Skip to main content
Image
Manşet Yatay Görseli
Share

Termik karşıtı mücadeleden enerji ve iklim adaleti mücadelesine

Gerze’de altı yıl önce başlayan termik santral karşıtı mücadelemizi 2015 itibariyle kazandığımızı söyleyebiliyoruz. Gerze’de termik santral kurulmasına karşı “Yeşil Gerze Çevre Platformu” öncülüğünde başlayan mücadeleyi tüm Türkiye ile birlikte kazandık.

İçerik Alınlık Resmi

Gerze’de altı yıl önce başlayan termik santral karşıtı mücadelemizi 2015 itibariyle kazandığımızı söyleyebiliyoruz. Gerze’de termik santral kurulmasına karşı “Yeşil Gerze Çevre Platformu” öncülüğünde başlayan mücadeleyi tüm Türkiye ile birlikte kazandık.

Gerze’de altı yıl önce başlayan termik santral karşıtı mücadelemizi 2015 itibariyle kazandığımızı söyleyebiliyoruz.  Gerze’de termik santral kurulmasına karşı “Yeşil Gerze Çevre Platformu” öncülüğünde başlayan mücadeleyi tüm Türkiye ile birlikte kazandık.  Ancak bu uzun mücadelenin bize öğrettiği bazı önemli deneyimleri, düşünsel birikimi 2015 genel seçimleri öncesinde anımsamakta yarar var. 

EKOLOJİ MÜCADELESİ EMEK EKSENLİ YÜRÜTÜLMELİDİR

Gerze’de olduğu gibi Türkiye’nin pek çok yerinde kömüre dayalı termik santraller enerji ihtiyacı için kurulmuyor. Bu santral Gerze’ye kurulacak denildiği anda Afşin Elbistan, Zonguldak, Sugözü termik santrallerini gittik, gördük.  Halka büyük vaatler verilerek kurulan bu santraller, insanların ve doğanın yaşamını sürdürmesini olanaksızlaştırıyordu. Konuştuğumuz herkes, “keşke zamanında engel olabilseydik” diyordu. Bizim kulağımızda hep bu sözler yankılandı.  Enerji şirketleri kazanıyordu ama halk sağlığını yitiriyordu. Çalışanlar mutsuzdu. Bir yatırım düşünün ki insanların hayatlarını yok etsin. Bu nedenle de gelişme, ancak doğanın ve insanların mutluluğunu sağlayabiliyorsa gelişmedir, dedik. Bu nedenle kömürlü santrallere karşı emeğimizi koyduk, yoksa canımız gidecekti. Bu mücadelede emek kazanırsa, insanlık kazanır bunu gördük. 

EKOLOJİ MÜCADELESİ SİYASALDIR AMA SİYASETLERİN ARKA BAHÇESİ DEĞİLDİR

Türkiye’de ekolojik krizin derinleşmesine paralel olarak, ekoloji mücadelesi de geniş toplum kesimlerini etkiliyor. Bir orta sınıf etkinliği olmaktan çıkıyor ekoloji mücadelesi. Bir yaşam mücadelesi haline geliyor. Bununla birlikte, çevreyi korumak, sağlıklı ortamlarda yaşamak için çözüm ekoloji mücadelesinin bütünlüklü bir programa kavuşturulmasıyla sağlanacak gibi de durmuyor.  Ekolojinin yenilenmesi ve korunması 21. yüzyıl insanlarının bir varlık yokluk meselesidir.  Ekoloji konusunda ise bir an önce uygulamaya geçilmesi elzemdir. Gregory Bateson’un  dediği gibi;  “Tıpkı ayrık otlarının bir ekolojisi olduğu gibi, kötü fikirlerin de bir ekolojisi vardır.”

İşte Gezi Parkı direnişinde olduğu gibi ülkenin her yerinde “Yaşam alanlarıma dokunma! Yeter. Bedenimden ve hayatımdan çek elini” diye bağıran  toplumsal hareketlerin de politik uyanışlar olarak algılanması gerekir. Kent ve çevre hareketlerinin haykırışlarını partiler seçim programlarına alırken kent ve ekoloji talanına karşı, herkesin ahlaki ve vicdani bir hesaplaşmadan da geçmesi ve bir politik duruşu sergilemesi gerekir.  En çok da bugün buna ihtiyacımız var. Programlar kadar gündelik hayatlarımızda da köklü dönüşümlere ihtiyacımız var. 

Aksi takdirde büyük sözlerin, büyük bekçileri haline gelebiliriz. Oysa bu küçük mavi kürede, tüm insanların istediği kadar ve yaşayabileceği gibi bir hayat için kişisel olarak da tutum ve davranışlarımızı gözden geçirmeye ihtiyaç var.  Dönüşüm hem siyasal hem de toplumsal olmak zorundadır.  Bu anlamda da ekoloji mücadelesi şu ya da bu siyasetin ortalamasını alan değil bir yangın kulesi gibi her daim adaleti, eşitliği, dayanışmayı, barışı, hakkaniyeti  hatırlatan bir konumda durmalıdır.  Gerze’nin başarısı da budur. Siyasaldır ama kimsenin siyaseti de olmamıştır.

YERELDEN KÜRESELE DÜNYAYI DEĞİŞTİREBİLİRİZ

Gerze dünyanın şanslı coğrafyalarından birisidir. Evinizin penceresinden giren güneş,  ormanların sessizliği ve dalgaların gücüyle bir ömür sürebilirsiniz. Bu sakin şehir tam altı yıl boyunca onlarca ceza davası, binlerce gösteri, yüz binlerce kalp atışıyla hareketli  zamanlar geçirdi. Bu hareket, dünyanın başka yerlerindeki coşkuyu coşkumuz, acıyı acımız kıldı. Tam da bu nedenle dünyanın en önemli toplumsal hareketlerinden birisi olarak seçildik. Ortak kalp atışları, ortak hafızalar sayesinde. Yerelden tüm küreye yükselttiğimiz ses şuna dönüşmüştü: Evet biz  kömürlü termik santral istemiyoruz ama aynı zamanda herkes için enerji ve iklim adaleti istiyoruz. Çok enerji tüketmek, çok enerji üretmek değil, insanın ve doğanın sömürülmediği bir enerji istiyoruz. 

HES, termik ve nükleer  santral politikalarına karşı koymak, endüstriyel atık ve kirlilik sonucunda yaşam alanlarının tahrip edilmesini engellemek  ve küresel iklim değişikliğini durdurabilmek  için mücadele bir insanlık görevidir. Kapitalizmin doğayı, doğal varlıkları, canlı yaşamını hiçe sayan ve metalaştırarak sömürülmesine yol açan her türlü uygulamasına karşı durmak gerekir.Çünkü,  İyi bir yaşam için başkaca bir yol da görünmüyor. İnsanı, doğanın efendisi değil bir parçası olarak görmek ve yaşam alanlarını koruma mücadelesi verenlerle dayanışma, mücadeleyi güçlendirmek  ve tüm bu direnişleri, talepleri siyasi zemine taşımayı görev bilmek gereklidir.

BİR KÜÇÜK ÖNERİ

Daha önce yapılan seçimlerde; Gerze halkı yapılmak istenen termik santrale karşı kararlı mücadelesini seçim sürecinde ve sonrasında da sürdüreceğini beyan eden mektubunu vekil adaylarına göndermişti.

Bizler bu konuda adaylardan açık ve kesin olarak taahhüt istemiştik.  Bize söz vermelerini ve sözlerine sahip çıkmalarını talep ettik. Bu nedenle ilçemize gelen tüm partilerin adaylarına bir taahhütname imzalatarak bu konudaki tavırlarını Gerze halkının önünde kürsüden de açıklamalarını istemiştik.  Tüm ekoloji mücadeleleri bu yolu yine denemelidir. Küçük adımlar, bir denize açılmak için kararlı adımlara dönüşebilir.

Şengül ŞAHİN/ Yeşil Gerze Çevre Platformu

Kaynak

Share
İlgili Eğitim