Skip to main content
Image
Manşet Yatay Görseli
Share

Şiddete karşı “Farkındalık ve zihniyet dönüşümü” önerisi

“Kadına Yönelik Şiddetin Sebeplerinin Araştırılarak Alınması Gereken Önlemlerin Belirlenmesi Amacıyla Kurulan Meclis Araştırma Komisyonu” raporu tamamlandı. Yasal düzenlemelerin yanı sıra şiddeti önlemede medyadan birçok kuruma düşen görevlerde yer aldı.

İçerik Alınlık Resmi

“Kadına Yönelik Şiddetin Sebeplerinin Araştırılarak Alınması Gereken Önlemlerin Belirlenmesi Amacıyla Kurulan Meclis Araştırma Komisyonu” raporu tamamlandı. Yasal düzenlemelerin yanı sıra şiddeti önlemede medyadan birçok kuruma düşen görevlerde yer aldı.

kadına yönelik şiddet

Komisyon toplantısı sırasında komisyon üyesi milletvekillerince ifade edilen görüş ve önerilerden, komisyon toplantısına katılan kamu kurumu temsilcileri, STK’lar ve konunun uzmanları tarafından yapılan sunumlardan belge ve raporlardan tespit ve öneriler oluşturuldu. Komisyon raporunda yer alan bölümler şöyle:

FARKINDALIK VE ZİHNİYET DÖNÜŞÜMÜ

Tespitler

Kadına yönelik şiddetle mücadelenin ön koşulu “önlemek”tir. Bu bakımdan, kadına yönelik ayrımcılığa neden olan, kadına yönelik şiddeti onaylayan, yeniden üreten tüm olumsuz yargıların ve geleneksel tutumların değiştirilmesi gerekmektedir. Uzun soluklu bir çaba ve uzun vadeli politikalar gerektiren bu mücadele kültürel ve toplumsal değişimi zorunlu kılmaktadır. Bu çerçevede başta kamu kurumlarında görev yapan personel olmak üzere tüm topluma etki edecek bilinçlendirme, farkındalık ve zihniyet dönüşümü seferberliği başlatılmalıdır. Yöntemsel olarak eğitim ve kampanyalar başta olmak üzere farklı araçlar kullanılmalıdır. Ayrıca olumsuz geleneksel uygulamaların kültür kadar dinden kaynaklandığı yönündeki yanlış algının da toplumun aydınlatılması suretiyle giderilmesi gerekmektedir.

Öneriler:

EVLENME EHLİYETİ

* Devlet Denetleme Kurulu Raporunda belirtildiği üzere; aileler için asgari şartlarda da olsa aile mahremiyetine uygun, hijyenik ve sağlıklı ortamlarda yaşama imkanı sağlanması,

* Devlet Denetleme Kurulu Raporunda da belirtildiği üzere çocuklara küçük yaşlardan itibaren profesyonellerce güvenli ilişkiler (güvenli dokunuşlar, güvenli mesafeler, kişilere göre mahremi yet alanları ve vücudun mahrem yerleri) konusunda bilinç artırıcı eğitimler verilmesi,

* Toplumun, özellikle aile kurumunun güçlendirilmesi için, aile içi şiddet daha ortaya çıkmadan önlemek, böylece sağlıklı aile birlikteliklerinin kurulmasını sağlamak önemlidir. Bu amaçla, “Evlendirme Yönetmeliği”nde belirtilen “evlenme ehliyeti” ni edinmenin koşulları arasına; kadına yönelik şiddet, toplumsal cinsiyet eşitliği, kız ve erkek çocuklarına ayrımcı olmayan eğitim ve çocuğa yönelik şiddet/istismar konularının yer aldığı uygun eğitim ve bilgilendirme programlarına katılımın zorunlu tutulmasının eklenmesi ve bu eğitimlerin ASPB’ye bağlı sosyal hizmet merkezleri ile belediyelerin semt konağı/aile yaşam merkezleri vb. aracılığıyla verilmesi,

* Kadınlara ve kız çocuklarına yönelik şiddete neden olan medyadaki toplumsal cinsiyet kalıp yargılarını ortadan kaldıracak ulusal bilgilendirme kampanyası düzenlenmesi,

KADINA ŞİDDETİN AĞIR CEZASI ANLATILMALI

* Halk eğitim kursları ile mahalle ve köy muhtarları, öğretmenler, sağlık görevlileri, kolluk ve din görevlileri gibi kamu çalışanları öncülüğünde sağlıklı iletişim, öfke kontrolü gibi konularda eğitim verilmesi, kadına yönelik şiddetin suç olduğunun ve ihbar yükümlüğünün öneminin anlatılması,

* Kadına karşı şiddetin ağır cezaları olan bir suç olduğunun liselerdeki genç nesillere anlatılarak bilinçlenmenin sağlanması için; okullarda öğrenci ve rehber öğretmenlerden bir heyet oluşturulması ve bu heyetin afiş, broşür yarışması, konferans ve seminer düzenleme gibi çeşitli etkinliklerde bulunması,

* Üniversiteye yeni başlayan gençlere yönelik hazırlanan tanıtım broşürlerine kadına karşı şiddetin ağır cezaları olan bir suç olduğu hususunun eklenmesi ve bu konunun sonraki süreçlerde üniversite bünyesinde verilecek konferanslara entegre edilmesi,

* Kadına yönelik şiddetle mücadele konusunda toplumda farkındalık yaratmak amacıyla tüm üniversitelerde ortak bir temada tasarlanmış afişler, broşürler ve el ilanları kullanılması, üniversiteler arası bir afiş yarışması yapılarak, yarışma sonucunda dereceye giren afişlerin kamuya açık alanlarda sergilenmesi ve kadına yönelik şiddetin suç olduğu konusunun, özellikle gençlerin izlediği programlara uyarıcı görüntü ve işaretlerle entegre edilmesi,

* Toplumsal cinsiyet rollerini oluşturan, pekiştiren oyuncaklar ile şiddeti özendiren dijital oyun ve oyuncakların kullanımını önlemeye yönelik ilgili Bakanlıklarla protokoller yapılması ve ebeveynlerin bu konuda bilinçlendirilmesine yönelik çalışmalar yapılması,

* Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı koordinesinde; kadınların, kamu ve özel sektörde maruz kaldıkları psikolojik tacize (mobbing) ilişkin bilinçlendirme çalışmalarının yapılması,

* Kamuda görev alacak personelin bilinçlendirilmesi amacıyla adaylık dönemindeki eğitimlerine; toplumsal cinsiyet eşitliği ile 6284 sayılı Kanunun kamu görevlilerine getirdiği ihbar yükümlülüğünü içerecek şekilde kadına ve çocuğa yönelik şiddet konularının da dahil edilmesi,

* Öğretmen ve eğitimciler için toplumsal cinsiyete duyarlı öğretme yöntemleri konusunda eğitim programları ile materyaller geliştirilmesi,

* Okul öncesi eğitimden itibaren kız ve erkek çocuklarına yönelik eşitlik, işbirliği, saygı ve sorumlulukların paylaşılmasını yerleştirmeye, cinsel taciz ve şiddet olaylarına karşı bilinçlendirmeye yönelik eğitim modüllerinin oluşturulması,

MASAL KİTAPLARI, OYUNCAKLAR AYRIMCI OLMASIN

* Çocukların, kadın erkek eşitliğini destekleyen bir anlayışla oluşturulmuş programlar çerçevesinde ve ayrımcılık içermeyen materyaller (masal kitapları, oyuncaklar) kullanılarak eğitileceği bir anaokulu modeli için pilot uygulama başlatılması,

* 2006/17 sayılı Başbakanlık Genelgesi’nde de değinildiği üzere;

* Okul öncesi eğitimden itibaren yaş gruplarına uygun yöntemlerle ders müfredatına sağlıklı iletişim, çatışmaları barışçıl yolla çözme, öfke kontrolü, stresle baş etme, davranış değişikliği eğitimi, toplumsal cinsiyet eşitliği, kadına yönelik şiddet, aile içi şiddet ve çocuk hakları konularının ünite olarak eklenmesi,

SEMT PAZARLARINDA ŞİDDET MAĞDURUNA YER AYRILSIN

* Yerel yönetimlerin, o bölgeye has özellikler göz önüne alınarak kadına yönelik şiddetle mücadele etmesi ve bu kapsamda reklam ve ilan panolarının kullanılması, semt pazarlarında şiddet mağduru kadınlara yer ayrılması gibi uygulamalarda etkin rol almaları,

* Öncelikle eğitim, tıp, hukuk, sosyal bilimler ve siyasal bilgiler fakülteleri olmak üzere açıköğretim dahil tüm fakülte ve yüksekokulların eğitim müfredatına toplumsal cinsiyet eşitliği, insan hakları ve kadına yönelik şiddet dersinin dahil edilmesi,

* Sosyal hizmet uzmanı ve psikologların lisans ve yüksek lisans eğitimlerinde ve hizmetiçi eğitimlerinde kadınlara yönelik şiddet konusuda uygulama becerilerini geliştirecek derslerin dahil edilmesi,

* “Aile Danışmanlığı” hizmetlerinin yaygınlaştırılması için çeşitli üniversitelerde açılan Aile Danışmanlığı Yüksek Lisans Programlarının işleve uygun hale gelecek şekilde içeriğinin zenginleştirilmesi,

* Tüm tarafların katkısıyla eğitimin bütün düzeyleri için cinsiyete dayalı klişelerden bağımsız öğretim malzemeleri, ders kitapları ve müfredat geliştirmek ve bunun sürekliliğini sağlamak üzere ayrıntılı önerilerin yer aldığı kılavuz metinlerin hazırlanması,

SÖZLÜKLERDEN AYRIMCI İFADELER AYIKLANMALI

* Erkek egemen zihniyetin hakim olduğu toplumsal yapının yarattığı olumsuzlukları vurgulayan bir söylem geliştirilmesi amacıyla; Türk Dil Kurumu ile ASPB işbirliği içinde, dilimizde yer alan ve kadınlar aleyhine ayrımcılık, şiddet ve cinsiyetçi ifadeler içeren sözcük ve deyimlerin sözlüklerden ayıklanması,

* Kadın ve çocuğa yönelik şiddetin, töre/namus cinayetlerinin önlenmesi konusunda toplumu bilinçlendirmek üzere; hutbe ve vaazların verilmesi, yazılı ve görsel yayınların hazırlanması gibi etkinliklerin arttırılması,

* “Askerlik eğitiminde, camilerde, kadına yönelik şiddet konusunda erkeklere yönelik zihniyet dönüşümünü sağlayacak eğitim programlarının düzenlenmesi, şiddete uğrayan kadınların başvurabilecekleri, rehberlik ve danışmanlık hizmeti alabilecekleri merkezlerin tanıtımı, kadınlara yönelik bilinç yükseltme ve eğitim çalışmaları konusunda ulusal bir bilgilendirme kampanyasının yürütülmesi” önerisinde yer alan çalışmaların görünürlüğünün arttırılması,

MEDYA

Öneriler:

* Haberlerin sunumunda ve görsellerin kullanımında dikkat edilmesi önerilen hususlar:

* Haberlerin kamuoyu tarafından beklenen tarafsızlıkla ve herhangi bir yorum eklenmeksizin sunulması esas olup, ıstırap ve üzüntü içeren haberlerin eksiksiz ve doğru biçimde duyurulmasındaki kamu yararı ile bireyin özel yaşamına ve insanlık onuruna saygı duyulması ilkesinin dengelenmesi,

* İnsanların ölüm anları gibi durumların, duygu sömürüsüne yol açacak, korku ve çelişkili duygulara sebep olacak biçimde yayınlanmaması,

ŞİDDET MAĞDURU İSTEMEDİKÇE ADI AÇIKLANMAMALI

Kaza, felaket ve trajedilerde yaralının ve mağdurun korunmasının, kamunun bilgilenme hakkından önce gelmesi

* Şiddet haberlerinde özellikle cinsel saldırılarla ilgili durumlarda çocukların kimliklerinin açıklanmaması ve çocuğun kimliğini açığa çıkarabilecek detayların verilmesinden kaçınılması,

* Kadına yönelik şiddet haberleri yapılırken kişilik haklarını ihlal etmemek adına hukuk bilgisine sahip uzman kişilerle bilgi alış verişi yapılabilecek platformlar oluşturulması,

* Şiddet mağdurlarının isimlerinin (genel yarar bakımından mağdurun kendisi istemedikçe) yayınlanmaması, kimliği açığa çıkacak ölçüde ayrıntı (görsel, adres, yerel odaklı haberler için yerleşim birimi vb.) verilmemesi ve olayla ilgisi bulunmayan akrabaların kişisel haklarına da saygı duyulması,

* Konuşulacak kişinin rızası önceden alınarak, kişinin konuşması sonrasında karşılaşılabileceği olası riskler konusunda bilgilendirilmesi ve bu bilgilendirme çerçevesinde mağdura teşhis edilip edilmemeye karar verme hakkı tanınması,

* Şiddete uğrayan ya da risk altında olanların, çözüm yolları ve yöntemleri konusunda bilgilendirilmesi amacıyla var olan kuruluş ve yardım hatlarının erişim bilgilerinin haberde yer almasının zorunlu olması,

* Kadınların sürekli olarak kurban ya da mağdur konumunda ya da çaresiz bireyler olarak temsil edilmemesi,

* Şiddet suçlarında saldırganın ifadesinden yararlanılarak hazırlanan metinlerin; mağdur açısından yaralayıcı, suçu sıradanlaştıran, potansiyel faili kışkırtıcı ve suçun önemini azaltıcı niteliği göz önüne alınarak sansasyonel kullanımlardan kaçınılması,

NAMUS SADECE KADINA AİT BİR KAVRAM GİBİ GÖSTERİLMEMELİ

* Namusun sadece kadını içeren ve kadına ait bir kavram olarak görülmesini engelleyecek ifadeler kullanılması,

* Şiddet gerçekleştiren saldırganların, olay sonrasında yasal olarak hangi yaptırımlar ile karşılaştıklarının, manevi olarak kayıplarının, bu sürecin fail açısından pişmanlık

doğuran bir süreç olduğunun ve bu şekilde yapılan saldırının cezasız kalmadığının hatırlatılması,

* Şiddet gören kadınların bir süre sonra hayata nasıl devam ettiklerini gösteren haberler yapılarak, şiddete “dur” diyen kadının mağdur olmayacağının gösterilmesi/vurgulanması,

* Kadının, şiddet karşısında yasal korunma ve çözüm yollarının yalın bir içerikle anlatılması ve bu haberlerde mevzuatın mağdurun anlayacağı bir dille anlatılması,

* Konukevleri ve gönüllülerle röportajlar yapılarak buralardan destek alanların kazanımlarının sergilenmesi; ayrıca sığınma evlerinin sayılarının artması ve buraların geliştirilmesi için özellikle STK’ları ve özel sektörü teşvik eden haberler yapılması,

* “Namus cinayeti”, “namusun temizlenmesi”, “namusun kirlenmesi”, “namus/töre kurbanı”, “aile meclisi”, “töre infazı”, “çılgın koca”, “gönlünü kaptıran” vb. ifadeler yerine “töre adı altında işlenen cinayetler”, “sözde namus cinayetleri”, “erken yaşta evlenmeye zorlananlar” gibi ifadeler kullanılması,

* “Karısı”, “eşi”, “sevgilisi”, “aşığı” gibi kelimeler, kadını erkek ile aile birlikteliği ya da gönül bağı içerisinde gösterdiğinden ve erkeğin kadın üzerindeki tasarrufunu doğallaştırdığından; şiddete maruz kalan kadın ayrılmış, evi terk etmiş, boşanma sürecinde olan bir kimse ise, haberlerde erkek ile olan bağının vurgulanmadan verilmesi,

* Şiddetin bahane, mazeret veya gerekçesi olmayacağına vurgu yapan bir anlatım dili kullanılması,

* Suçla herhangi bir ilişkisi olan (mağdur, fail, tanık vb.) çocukların görüntülerinin, ondan sorumlu ailesinin veya vasinin rızası olması durumda dahi, çocuğun yüksek yararı ilkesi gereğince yayınlamaması,

* Şiddet görüntülerinin flulaştırılması veya mozaikleme tekniği ile verilmesi,

* Şiddet haberleri ile ilgili canlandırma yapılmasının yasaklanması,

* Yayınlarda şiddeti olumlayan ve özendiren görüntülere yer verilmemesi,

* Mağduru küçük düşürücü, yanlış temsil eden, yaralayıcı görüntülerin yayınlanmasına izin verilmemesi,

TACİZ. TECAVÜZ, TÖRE VE İNTİHAR HABERLERİNDEKİ FOTOĞRAF

* Taciz ve tecavüz gibi cinsel suçların haberleştirilmesinde kullanılan görsel malzeme ile anlatım biçiminin pornografik, şiddeti özendirici ve mağduru suçlayıcı çağrışımlar yaratmamasına dikkat edilmesi,

* İntihar etmiş mağdurun fotoğrafının kullanılmaması,

* Sözde töre/ namus cinayet haberleri için, kadının fotoğrafının diğer fotoğraflardan daha büyük ve ağırlıklı olmaması, kadının cazibesine, başına buyrukluğuna vurgu yapılmaması; bunların yerine cinayeti gerçekleştiren baba, kardeş, eş ile geçmişten kalan sıcak ve mutlu bir aile fotoğrafı verilmesi,

* Saldırgan erkeğin fotoğraflarının kadının görüntüsü olmaksızın tek başına faili öne çıkaracak şekilde verilmesi,

* Televizyon programlarının içeriğinde;

* Cinsiyet ayrımcılığına dayalı şiddeti meşru gösteren, şiddetin toplumsal düzlemdeki önemini azaltacak sansasyonel kullanımlardan ve mizah malzemesine dönüştürme eğilimlerinden uzak durulması,

* Şiddeti olumlayan ve özendiren yorum ve ifadelere yer verilmemesi,

* Şiddetin, programın ana unsuru olmaması, sıkça ve uzun sahnelerde yer almaması ve teşvik edilmemesi,

* Özellikle reklamlarda kadının cinsel obje olarak metalaştırılmaması,

* Şiddet içeren programların duyuruları/ön tanıtımlarının yapılmaması,

* Kadına yönelik şiddeti ve cinsel saldırıyı meşrulaştıran ve özendiren görüntü ve mesajlara yer verilmemesi,

DİZİLERDE KADINLAR KURBAN, ŞİDDETİ HAK ETMİŞ GÖSTERİLMEMELİ

* Konuya ilişkin özel temalı dizi ve film senaryoları yazılması ve bu yapımlarda toplumun beğenisini kazanmış sanatçılara yer verilmesi,

* Dizi, film ve reklamlarda kadınların güçsüz, kurban, aciz, şiddeti hak etmiş vb. şekillerde sunulmaması,

* Özellikle toplumun yoğun şekilde takip ettiği dizi, program ve televizyon yapımlarında kadına yönelik şiddet temalarının daha yoğun bir şekilde kullanılması,

* Toplumda cinsiyet ayrımcılığı konusundaki her türlü ihlalin izlenerek önlenmesi, haber ve diğer içerikler yoluyla topluma yansıtılması yönünde medyanın öncülük yapması,

MEDYADA YÖNETİM KADROLARINDA DAHA ÇOK KADIN

* Medyanın yönetim kademelerinde kadın/kadın bakış açısına sahip yönetici sayısının arttırılması,

* TBMM Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu tarafından 2012 yılında yayınlanan Toplumsal Cinsiyet Eşitliğinde Medyanın Rolü Konulu Komisyon Raporu’nda da belirtildiği gibi;

* Kadın ve medya konusundaki farkındalığın artırılması amacıyla geniş kapsamlı bir “Medya ve Kadın Kampanyası” gerçekleştirilmesi,

* Toplumsal cinsiyet eşitliği ve kadına yönelik şiddet konularında kamu spotu hazırlamak isteyen STK’larla ve bu talepleri değerlendiren RTÜK ile KSGM arasında bir işbirliği kurulması,

* Konuya ilişkin kamu spotlarının devamlı olarak yayınlanması,

ŞİDDET İÇERİKLİ VİDEOLARA ERİŞİM ENGELLENSİN

* Çocukların Şiddet İçeren Video Oyunları’na (ŞİVO) erişiminin engellenmesi,

* ŞİVO’nun içerdiği şiddetin belirlenmesine yönelik şiddet ve cinsel içerik miktarını gösteren bir derecelendirme (reyting) sistemi oluşturulması,

* Ülke genelini temsil edecek şekilde ŞİVO oynanma sıklığı, bu oyunlara ilişkin sosyal değişkenler ve bu oyunların meydana getirdiği genel etkilerinin yanı sıra, şiddet, saldırganlık ve suç üzerine etkilerine ve ailelerin bu konudaki farkındalığı üzerine bilimsel çalışmalar yapılması.

Zete

Share
İlgili Eğitim