AB Genişleme Bölgesindeki Sivil Topluma Destek Rehberi, 2014-2020’ İzlemenin İkinci Yılı Konferansı, Batı Balkanlar ve Türkiye’den kamu temsilcilerini, STÖ’leri, AB kurumları temsilcilerini ve uzmanları bir araya getirdi.
Eski Yugoslav Cumhuriyeti Makedonya’nın başkenti Üsküp’te iki günlük bir program (27-28 Nisan) çerçevesinde bir araya gelen 50 kadar katılımcı, her bir aday ülkede 2015 yılı içinde sivil toplumun gelişimini ele aldı ve önümüzdeki yıl için olanaklar hakkında görüş alışverişinde bulundu.
'Avrupa Birliği Genişleme Bölgesindeki Sivil Topluma Destek Rehberi, 2014-2020', 2012 yılında başlayan çalışmalarla, her bir aday ülkede sivil toplumla ilgili yasal çerçeve ve kapasite alanlarında yaratılmak istenen sonuçların, niceliksel ve niteliksel göstergeler ile tanımlandığı, çerçeve bir stratejik doküman olarak katılımcı biçimde hazırlandı. Rehber, AB aday ülkelerinde sivil toplumun gelişimi için yasal çerçeve ve sivil toplumun kapasitesi gibi iki ana eksende beklenen sonuçları sunan çerçevenin iki hedefi var: Bunlardan ilki, tek tek aday ülkeler düzeyinde ve bölgesel düzeyde sivil topluma ilişkin yasal düzenlemeler ve politikalara ilişkin reform süreçlerinin çok paydaşlı biçimde planlanması, uygulanması ve gelişmelerin izlenmesi; ikincisi ise; tek tek ülkelerde sivil toplumun gelişimine yönelik reform hazırlıklarında, hükümetlere ilham verecek ve yol haritası sunacak bir çerçeve sağlamak.
AB Rehberinin geliştirilmesinde ve izleme çerçevesinin oluşturulmasında kolaylaştırıcılık yapan AB destekli TACSO ( Sivil Toplum Kuruluşları için Teknik Destek) Projesi Türkiye Ofisi’nin Koordinatörü Ayça Bulut Bican ile AB Rehberi konusunda Türkiye’deki çalışmaları, Avrupa Komisyonu Avrupa Komşuluk Politikası ve Genişleme Müzakereleri Genel Müdürlüğü’nde, “Genişleme Bölgesinde Sivil Topluma Destek için AB Rehberi”ni hayata geçiren Batı Balkanlar, Bölgesel İşbirliği ve Programları Bölümü Yöneticisi Nicola Bertolini ile AB Rehberini ve Türkiye’deki gelişmeleri konuştuk.
Türkiye’de AB Rehberine ilişkin çalışmaları, 2014’te Tiran’da gerçekleştirilen Açılış Konferansı ile oluşturulan ve anahtar paydaşların temsilcilerini bir araya getiren bir çalışma grubu, TACSO Türkiye’nin kolaylaştırıcılığı ile yürütüyor. TACSO Türkiye Koordinatörü Ayça Bulut Bican, AB Rehberi çalışmalarının Türkiye’de nasıl ilerlediğini anlattı:
"Bu çalışmalar, sivil topluma ilişkin daha kapsamlı verilerin ilgili kamu kurumları tarafından paylaşılır hale gelmesine de vesile oldu. Bu ortak çabayı 2014 sonrasında her yıl için hazırlanan ülke izleme raporları için de sürdürdük. Ayrıca, Avrupa Birliği Bakanlığı, Katılım Öncesi Mali yardım Aracı kapsamında sivil topluma yönelik AB desteklerinin programlanmasındaki rolü ile AB rehberinde sivil toplumla ilgili çeşitli alanlarda daha çok bilgi üretilmesi için kamu kurumları arasında kolaylaştırıcılık inisiyatiflerini de hayata geçiriyor.
"AB Rehberi çalışmasının sivil toplum ayağını ise doğrudan sivil toplumun gelişimi üzerine çalışan Türkiye Üçüncü Sektör Vakfı ve TACSO’nun Türkiye’deki kaynak kuruluşu olan Sivil Toplumu Geliştirme Merkezi oluşturuyor. Çalışma grubumuzun sivil toplumdan üyelerinin çalışmaları, izleme raporlarının oluşturulmasının önemli girdilerini sağlıyor. Bu çalışmalar içinde özellikle, TÜSEV’in üyesi olduğu Balkan Sivil Toplumu Güçlendirme Ağı (BCSDN) ile yürüttüğü AB destekli bölgesel İzleme Matrisi Projesine (www.monitoringmatrix.net) dikkat çekmek isterim.
"AB Rehberi üzerine çalışmaya başladığımız 2014 yılından beri, bir çok alanda yoğun gelişmelerin yaşandığı Türkiye’de sivil topluma ilişkin yasal çerçevedeki reform gereksinimleri politik gündemin ön sıralarında kendine yer bulamasa da, bu dönemdeki çalışmalarımızla sivil toplumu destekleyici bir ortamın gelişmesi ve sivil toplumun kapasitesinin güçlendirilmesi için bir zemin hazırlanmasına katkıda bulunuyoruz. ”
Avrupa Komisyonu Avrupa Komşuluk Politikası ve Genişleme Müzakereleri Genel Müdürlüğü’nde, “Genişleme Bölgesinde Sivil Topluma Destek için AB Rehberi”ni hayata geçiren Batı Balkanlar, Bölgesel İşbirliği ve Programları Bölümü Yöneticisi Nicola Bertolini’ye İkinci Yıl İzleme Konferansında yaptığı açılış konuşmasında neden Batı Balkanlar’daki gelişmelere odaklandığını ve AB-Türkiye gündemindeki son gelişmelerin sivil toplum açısından nasıl bir etkisi olabileceğini ele aldık:
Bildiğiniz üzere bir süredir Türkiye ve Avrupa Komisyonu arasındaki diyalogun gündemine mülteci krizi oturmuş durumda. Açılış konuşmanızda Batı Balkanlardaki aday ülkelerde sivil toplum alanında gerçekleşen bazı ilerlemelere değindiniz, ancak Türkiye'den bahsetmediniz. AB rehberi bağlamında Türkiye ile gelişmeler konusunda değerlendirmeniz nasıl?
"Türkiye’nin Batı Balkan ülkelerinden farklı olduğunu söyleyebilirim. Batı Balkanlarda karşılaştığımız engeller birbirine benzerlik gösterirken Türkiye’de karşımıza çıkan engeller katılım müzakereleri mekanizmalarındaki teknik konulardan çok demokratik kriterlerle ilgili olabiliyor, bu bağlamda Türkiye’de sivil toplumun gelişiminde zor bir zamandan geçtiğini kaydedebilirim. Yine de Türkiye’de yasal çerçevenin kötü olmadığını biliyorum ancak uygulama düzeyinde önemli hususlar var.
Kişisel görüşüm; evet mülteci krizi Türkiye- Avrupa Birliği diyalogunun gündemine oturdu. Meslektaşlarımın bu nedenle sıklıkla Ankara’da bulunduğunu biliyorum. Uzun vadede katılım müzakereleri, bugün gündemde önemli yer tutan mülteci krizinden daha öncelikli ve daha uzun sürecek bir konu. Türkiye müzakereleri başlatmak için çok önemli bir mesafe zaten kaydetti. Öte yandan müzakerelerden belki de en çok insan hakları ve özgürlükler alanında sorunların kökenine inilmek suretiyle fayda sağlanabilir. Daha fazla sinerji ve müzakereye gebe bu momentumu önemsiyorum. Bu sivil toplum açısından da gelişmelere yol açabilir."
Daha önceki söyleşimizde Türkiye hükümetinde müzakereler sürecinde kendini hissettiren bir kültürel/siyasal bariyer olduğundan bahsetmiş, Avrupa Birliği’nin Türkiye’ye karşı kendini daha güçlü bir şekilde ifade etmesi gerektiğini söylemiştiniz. Ayrıca Komisyon Başkanı Jean-Claude Juncker’in önümüzdeki beş sene içinde Birlik’e yeni üyelik olmayacağı yönündeki açıklamasının müzakerelerin durması anlamına gelmeyeceğini ifade etmiştiniz. Bu üç görüşünüzde herhangi bir değişiklik söz konusu mu?
"Hayır. Hatta müzakere süreçlerinin ivmelendiğini görüyorum. Zira, örneğin 2021 ya da 2022 yılında Birlik’e üyeliği öngörülen bir ülke mevcut durumda demokrasi ve özgürlükler alanında çok daha fazla adım atmak durumunda. Kültürel/siyasal bariyerlerle ilgili sorunun ise oldukça karmaşık olduğunu düşünüyorum. Birlik üyesi olmak isteyen her ülke belli ilkeleri kabul etmek zorunda. Herhangi bir nedenle bu ilkeler göz ardı ediliyor, yurttaşların ayrım gözetmeksizin temel haklardan yararlanmaları engelleniyorsa katılım yönünde herhangi bir umut görünmüyor demektir. Bu açıdan Türkiye’de gelişmelere ihtiyaç var. Bunun içinse sivil topluma ve basın özgürlüğüne destek en önemli enstrümanlardan biri. Türkiye kendi içindeki ilerlemenin farklılıkları yok etmek değil tanımak üzere gerçekleştirildiğinin altını çizmeli. Bu gerçekleşmezse, haklar ve özgürlüklerin Avrupa standartlarına taşınmadığı bir Türkiye’nin AB üyeliği yalnızca mali bir operasyon olarak kalacak, sürdürülebilir olmayacaktır.”
‘Avrupa Birliği Genişleme Bölgesindeki Sivil Topluma Destek Rehberi, 2014-2020’ ne ilişkin daha fazla bilgiyi TACSO Projesi web sayfasından (www.tacso.org )alabilir, hazırlanan ülke raporlarını ve bölgesel karşılaştırmaları inceleyebilirsiniz.
Evren Gönül, bianet
İlgili Dosyalar:
- ayça bulut bican [JPG] [33.79K]
- uskup sto toplanti [JPG] [102.88K]