Skip to main content
Image
Manşet Yatay Görseli
Share

Yasalar Hayvanları Korumuyor

Türk hukuk sistemi hayvanları korumaktan uzak. Hayvana tecavüz veya hunharca öldürmeye sadece 499 TL para cezası uygulanıyor. Meclis’te onaylanmayı bekleyen tasarı ise seçim nedeniyle Meclis erken kapanacağından buhar oldu.

İçerik Alınlık Resmi

Türk hukuk sistemi hayvanları korumaktan uzak. Hayvana tecavüz veya hunharca öldürmeye sadece 499 TL para cezası uygulanıyor. Meclis’te onaylanmayı bekleyen tasarı ise seçim nedeniyle Meclis erken kapanacağından buhar oldu.

Barınaklar, ormanlara terk edilen köpekler, sirkler, hayvanat bahçeleri ve yunus parkları...

Türkiye'deki hayvan hakları savunucularının ajandasını bu sorunlu başlıklar oluşturuyor. Farklı platformlar üzerinden direnmeye çalışıyor, hayvanların haklarını savunmak için eylemler düzenliyor, hukuki yoldan girişimlerde bulunuyorlar.  

Türkiye’de hayvan hakları sadece belli kesimin odaklandığı bir alan. Teoride bileşeni çok ama kafa yoranı bir o kadar az. Kamu ile hayvan hakları savunucuları karşı karşıya… Yakın zamanda müşterek bir noktada buluşabileceklerini söylemek de hayalden öteye gitmez. Bir tarafta kamu yararı söylemleri diğer yanda da hayvan yararı...

Konu nazik ve kronik. Ama bu, hayvan haklarını gündemin gerisinden çekip çıkarmaya yetmiyor. Son tecrübe bir kez daha bunu gösterdi. 5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanunu'nda değişiklik yapılmasına dair yasa tasarısı seçim gündemi nedeniyle rafa kalktı.

 


[Fotoğraf: AA]

Kadük kaldı

Türkiye’de hayvanlar ilk defa 2004'te yürürlüğe giren Hayvanları Koruma Kanunu ile yasal güvence altına alındı. Önemli bir adım olarak değerlendirildi. Ancak zaman içinde yasanın ihtiyaçlara tam anlamıyla cevap vermediği anlaşıldı. Daha doğrusu hayvan hakları savunucularına göre; "hayvan hakları mücadelesinin ekseni genişledi ve yasanın aslında ne denli sığ kaldığı ortaya çıktı."

5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanunu'nun uygulanmasında karşılaşılan sorunların giderilmesi için kanunda değişiklik yapılması gündeme geldi ve 2012'de değişikliği içeren yasa tasarısı Meclis'e sunuldu.  

Bu adımlarda medyaya yansıyan haberlerin de etkisi oldu. Özellikle hayvanlara yapılan tecavüz ve sonrasında ortaya çıkan toplumsal muhalefet birincil neden olarak gösteriliyor.  

Milletvekilleri üç yıldır 5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanunu'nda değişiklik yapılmasına dair yasa tasarısı üzerinde çalışıyordu. Çevre Komisyonu tarafından son şekli verilerek Meclis'e sunuldu.

Tasarının oylanması bekleniyordu ancak 7 Haziran’daki genel seçimler işi sekteye uğrattı. Bu hafta Meclis'in son haftası. Son mesai haftasında görüşülecek başlıklar arasında hayvan hakları yasası yok.

Hayvan hakları savunucuları ne diyor?

Hayvan hakları savunucuları arasında da tasarıyla ilgili tam bir görüş birliği yok. Hayvanların haklarını temsil ve teslim edeceğine inanan da var, inanmayan da.

 

 
HAYTAP Başkanı Şenpolat, yasa tasarısı için çevre komisyonu toplantılarına katılan isimlerden.
[Fotoğraf: Kemal Soğukdere/Al Jazeera Türk]

 

Mevcut yasanın revize edilmesinde öncelik, hayvana yapılan eziyetlerin cezalandırılmasına verilmiş durumda. Hayvana tecavüz edilmesi ya da hayvanın hunharca öldürülmesi gibi suçlar Kabahatler Kanunu'na tabi. Failler ise sadece idari para cezasına çarptırılıyor. Ceza 499 TL.

Hayvan Hakları Federasyonu Başkanı Ahmet Kemal Şenpolat, Türk hukuk sisteminde hayvanların hiçbir şekilde korunmadığına dikkat çekiyor.

“Adam, hayvana tecavüz ederken yakalandığında bile götürebileceğiniz makam yok. Polise şikâyet ettiğinizde polisin yetkisi yok. Tutanak tutuyor, savcılığa götürüyor. Savcılık yetkisiz. Şöyle örneklemek gerekir. Biri sokağa tükürdüğünde ya da sokakta nara attığında, bunların hepsine biz kabahat diyoruz yani küçük suçlar. Devlet de diyor ki, yargılama organlarını meşgul etme. Hafif para cezaları verelim. Bu kadarcık şey için duruşma yapmayalım. Yere tükürmekle hayvana tecavüz eşdeğer. Yağma, kapkaç suçken haklı olarak; hayvana tecavüz, işkence de kabahat. Hayvana tecavüz eden adamı serbest bırakıyorsun, mahkemeye çıkmadığı için sicili yok. Kabahatli olan şeyler savcılığa gitmez. Yasada yok. Büyük bir ayıp, bu toplumun ayıbı.”

Ayrıcalık sadece sahipli hayvanlar için uygulanıyor. O da canlı olduğu için değil; fatura karşılığında alınan bir ‘mal’ olduğu için. Mevcut yasada en çok eleştirilen nokta da bu.

“Hayvanınızın başına bir şey geldiğinde savcılık sizin hayvanınızın hayvan olmasından dolayı dava açmıyor. Sizin hayvanınız faturalı bir mal. Fatura değeri var. Sizin faturalı malınızda bir eksilme oluyor. Tıpkı bardak kırıldığında ya da arabanız çizildiğinde hangi kanun maddesi uygulanacaksa o madde uygulanıyor. TCK’nın 151/2’yi uyguluyor. Hayvan olmasından dolayı değil, hayvan dört bacaklıyken 750 TL idi, bir bacağını kaybetti değeri 400 TL oldu. Sizin 300 TL’lik mal değeriniz düştü. Tıpkı arabanızın değerinin düşmesi gibi. Dolayısıyla malın değerinin düşmesinden dolayı savcılık dava açıyor.”

 

 
İstanbul Barosu, Türkiye'de ilk kez hayvan hakları komisyonunu kuran baro. 9 yıldır raporlama yapıyor.
[Fotoğraf: Kemal Soğukdere/Al Jazeera Türk]

 

İstanbul Barosu Hayvan Hakları Komisyonu’ndan Deniz Tavşancıl Kalafatoğlu da bunun hukuk sistemini ayıplı duruma soktuğuna vurgu yapıyor.

“Hukuk sisteminde düzeltilmesi gereken iki ayıp var. Bir mal gözüyle bakılıyor. Avrupa’da bu düzenlemeler yapılmış, en son 2003’te İsviçre kanunu yapmış, hayvana şahıs demiyor ama eşya da demiyor. Sadece hayvana şahıs sıfatı verilsin demiyoruz ama eşya olmaktan çıkarılsın diyoruz. Mal muamelesi yapılıyor, bu ilk ayıp. İkinci ayıp da hayvanın başına bir şey geldiğinde onunla alâkalı cezalandırma yaptığında ortaya çıkıyor. Hayvanı ikiye ayırıyor: Sahipli ve sahipsiz. Sahipliyse mal sıfatıyla zarar gelmesinden dolayı TCK’ya tabi tutuyor. Sahipsizse o hayvana mal muamelesi bile yapmıyor. İdari para cezası veriyor. Kabahatler Kanunu ile cezalandırıyor şahsı. Biz sahipli - sahipsiz ayrılmamalı diyoruz, ikisi de canlı. Sahipsiz tanımlamasını kabul etmiyorum. Sokak hayvanı, kanun uyarınca belediyenin üzerinde. Yani sahipsiz değil.”

“Önce hayvan sonra çocuk”

Deniz Tavşancıl Kalafatoğlu’na göre, hayvana yapılan her türlü eylem önünde sonunda insana dönüyor. Adli sicilin tutulmasını bu sebepten önemsediklerini ifade ediyor. Kalafatoğlu, FBI’ın davranış bilimleri birimi raporunu buna kaynak gösteriyor.

“Amerika’da 50 eyalette de hayvana zulüm suç olarak kabul edilmektedir. Bu, dünyada kanıtlanmış. Hayvana yapılan eziyet, işkence daima cinayetlerin ilk adımı. Hayvana yapıldığı aşamada kesilmezse bu el er ya da geç insana uzanır. Amerika’da 50 eyalette hayvana zulüm, suç olarak kabul ediliyor ve cezalandırılıyor. Hayvana bayıldığı için değil. Ben bu eli keseyim ki insana uzanmasın der. Seri katillerin ilk denemeleri hep kedi köpekle. Can doğruyorsun. Canlı hareket ediyor, gözlerinin içine bakıyor. Allah’ın verdiği aynı nefesi alıyor bizle. İnsan bakışı gibidir. Sen onu öldürmeden silahı kadının kafasına dayayamazsın. Aynı şekilde çocuk tacizinde de paralellik var. Çocuk daha insan formatına yakın. Bir mahallede hayvana tecavüz eden varsa o mahallede çocuklar da güvenli değil. Yine ABD’de çocuk tecavüzcüsü taşındığında deşifre ediyor. O çocukları korumakla da yükümlü devlet.”

 

 
İstanbul Büyükçekmece barınağında 2000'e yakın köpek var.
[Fotoğraf: Güray Ervin/Al Jazeera Türk]

 

Mevcut yasa ile tasarı arasındaki fark

Her ne kadar bu dönem yasalaşmayacak olsa da tasarıya bakmakta fayda var.  

Tasarıda hayvana karşı işlenen suçlardan dolayı uygulanacak para cezalarında artış var. Köpek dövüştürenlere 6 aydan 2 yıla, hayvanı kasten öldürene 4 aydan 3 yıla, işkence yapan ya da tecavüz edene 3 aydan 2 yıla kadar hapis cezası getiriliyor.

Yasa tasarısı için umut besleyenler de var. Umutsuzluğa kapılan da.

HAYTAP Başkanı Şenpolat yasa tasarısı için çaba harcayan avukatlardan. Ona göre tasarı bir kazanım:

“Türkiye hiçbir zaman ideal noktaya gelmeyecek. Havyanı öldürmüş, eşeğe tecavüz etmiş adama 2 yıl hapis cezası verecek, sonra onu paraya çevirecek; bu ideal değil. Bizim sunduğumuz yasa teklifinde bu tip suçlar için öngördüğümüz hapis cezası 3-4 yıldan başlıyordu. CMK’dan faydalanamıyor, fiili olarak tutuklanıyor. Ama Adalet Bakanlığı yasaya müdahale etti, bu cezayı çok fazla gördü. Türkiye’deki diğer yasa ve mevzuatlarla da alâkalı bu cezalar. Ama bana kalırsa bu bile kazanım.”

"Hayvanların toplanmasına karşıyız"

Mevcut 5199 sayılı Kanun üzerinde değişikliğe uğrayan 14 madde var. Yasaya ruhunu veren, yasanın belkemiği oluşturan 6. madde üzerindeki değişiklik, kimi hayvan hakları savunucularının canını sıkıyor.

O madde, belediyeler tarafından kısırlaştırılan, aşılanan ve rehabilite edilen hayvanların kaydedildikten sonra alındıkları ortama bırakılmalarını esas kılıyor.

İstanbul Yedikule hayvan barınağında çok sayıda kedi var.
[Fotoğraf: AA]

Tasarıdaysa sokaktan alınan hayvanların sahiplendirilememesi durumunda okul, hastane, ibadethane, çocuk oyun alanı gibi yerler dışında alındıkları ortama bırakılması esas alınıyor. İstanbul Barosu Hayvan Hakları Komisyonu’ndan Deniz Tavşancıl Kalafatoğlu kaygılı. Ona göre sokak hayvanları için iki seçenek var; ya barınak ya da orman. 

“Sokaklarda hayvan popülasyonu var ama yok etmeyle olmuyor, sorun hallolmuyor. Barınaklara toplanırsa bu hayvanlar yok olacaklar. Kediyi köpeği barınaklara toplarlarsa bu, yok etme politikasıyla eşdeğer. Türkiye’nin batısından doğusuna başıboş hayvan toplanacak diyorlar. Hayvanların toplanmasına karşıyız. Tam da Osmanlı dönemine hayranlık duyulan bir dönemde okullara dersi konulurken, o zaman bir parça da benimseyeceksiniz o duyguları. Osmanlı'nın hayvan sevgisi bugüne örnek teşkil edecek boyutta.”

Kaynak

Share
İlgili Eğitim