12 Eylül darbesinde yaşananlar da dahil Türkiye’de meydana gelen hak ihlallerini yakından inceleyen, kitap ve raporlarıyla belgeleyen ve tarihe not düşen araştırmacı, hak savunucusu, yazar Helmut Oberdiek’i kaybettik.
“12 Eylül ile birlikte gönüllü 1402'li olup hapistekilerin dertleriyle ‘dışarıda’ olan biri olarak uğraştım…”
Türkiye’de uzun yıllar boyunca insan hakları alanında çalışan, raporlamalar yapan, Almanyalı hak savunucusu ve yazar Helmut Oberdiek hayatını kaybetti.
Oberdiek, 1980 sonundan 90’lı yıllara dek Uluslararası Af Örgütü Türkiye temsilciği yaptı. Uzun süre Ankara’da yaşadı ve Türkiye’yi yakından inceledi.
Kürt meselesi, 90’lı yıllarda Kürt illerindeki gazetecilerin yaşadıkları zorluklar ve cinayetlerin yanı sıra Türkiye’deki hak ihlalleriyle yakından ilgilendi ve Türkçe yazdığı kitap ve raporlarıyla ihlalleri belgeledi ve tarihe not düştü.
Bu konulardaki çalışmalarını internet sitesinde topladı.
Uluslararası Af Örgütü’nden TİHV’e
Helmut Oberdiek 1949 Herford doğumlu. Tübingen Üniversitesini 1977’de bitirdi. 1981’e dek öğretmenlik yaptı.
Türkiye ile ilgisi 1970’lerin başından beri devam eden Oberdiek Türkçeden Almancaya birçok çeviri yaptı.
1986’da Uluslararası Af Örgütünün Türkiye sorumlusu olarak çalıştığı Londra’ya yerleşti. 1990’da Ankara’da Türkiye İnsan Hakları Vakfı Genel Merkezinde çalıştı.
1995’te, Mesut Yılmaz hükümetince “persona non grata” (istenmeyen insan) ilan edildi.
Helmut Oberdiek’in Af Örgütünde Türkiye sorumlusu olarak çalıştığı döneme ait, tarihsel değer taşıyan gazete haberlerine ve kendisiyle yapılan söyleşiler sonucu hazırlanan haberler de internet sitesindeki “Sergim” bölümünde bulunuyor.
1992-1998 arasındaki gazete arşivi de burada.
12 Eylül’ün “katkısı”: Dışarıdakiler
1991 yılında Türkçe olarak yazdığı “Dışarıdakiler” isimli kitabı Belge Yayınları'ndan yayınlandı. Baskısı tükenen kitabı daha sonra izin alarak internet sitesinde yayınladı.
Dışarıdakiler Helmut Oberdiek’in ilk Türkçe ilk yapıtı. Kitabını, “12 Eylül’ün katkısı” olarak tanımladı.
Telefon sesi ile uyanmak
12 Eylül 1980, sabah saat 6'da, yatağımın yanında bulunan telefonun sesi ile uyandım. Telefonun diğer ucunda Hamburg'dan Memet, heyecanla darbe haberini iletiyor:
“Duydun mu, Türkiye'de darbe olmuş.”
“Yapma, nereden duyacağım ki?”
“İlk haberi Bavyera Radyosu vermiş, yani NATO'nun onayı ile olmuş bir darbe bu.”
Kitabın tanıtımında, darbe dönemini “içeriden” yaşayanların yanı sıra bu kitapta “dışarıdakilerin”, dışarıda kalanların yaşadıklarının anlatıldığı belirtiliyor.
Oberdiek, neden “dışarıdakileri” yazdığını da şöyle anlattı:
“Neden ‘dışarıdakiler’?
a) 12 Eylül darbesinden 10 yıl önce gurbetçiler (Türkiye'nin dışındakiler) ile tanıştım,
b) 12 Eylül ile birlikte gönüllü 1402'li olup hapistekilerin dertleriyle "dışarıda" olan biri olarak uğraştım,
c) 12 Eylül'den 10 yıl sonra deneyimlerim hakkında yazmaya karar verdim.”
Helmut Oberdiek’in “11, 12 Eylül: Darbenin Gerçek Boyutu” başlıklı yazısı, bianet’te 15 Eylül 2007’de yayınlandı.
“Dışarıdakiler”e buradan ulaşabilirsiniz.
“Yardımseverliği hak arama mücadelesine dönüştü”
Perwer Yaş, 25 Eylül 2011’de Fırat Haber Ajansında (ANF) yayınlanan “Bir Alman’ın 12 Eylül Günlüğü” başlıklı söyleşisinde Oberdiek’le ilgili şunları anlatıyordu:
“Avrupa’yı sarsan 68 kuşağına yetişmediği için üzülmüştü, fakat Almanya’dan bir türlü gitmek istemeyen ‘misafirlerle' macerası 68 kuşağının yaşadıklarını aratmayan cinstendi.
Üç dönümlük tarlası verim vermeyince fabrikada çalışmaya başlayan bir babanın çocuğuydu. Hem köylü hem işçi bir aileden, yani ‘alttan’ geliyordu ve bu yüzden de “alttakilerle” dostluk kurmakta hiç zorlanmadı.
Herford doğumlu Oberdiek, Tübingen Üniveristesi’nde okurken okul tatillerinde çalıştığı fabrikalarda misafir işçilerin sorunlarını hal ediyor, danışmanlık yapıyor, doktorda sıra beklerken ‘Tarzanca’ tercüman oluyor, ailesini getirmek isteyenlere ve öğrencilerin ev ödevlerinde yardımcı oluyordu. Hatta o dönem Türkiye hakkında yeterli bilgi sahibi olmayan mahkemeler bilirkişi olması için onun peşinden koşuyordu.
Artık zamanla bu yardımseverliği onun deyimiyle bir hak arama mücadelesine dönüştü..."
Türkiye’de yaşam hakkı
Oberdiek, Eylül 2007'de “Türkiye’de yaşam hakkı” başlıklı raporu hazırladı.
Raporda, 12 Eylül 1980'den 12 Eylül 2000 yılına kadarki 20 yıllık bilanço ve 1990-1999 arasındaki silahlı grupların sivillere saldırılar hakkında 10 yıllık bilanço yer alıyor.
Raporda, açıklamalı ve rakamlar olarak kayıplar, gözaltında ölüm, silahlı grupların saldırıları, öldürülen öğretmenler, öldürülen gazetecilerle ilgili bilgiler var.
Oberdiek, raporla ilgili açıklamasında sorumluların yargı önüne çıkarılmasını umduğunu yazdı:
“Oluşturduğum listeler bu haliyle bile belirli bir döneme ışık tutmakla beraber belki ileride bunun yargılanması için de faydalı olabilir.
Sivillere yönelik saldırılar konusunda öğretmenler ve gazeteciler bence ayrı bir öneme sahip. Bunun için (çatışan her iki tarafın sorumlu olduğu) bu tür cinayetleri ayrı birer listede topladım.”
Rapora buradan ulaşabilirsiniz.
“Kaybolanlar”
Oberdiek, Almanya’dan bir milletvekili için 1998 yılında Türkiye'de “kaybedilenler” hakkında bir araştırma yaptı.
Çalışmasında özellikle 20 Aralık 1996 tarihinde Emniyet Genel Müdürlüğü’nün Terörle Mücadele Birimi içinde bulunan "İnsan Hakları ve Yurtdışı İlişkiler Şube Müdürlüğü'nde" kurulan "Kayıp Kişileri Araştırma Büro Amirliği"nde kamuoyu için hazırlanan yanıtlara baktığını söyledi.
Oberdiek, İHD’nin 1995/1996 raporlarında 360 zorla kaybetme vakasından söz edildiğini, buna rağmen Emniyet’in 150 kayıp olayı hakkında hiç bilgi vermediğini; aralarında Fehmi Tosun ve Hasan Ocak’ın da olduğu kaybedilen veya öldürülenlerle ilgili verdiği bilgilerin de “sözde” olduğunu not düştü.
Olaylara buradan ulaşabilirsiniz.
Öldürülen gazeteciler
Helmut Oberdiek, bianet’in Öldürülen Gazeteciler ve Cezasızlık dizisinde, “Bundan 20 Yıl Önce” başlıklı yazıyı yazdı:
“Gazetecilerin öldürüldüğü yıllarda araştırmanın ne denli zor (hatta olanaksız) olduğunu hatırlatmak için şunu belirtmekte fayda var.
Benden sonra Uluslararası Af Örgütü'nde Türkiye işlerinden sorumlu olan Jonathan Sugden'in Türkiye girişi Eylül 1994'te yasaklandı. Bunun üzerine Af Örgütü araştırma yapmakla tekrar beni görevlendirdi. Adana'da bu görevi yürütürken 6 Haziran 1995 tarihinde gözaltına alındım. 44 saatlik bir gözaltıdan sonra İstanbul'a götürüldüm ve sınırdışı edildim…”
Kaynak: bianet