Yaşam Savunucusu Dostumuz Metin Lokumcu’yu Su ve Yaşam Hakkı Mücadelemizde Yaşatacağız…
Bu yıl, son yıllarda olduğu gibi Dünya Çevre Gününe, ülkemizdeki baskı ve yıldırma politikalarının yanında bir de mücadele arkadaşımız, dostumuz Metin Lokumcu’yu kaybetmenin hüznü ve acısıyla giriyoruz… Bizleri ‘bir avuç çapulcu’, ‘bir takım çevreci tipler’ olarak niteleyenler, sularımıza, vadilerimize, yaşam alanlarımıza göz koyduğu gibi canımıza da kast ederek, ‘eşkıyalıkla’ özdeşleştiriyorlar…
Yılmadık, yılmıyoruz, yılmayacağız…
Derelerin Kardeşliği Platformu olarak, Dünya Çevre Günü’nde insana, yaşama, doğa ve çevreye saygılı ve duyarlı herkesi, ülkemizin eşi benzeri olmayan yeşilini, biyolojik zenginliğini, toprak ve su kaynaklarını, insanlarımızın doğal yaşam alanlarını korumaya ve bu uğurda verilen mücadelelere destek vermeye çağırıyoruz.
Yaşlı Dünyamız, ne yazık ki bu yıl da ‘5 Haziran Dünya Çevre Günü’ne büyük sorunlarla giriyor. Milyonlarca yıldır üzerindeki canlılar için yaşam kaynağı olan Dünyamız, her geçen gün artan baskılar ve sorunlarla, varlığımızı sürdürmek için bütünüyle bağımlı olduğumuz doğal sistemlerini ve kaynaklarını kaybediyor.
Değişen iklimler, seller, fırtınalar, eriyen buz dağları hafife alınıyor. Hava, toprak ve su kirliliği, erozyon, ormansızlaşma, asit yağmurları, radyasyon, heyelanlar yaşamı korkulu bir rüyaya dönüştürüyor. Doğal varlıklarımız, geri gelmemek üzere yok ediliyor.
Kapitalizm, parasına para katmak için sözde enerji bahanesiyle binlerce HES projesini, onlarca termik ve nükleer santrali, zehir saçan madencilik çalışmalarını, taş ocaklarını ülkemiz halkının başına ve doğasına bela etmeye çalışıyor…
Dünya Çevre Günü’nü yasa dönüştüren, hüzne boğan gerçeklerden birkaçı bile insanı ürkütmeye yetiyor. Doğasını, dünyasını korumaya çalışanlarla, ‘daha çok üretim, ille de tüketim’ diyenlerin kıyasıya savaşımında ne yazık ki para ve rant, çıkar hesapları ağır basıyor. Bugünkü sözde zenginliğin, gelecek kuşaklarda yaratacağı yoksulluk ve çaresizliğin farkına vardıkları halde, dünyamızı yok etmekte direnenlere doğa, gerekli dersleri vermekten yoruldu.
Derelerin Kardeşliği Platformu, kendiliğinden gelişen, tamamen bağımsız bir halk hareketi olarak, bileşeni olan Sivil Toplum Kuruluşları ve yerel halk kitleleriyle birlikte, ülkemiz doğal varlıkları üzerinde vahşi bir saldırıya dönüşen, yargı kararlarını, yasa ve yönetmelikleri hiçe sayarak doğal yaşam alanlarımıza geri dönüşümsüz zararlar veren HES projelerine karşı mücadele kararlılığını Dünya Çevre Gününde bir kez daha vurguluyor.
Platformumuz, tüm canlıların yaşam kaynağı olan suyun sadece enerji kaynağı ve para kazanma aracı olarak görülmesini ve ticarileştirilmesini reddetmektedir.
Su, ticari bir mal değil, tüm canlıların yaşamını sürdürebilmek için ulaşmaya hakkının olduğu doğal bir varlık, ekolojik sistemin ayrılmaz bir parçasıdır. Tüm canlıların sudan yararlanma hakkı vardır. Hiçbir canlı kendisinin su ihtiyacının daha önemli olduğunu ileri süremez.
Su, bulunduğu ortamın asli unsurudur. Hiçbir şekilde yatağı değiştirilemez, bulunduğu alandan başka bir alana taşınamaz. Doğal yaşam ile su ilişkisini dikkate almayan hiçbir karar, uygulama ve yasal düzenleme kabul edilemez.
Suyun kullanımı; ekolojik, çevresel, kültürel ve sosyal sürdürülebilirlikten uzak ele alınamaz.
Milyonlarca yıldır varlığını sürdüren, suyun beslediği ekosistemleri yok edecek HES Projeleri, ‘yenilenebilir temiz enerji’ olarak görülemez.
Vadilerimizdeki su kullanımı ve HES projelerine bu ilkeler çerçevesinde yaklaşan Derelerin Kardeşliği Platformu üye ve bileşenleri olarak taleplerimizi ve çağrımızı bir kez daha yineliyoruz.
Yargı kararlarını hiçe sayarak, vadilerimiz ve doğal yaşam alanlarımıza geri dönüşümsüz zararlar veren; sularımızın özelleştirilerek, uluslararası şirketlerin kontrolüne verilmesini de kapsayan bütün HES projeleri durdurulmalı, üretim lisansları iptal edilmelidir.
Bütün dere ve vadilerimiz ivedilikle koruma altına alınmalıdır.
Mahkemelerce verilen ‘durdurma’ ve ‘iptal’ kararları derhal uygulanmalıdır.
Bütün karar vericiler ve taraflar; başka canlılar, çocuklar yokmuş gibi, gelecek kuşaklar olmayacakmış gibi, sürdürdükleri bu bencil davranışlardan, anlayışlardan vazgeçmelidir. Unutulmamalıdır ki, kararı bizim neslimiz verecek, ancak bu karar bütün nesillerin geleceğini etkileyecektir.
Derelerin Kardeşliği Platformu olarak, 5 Haziran Dünya Çevre Günü nedeniyle, Yasa ve Yönetmelikleri, yargı kararlarını ve en önemlisi halk tepkisini hiçe sayarak HES projelerini vadilerimize dayatan, bu projelere imza atan bütün yetkili ve sorumluları; rant ve çıkar uğruna doğal yaşam alanlarımıza geri dönüşümsüz zararlar veren HES yapımcı şirketlerini ve en önemlisi bu projelere yol veren Çevre ve Orman Bakanlığı yetkililerini protesto ediyor; bizlere destek veren bütün gönüllülerimizi önümüzdeki Genel Seçimlerde, bu duyarlılık ve bilinçle davranarak oy kullanmaya çağırıyoruz...
Bu nedenlerle bundan sonra 5 Haziran’lar, ülkemizde dayatılmaya çalışılan ‘Yasa değişikliklerine’ karşı da birlik ve direniş günümüz olacağı gibi, Hopa’da yaşanan olaylar sırasında aramızdan ayrılan Metin Lokumcu’yu anarak yaşatma günümüz olacaktır. Bu nedenlerle bundan sonra 5 Haziran toprağımıza, suyumuza, havamıza, meralarımıza, ormanlarımıza ve kısaca tüm yaşam alanlarımıza sahip çıkacağımız ve mücadelemizi ortaklaştıracağımız gündür.
Şimdi seslerimizi, şimdi ellerimizi, şimdi yüreklerimizi ve şimdi mücadelelerimizi birleştirme zamanıdır... Bunun için 5 Haziran Pazar günü Saat 19.00’da, derelerimizin denizle birleştiği, yaşam alanlarımızla buluştuğu yerlerde buluşarak, kararlılığımızı dosta düşmana göstermek ve öğretmenimiz Metin Lokumcu’yu bir kez daha anmak için ‘çoban ateşleri’ yakmaya, türküler söylemeye, horona, halaya durmaya, zeybek, horon ve bar oynamaya çıkıyoruz...
Derelerin Kardeşliği Platformu Yürütme Kurulu