörün kavramları olarak değerlendirip, uzak duruyoruz. Ancak, alternatifinde de kendi kültürlerimize uygun çözüm mekanizmaları geliştirmekte zorlanıyoruz. Örgütlerimizde hem çalışanları hem de örgütümüzü koruyan sistemler geliştirmek için de genellikle zaman ve kaynak ayıramıyoruz.
Bitirirken;
Bu buluşma hepimizde farklı yansımalar uyandırırken, daha pek çok yapılacak işimiz olduğunu, konuşmamız gereken çok başlık olduğunu yeniden fark ettik. Biz, BİRLİKTE Programı olarak iyi yönetişime odaklanmaya ve örgütlerimizle konuyu tartışıp kurumsal destekler sağlamaya devam edeceğiz. Buluşmanın teması olarak belirlenen konular bu uygulama döneminde örgütlerimizin özellikle ele almamızı istediği başlıklar oldu. Bu konuları, BİRLİKTE Öğrenme Topluluğu etkinlikleri kapsamında düzenlediğimiz “Sivil Alan Konuşmaları” çalıştaylarında da tartıştık. Bu tartışmaları derlediğimiz ve sivil alanda çalışan hakları ve örgütsel esenliğe odaklandığımız bir yayınımız da yine BİRLİKTE örgütleri tarafından şu an kaleme alınmakta. İrlanda’dan edindiğimiz deneyimi de bu yayına aktaracağız. Takipte kalın.
Son olarak bu ziyarette Aramızda Toplumsal Cinsiyet Araştırmaları Derneğinden Ceren Akçabay Karataş, Ceza İnfaz Sisteminde Sivil Toplum Derneğinden Serhat Kaçan, Eşit Haklar İçin İzleme Derneğinden Gamze Rezan Sarışen, Hak Eşitlik Varoluş için LGBTİ Derneğinden Emine Şimşek, Pozitif Yaşam Derneğinden Yağmur Şenoğuz, Sivil Alan Araştırmaları Derneğinden Berna Akkızal, Sosyal Politika, Cinsiyet Kimliği ve Cinsel Yönelim Çalışmaları Derneğinden Oğulcan Yediveren, Uğur Mumcu Araştırmacı Gazetecilik Vakfından Özge Mumcu Aybars ve Zan Sosyal Siyasal İktisadi Araştırmalar Vakfı Dilek Akyapı bizimle birlikteydi. Bu buluşmada bize eşlik eden örgütlerimize bir kez daha katılımları, katkıları ve uyumları için teşekkür ederiz. Birlikte olmak yine çok güzeldi. Önümüzdeki dönemde de birlikte iyi yönetişimi tartışmaya devam etmek dileğiyle...
STGM Stüdyosu
Video içerikleri üretmek isteyen STÖ’ler için iyi bir haberimiz var. Ofisimizdeki stüdyomuzda video çekimlerinizi gerçekleştirebilir ve kurgu desteği alabilirsiniz.