Türkiye Psikiyatri Derneği'nin Uludere raporunda toplumsal bir travmanın tamiri için ideal olanın “gerçeğin bilinmesi, adaletin sağlanması" olduğu hatırlatılıyor.
"Her iki köyde de yaşam durmuş gibiydi" denilen rapora göre, iki köyde de çocuktan yaşlıya herkes suçlunun bulunmasını istiyor ve her fırsatta bunu dile getiriyorlar.
Köylülerin çoğu travma sonrası stres tepkileri gösteriyor. Bunların arasında uyku bozuklukları, güvensizlik, boşluk duygusu, yabancılaşma, iştahsızlık, yaşamın anlamsız gelmesi gibi belirtiler var.
Çocuklar okula gitmek, kabus gördükleri için uyumak istemiyor, asker görünce saklanıyor, yalnız kalamıyorlar, karanlıkta kalamıyorlar, uçak sesi duyunca saklanıyorlar.
Köylüler, suçluların bulunmamasına, kaymakama saldırıdan sonra tutuklanmalara, devletten kimsenin hatır sormadığına, yeşil kartlarının iptal edilmesine, tazminat ödenmek istenmesine, özür dilenmemesine öfkeliler.
"Biz niye yaşıyoruz ki gençler ölmüşken, yaşıyoruz da bir şey de yapamıyoruz, elimizden ne gelir ki" diyen köylüler suçluluk hissediyor. "Ticaretten söz etmeye utanıyoruz, ölen aileler yanında kalbi kırılacak diye insanlar katırlarını şehit ailelerinden saklıyor" diyorlar.
Yaşadıkları travmayla kendi kendilerine başetmeye çalışan köylüler, hep olaydan sözediyor ve olayla ilgili televizyon programlarını seyrediyor. Her biraradalar, kimseyi yalnız bırakmıyorlar.
Bölgede yas sırasında televizyon izlememek yaygın bir ritüelken bu olayda her iki köyde de televizyonlarda haber bültenleri an be an takip edilmiş.
Raporda, olaydan yaralı olarak kurtulan Hasan Ürek'in hastanede gözünü açtığında hiçbir şey hatırlamadığı, ancak aile olanları anlattıktan sonra bombanın bedenine çarpması anı dışında, olanları hala hatırlamadığı belirtiliyor.
34 canın değil iki tokatın hesabı yaptılar
Köylüler, kalanlar ve diğer gençlerin sınır ticaretine devam ettiğini, artık akşam değil gündüz gittiklerini söylüyor.
Kaymakama saldırıdan sonra gelen tutuklamalardan kaygılılar. Kimi üniversite öğrencilerinin tutuklanmaktan korktuğu için evden çıkamadığı, okula gidemediği söyleniyor.
Rapor kaymakamın dövülmesi olayını da aydınlatıyor: "Kaymakam aradı beni, ben uygun değil halk öfkeli gelmeyin, dedim, sizi kurtaramayız, dedim. Taziye çadırında hükümetin aleyhine yazılar vardı. Kaymakam yazıları kaldırın, şunu böyle yapın gibi laflar etmiş. Dışarıda gençler duymuş öfkelenmişler, zaten üzgünler kaymakam da devletten, zaten devlete kızgın gençler, kaymakama saldırdılar. Biz durdurduk ama, provakasyon dedirtmeye çalışıyorlar. Beş kişi cezaevinde. Yedi kişi aranıyor kaymakamı öldürmeye teşebbüsten. Herkes korkuyor. 35 kişi ölmüş. Devletin gözüne gelmiyor. Kaymakam iki tokat yedi diye 65 kişiye tutuklama geldi. Hakkımızı ararsak terörist oluyoruz."
TPD, olaydan etkilenenlerin sağlık hizmetlerinden yararlanmasının sağlanması gerektiğini, hem ilaç hem duygusal destek gereksiniminin karşılanması için oluşturulacak bir psikososyal eylem planının Sağlık Bakanlığı'na sunulması gerekliliğini belirtiyor.
Rapor toplumsal bir travmanın tamiri için ideal olanın "gerçeğin bilinmesi, adaletin sağlanması" olduğunu hatırlatıyor.
http://bianet.org/bianet/toplum/136449-uludereden-ucak-gecse-cocuklar-saklaniyor
İlgili Dosyalar:
- psikiyatri dernegi [JPG] [43.06K]