Mijatovic, AİHM’ye ilettiği görüşte, Türk makamlarının, Kavala’yı serbest bırakmayarak "AİHM kararını yerine getirme yükümlülüğüne uymadığını" savundu.
Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’nin ihlal prosedürü başlatmadan önce, AİHM kararlarının bağlayıcılığı konusunda Ankara’yı 7 karar ve 2 ara kararla uyardığını da hatırlatan Mijatovic, Türk makamlarını, "Kavala’nın serbest kalmasını engellemek için adım atmak", "AİHM kararının sonuçları ve ruhuna uyuşmayan biçimde hareket etmek" ve "iyi niyetli davranmamakla" suçladı. Mijatovic, yazılı açıklamasında "yeni bir hukuki sınıflandırmayla, daha önce tutukluluk halini gerekçelendirme açısından yetersiz görülen olaylara ilişkin yeni ceza soruşturması başlatılarak Kavala’nın özgürlük hakkının engellendiğini" söyledi.
AİHM kararı neydi?
AİHM 12 Mayıs 2020 tarihinde kesinleşen kararında, Kavala’nın "bir suç işlediğine dair makul şüphe olmadığı"; Kavala hakkında "Anayasa Mahkemesi'nin ivedi bir yargı denetimi gerçekleştirmediği"; Kavala’nın özgürlüğüne getirilen kısıtlamanın "suç işlediğine dair makul şüphe nedeniyle yetkili bir adli makam önüne çıkarılma amacından başka bir amaç ile uygulandığı" ve bu durumun "insan hakları savunucularının çalışmaları üzerinde caydırıcı etkiye sahip olduğu" sonucuna varmıştı.
AİHM bu sonuçlardan yola çıkarak, 1’e karşı 6 oyla, "Kavala’nın tutukluluğunun sona erdirilmesi ve bir an önce serbest bırakılması için Türk hükümeti tarafından tüm önlemlerin alınması gerektiğine" hükmetmişti. AİHM’nin bu kararına Ankara’nın yaptığı itiraz kabul edilmemişti.