Skip to main content
Image
Haber yatay görseli
Share

Van-Erciş Bölgesi’ndeki çocukların yaşamını korumak için herkesi ivedilikle harekete geçmeye çağırıyoruz

Van Erciş bölgesinde 23 Ekim’de meydana gelen 7.2 şiddetindeki depremin yıkımının ardından kış koşulları da bölgede yaşamı zorlaştırmaya devam ediyor.

Van Erciş bölgesinde 23 Ekim’de meydana gelen 7.2 şiddetindeki depremin yıkımının ardından kış koşulları da bölgede yaşamı zorlaştırmaya devam ediyor.

2309 binanın yıkıldığı, 11847 binanın ağır hasarlı, 17923 binanın orta hasarlı olduğu bölgede süregiden 5 ve üzeri büyüklükteki artçı depremler sebebiyle bölge halkı yaşamını dışarda,  edinebiliyorlarsa çadırlarda yoksa derme çatma barakalarda geçirmeye çalışıyor.  Bir milyonu geçen bölge nüfusuna rağmen devlet tarafından kurulan çadırkent, mevlana kent, konteryner kentlerde barınan nüfusun toplamı yirmi bini geçmiyor.

Kar yağışının başlaması ile barınmaya ilişkin sorunlar had safaya ulaştı. İmkanı bulunanların yanında ve devlet olanakları ile bölgeden hızlı bir göç yaşanıyor. Ancak halen bölgede 600.000’den fazla insanın depremin ve kışın etkilerine maruz kalarak yaşamaya çalıştığı tahmin ediliyor.

Her zaman olduğu gibi bu afette de çocuklar öncelikle ve daha fazla zarar görüyor. Depremin etkilediği bölgede göçün ardından geride kalan 300.000 çocuk bulunduğu tahmin ediliyor. Yoğun kar yağışının başladığı 11 Kasım tarihi ardından -15 dereceleri bulan soğuk hava ile birlikte ilk üç günde 300 çocuğun zature teşhisi ile hastanalerde tedavi altına aldındığı bildiriliyor. Basına yansıyan bu rakamın çok daha ötesinde sayıda çocuğun soğuk kaynaklı hastalıklarla yüzyüze olduğu tahmin ediliyor. Şimdiye kadar resmi rakamlarla Erciş'in Çelebibağ Beldesinde 1 çocuk donarak, önceki gün ise Van’ın Karpuzalan köyünde çadırda çıkan yangında 6 ve 12 yaşlarında iki çocuk yaşamını yitirdi, iki çocuk ağır yaralandı. Tedbir alınmadığı taktirde, çocuk ölümlerinin devam etmesinden endişe ediyoruz.

Türkiye 2011 yılında, 20 Kasım Çocuk hakları Günü’nü bu kara tablo ile karşılıyor. Bölgedeki 300.000 çocuğun yaşamı ciddi risk altında. Koordinasyondan uzak, dağınık, işlevsiz, mağduriyeti arttıran çalışmalar ve göstermelik önlemler ile deprem bölgesi dışındaki toplum kesimlerini ikna çabası bir yana bırakılıp durumun ciddiyetinin farkına varılmalıdır. Daha fazla gecikmeden çocukların yaşamını koruyacak etkin önlemler alınmalıdır.

Bu çerçevede:

- Her türlü iç ve dış olanaklar bir ön önce bu amaç doğrultusunda seferber edilmeli, bölge sivil toplumun, ulusal ve uluslararası yardım kurumlarının etkinliklerine açılmalıdır.  

- Yardım dağıtımları düzenli olarak ve çadırkentlerde olmasalar dahi tüm ihtiyaç sahiplerini kapsayacak şekilde yapılmalıdır. İhtiyaç sahibinin yardıma değil yardımın ihtiyaç sahibine ulaştığı bir sisteme geçilmeldiir.

- Devlet bölge halkına tam olarak ulaşamamaktadır. Bölgede sosyal hizmet altyapısı yoktur. Çocukların durumunun tespiti ve yerinde destek verilebilmesi için sosyal hizmet altyapısı hızla kurulmalıdır. Bu hizmetin sağlanması için ulusal ve uluslararası sivil toplumdan gelen destek talepleri hızla değerlendirilmeli ve sonuçlandırılmalıdır.

- Sivil toplum örgütleri için işletilen “akreditasyon” sistemi bölgede çalışma konusunda izin almayı haftalara yayan bir bürokrasiye dönüşmüştür. Akreditasyon ile ilgili kalıcı muattap belirlenmeli ve süreç tüm sivil toplum kuruluşları için açık, adil ve hızlı bir şekilde işletilmelidir.

- Kızılay çadırları yerine biran önce kış koşullarına uygun konteynerler, pünomatik ve/veya prefabrik yapılar kurulmalıdır. Bu yapıların sayıları sembolik olmaktan çıkarılmalıdır.

- Çadırkentte yaşamak yardım almanın şartı olmaktan çıkarılmalıdır. Evlerinin bahçelerinde ya da civarında barınmak zorunda olan ailelere de koşulsuz, yerinde, geçici barınak, gıda ve sağlık desteği verilmelidir.

1995’ten bu yana BM Çocuk Haklarına Dair Sözleşme’nin tarafı olan Türkiye sözleşmenin 6. Maddesinde belirtildiği üzere öncelikle çocukların yaşam hakkını korumakla yükümlüdür.

Bu yükümlülüğün ve bölgedeki durumun gereği tüm kamuoyunu, ulusal ve uluslararası tüm kurum ve kuruluşları İVEDİLİKLE, bölgedeki çocukların yaşamını korumak için harekete geçmeye çağırıyoruz.

Share
İlgili Eğitim