TİHV: İşkencenin önlenebilmesi gibi çok gerçekçi bir hedef, “güç oyunu” ile içi boşaltılarak, onun varlığına açıkça zarar verecek bir siyasal taktik ile değersiz hale getirilemez.
TİHV’in açıklaması özetle şöyle:
“28 Ocak 2014’te Resmi Gazetede yayımlanıp yürürlüğe giren kararname, siyasal iktidarın işkenceyi önleme perspektifinin samimiyetten uzak olduğunun bir ifadesi.”
“Bağımsız, fonksiyonel ve yasal”
“22 Haziran 2006’da yürürlüğe giren Birleşmiş Milletler İşkenceye Karşı Sözleşmeye Ek İhtiyari Protokol, Türkiye tarafından 27 Eylül 2011’de onaylandı.”
“İhtiyari Protokol, Türkiye’de yıllardır milyonlarca insanın maruz kaldığı işkence suçlarının ve dünyanın her yerinde uygulanan işkence pratiklerinin zorunlu olarak ortaya çıkardığı, alıkonulma yerlerinin ziyaret edilmesine yönelik ulusal ve uluslararası mekanizmaları öngörüyor.”
“Protokole taraf devletler, alıkonulma yerlerine habersiz ziyaretler yapmak üzere fonksiyonel, yapısal ve personel rejimi açısından bağımsız; finansal ve insan kaynağı açısından yeterliliği sağlanmış; yetkileriyle alıkonulma yerlerine erişim güvenceleri iç hukukta anayasal ya da yasal olarak belirlenmiş ulusal önleme mekanizmalarını (UÖM), Protokolü onaylanmanın ardından en geç bir yıl içinde kurmakla yükümlü kılınıyor.”
Sivil toplum hiçe sayıldı
“Dün, Resmi Gazete’de yayımlanıp, yürürlüğe giren Bakanlar Kurulu Kararnamesinde yer alan ‘Türkiye İnsan Hakları Kurumu, Ek İhtiyari Protokolde öngörülen görevleri yerine getirmek ve yetkileri kullanmak üzere ulusal önleme mekanizması olarak belirlenmiştir’ şeklindeki hükümle ulusal düzeyde sivil toplumun ve kamunun mutabakatının; uluslararası düzeyde ilgili kurumların tüm görüş ve önerilerinin önemsiz görüldüğü de ilan edildi.”
“İnsan onurunun korunması, milyonlarca insanın gerçek acılarının sona ermesi amacıyla mutlak olarak yasaklanmış işkencenin önlenmesi; gerçekçi, samimi ve ciddi bir siyasal iradeyi zorunlu kılıyor.”
“Ancak; hiçbir esaslı çalışma yapılmadan; yetkileri, yapısı, fonksiyonel bağımsızlığı; üyelerinin görev tanımı ve üyelerinde aranacak profesyonel özelliklerin, atanma, görev süresi ve dokunulmazlıklarının belirlenip güvence altına alındığı, kendi bütçesi ve personeli olan bir ulusal önleme mekanizması kurmayıp; kararnameyle Türkiye İnsan Hakları Kurumuna bu işlev devredildi.”
“Kararname meşru değil”
“İşkencenin önlenebilmesi gibi çok gerçekçi bir hedef “güç oyunu” ile içi boşaltılarak, onun varlığına açıkça zarar verecek bir siyasal taktik ile değersiz hale getirilemez.”
“Türkiye İnsan Hakları Vakfı olarak bu kararnameyi ve bu kararnameye dayalı olarak belirlendiği iddia edilen Türkiye İnsan Hakları Kurumunu meşru görmüyoruz.” (AS)
Kaynak: Bianet
İlgili Dosyalar:
- haber fotoğraf [JPG] [5.81K]