ÖSYM, bazı engellilerin cihazlarıyla sınava girmelerine ilk kez izin verdi ancak bu kez sınav için Ankara'ya gitmelerini şart koştu. Biyonik kulak kullanan işitme engelli Gizem Eke, "Sınava girmek için İstanbul'dan Ankara'ya gideceğim. Geleceğimi çalıyorlar" diyor.
Engelliler uzun yıllardır üniversite sınavlarına günlük yaşamda kullandıkları cihazlarıyla girmek için mücadele veriyor. ÖSYM, talepleri bu yıl ilk kez kabul etti. Engelliler önce sevindi, ancak uygulamanın detayları açıklanınca tartışmalar başladı. Çünkü ÖSYM, sınav güvenliğini zedeleyecek nitelikte alet ve cihaz kullanmak zorunda olan engellilerin sadece Ankara’da, yüksek güvenlikli binalarda sınava alınacağını açıkladı. Bu binalarda her türlü kablolu ve kablosuz iletişim kesilecek ve sınav kamerayla kaydedilecek. Yaşadıkları yerde sınava girmek isteyen engelliler ise kullandıkları cihazı sınav görevlilerine bırakıp, sınav salonuna girmek zorunda.
Engellilere göre avantaj gibi görünse de bu uygulama kimileri için aslında dezavantaj. Bu dezavantajı yaşayacak öğrencilerden biri de 17 yaşındaki işitme engelli Gizem Eke.
Avcılar'daki İHKİB (İstanbul Tekstil ve Konfeksiyon İhracatçıları Birlikleri) Anadolu Kız Teknik ve Meslek Lisesi’nde Tekstil Teknolojisi bölümünde okuyan Eke, hem işitme cihazı hem biyonik kulak kullanıyor. İstanbul'da yaşıyor. Ankara’da sınava girmek zorunda. Başka seçeneği yok; kulaklığını çıkarmaya razı ama kulağının içindeki implantı çıkarması mümkün değil. Bu yüzden Eke, 15 Mart’taki YGS’ye (Yüksek Öğretime Giriş Sınavı) girmek için bir gece önce otobüse binip yola çıkacak. Sabah otobüsten iner inmez de sınavın yolunu tutacak. Uykusuzluk ve yol yorgunluğuyla sınava girmek zorunda kaldığını anlatan Eke, şöyle konuşuyor:
"Bu uygulama beni engelli olmayan adaylardan ayırıyor. Bu eğitimde ayrımcılık ve adaletsizlik. Maddi durumumuz iyi değil. Ankara’ya gitmek bile masraf olacak. Eğitim hayatım boyunca ayrımcılığa uğradım. İlkokulda darp bile edildim. Mücadele ederek, kendimce çalışarak buralara kadar geldim. Güzel sanatlar okumak istiyorum ama geleceğimi çalıyorlar."
"Benim kızım da meslek sahibi olmasın mı ?"
Anne Gülizar Eke bir günlük Ankara yolculuğunun hem maddi hem de manevi açıdan kendilerini zorlayacağını söylüyor. İki kız daha var ve onları bırakacak kimseleri yok. Otel masrafını da karşılayacak durumda değiller. Gülizar Eke behçet hastası ama kızını okutmak için çalışıyor:
"Tekstilden gelen çorapların burunlarını birleştiriyorum. Sırf kızımın işitme cihazının masrafları, okul, yol parası çıksın diye çalışıyorum. Eşim de asgari ücretle çalışıyor. Kızım sınavı kazanamazsa dava açacağım. Bu çocuk kendine bir meslek edinmesin mi ? Suriyeli çocuklar üniversiteye sınavsız alınıyorken, bizim çocuklarımız bir de Ankara'ya gidiyor."
“Kulağını bırak, sınava öyle gir diyorlar”
Gülten Tosunoğlu’nun işitme engelli oğlu ise yaşadığı İstanbul’da sınava girmek istiyor. Bu yüzden işitme cihazını çıkarmak zorunda. Tosunoğlu'na göre bunun “Kulağını bırak sınava öyle gir” demekten bir farkı yok. Tosunoğlu, “Benim çocuğum işitme cihazını çıkarınca hiçbir şey duymuyor. Sınav sırasında bir şey söylerler de duyamam kaygısıyla sınava girecek" diyor.
Tosunoğlu'nun oğlu ortaokulu birincilikle bitirdi ve genetik mühendisi olmak istiyor. Tosunoğlu, oğlunun ortaokuldaki Seviye Belirleme Sınavları’na da kulaklığıyla girdiğine ve böyle bir uygulamayla karşılaşmadıklarına dikkat çekiyor ve "Oğlum da çok kötü oldu. ÖSYM’yi aradım. Cumhurbaşkanlığı’na mail attık. Her gün 'anne bir haber var mı' diye soruyor. Engelli görmüyordu kendini ama şimdi engelli hissediyor" diye konuşuyor.
YGS'den sonra öğrenciler bir de Lisans Yerleştirme Sınavı (LYS) için Ankara’ya gidecek. Tosunoğlu LYS’nin iki hafta boyunca beş oturumda yapılacağını, bu süre içinde kişilerin Ankara’da nasıl kalacağını soruyor.
Dört yıllık mücadele
Murat Kefeli ise üniversite sınavına girebilmek için tam dört yıldır mücadele veriyor. Hem işitme hem görme engelli. Görme yetisi yüzde 10 ile sınırlı. Kefeli bilgisayarındaki bir programla ekrandaki yazıları büyüterek okuyabiliyor.
Onun mücadelesi ise soruların bilgisayar ortamında verilmesi için. 2010 yılında YGS’ye başvuran ve bilgisayar talep eden Kefeli’ye bilgisayar yerine okuyucu ve işaretleyici olmak üzere iki yardımcı personel verildi. Okuyucu sınav sorularını Kefeli’nin avucuna harf harf parmağıyla yazarak sınav süresince 22 soru anlatabildi. Kefeli başarısız oldu. Bunun üzerine dava açtı ve mahkeme 2012’de ÖSYM Başkanlığı’nı kusurlu buldu. 2013’te yeniden sınava başvuruda bulundu. Bu kez ÖSYM kendisine bilgisayar verileceğini belirtti. Ancak sınava 40 saat kala vazgeçildi. Kefeli yeniden dava açtı ve kazandı. Kefeli şimdi yeni uygulama ile bu yıl sınava girecek.
Engellilerin cihazlarıyla sınava girebilmesini olumlu bir başlangıç olarak nitelendiriyor. Ancak Ankara’da yapılmasının kalıcı bir uygulama ise kabul edilemez olduğunu söylüyor:
"Kılavuzda çok daha ciddi bir eksiklik var. ÖSYM tüm adaylara sınavdaki tüm soruları okuyabileceği en uygun zaman dilimini veriyor. Peki ya sınav sorularını sağlık sorunları nedeniyle yeteri kadar hızlı okuyamayan adaylar ne olacak? Örneğin ben bilgisayarla sınava girersem soruların tamamını okuyabilmem için bana üç saat yetmeyecek. İki milyon aday sınavdaki tüm sorulara göz atabilirken ben sadece yetiştirebildiğimi okuyabileceğim. Bu bir fırsat eşitliği değildir. ÖSYM bu tür ciddi sorunların da çözümünü sunmak zorundadır."
“Güvenlik problemi engellinin üzerine yıkılıyor”
Engelli dernekleri duruma tepkili.
Kefeli’nin avukatı ve Türkiye Sakatlar Derneği Genel Başkan Yardımcısı Turhan Hançerli, engelilerin cihazlarının kulanabilmesinin sevindirici bir karar olsa da ÖSYM güvenlik problemini engellilerin üzerine yıktığını söylüyor:
"Önlerine konulan Ankara seçeneği o kadar sıkıntılı ve zor ki, oraya gitmektense cihazlarını çıkarmayı, yapabildiklerini yapmayı göze aldılar. Olağan yaşamın dışına çıkan her şey öğrencileri rahatsız edecek. Yol yorgunluğunun ne demek olduğunu hepimiz biliyoruz. Ağır engellinin yorgunluğun ne demek olduğunu ancak yaşan bilir. Stres olacaklar. Her türlü iletişimi kesilmiş yüksek güvenlikli bir salon lafı bile moral bozuyor. "
Pahalı cihazı niye emanet edeyim?
İşitme Engelliler ve Aileleri Derneği'nin de içinde olduğu 10 engelli sivil toplum kuruluşu da protesto eylemi düzenledi. Uygulamayı ayrımcılık ve dayatma olarak nitelendiriyorlar:
"Sınava girmek için en az 10 saat yolculuk yapacak olanlar var. Sınava yaşadıkları yerde girmek isteyen engellilerdense kullandıkları cihazları sınav süresince görevlilere teslim etmeleri talep ediliyor. Piyasa değeri çok yüksek olan ve SGK tarafından çok düşük miktarı ödenen cihazlarımızı tıbbi yeterlilik belgesine sahip olmayan kişilere mi teslim etmek zorunda kalacağız diye de endişe etmekteyiz. Bu yüksek güvenlikli binaların diğer illerde de oluşturulması bu kadar mı zor? İnsan haklarına aykırı, izole ve rencide edici uygulamadan vazgeçilmesini talep ediyoruz. "
Yasaklılar listesi
2015 ÖSYS (Öğrenci Seçme Yerleştirme Sistemi ) Kılavuzu'ndaki "sınav güvenliğini zedeleyici cihazlar" listesi uzun. Düzenlemeye göre işitme cihazı, elektronik büyüteç, bilgisayar, braille daktilo, atel, koyu renk camlı gözlük listede. Liste bunlarla sınırlı değil. Metal parça içeren boyunluk, korse gibi cihazlar kullanmak zorunda olanlar Ankara'da sınava girecek. Ankara'ya gitmek istemiyorsa da bunları sınav sırasında takamayacak. Hatta insilün iğnesini sınav salonundaki görevliye teslim etmeyip yanında tutmayak isteyen diyabetliler bile Ankara'nın yolunu tutacak.
ÖSYM: Ankara'ya zorlamıyoruz
Al Jazeera Türk, ÖSYM’ye de uygulamayla ilgili gerekçeleri ve oluşabilecek sıkıntıları sordu. Yazılı açıklama şöyle:
"ÖSYM hiçbir adayı Ankara’da sınava girmeye zorlamamaktadır. Bu tamamı ile adayın kendi kararıdır. ÖSYM yönetimi geçen yıllarda olduğu gibi ya tüm sınav merkezleri için bu uygulamayı gerçekleştirecek nitelikte hazırlık yapılmasını bekleyip kimseye elektronik cihazlar ile sınava girmelerine müsaade etmeyecekti ya da imkânı olanlar istifade etsin diye uygulamayı Ankara ile sınırlı olacak şekilde genişletecekti. Engelli adayların yararına ikinci yaklaşımın daha uygun olacağı değerlendirildi. ÖSYM hiçbir adayı seyahat etmeye zorlamamaktadır."