Skip to main content
Image
Manşet Yatay Görseli
Share

"Yeni kanun farklı yorumlanmayacak şekilde yazılmalı"

"Ailenin Korunmasına Dair Kanun Kimi ve Neyi Koruyor? Hâkim, Savcı, Avukat Anlatıları" araştırmasının tanıtıldığı toplantıda, yeni kanun metninin farklı yorum ve uygulamalara yer vermeyecek şekilde açık ve net yazılması gerektiği konuşuldu.

İçerik Alınlık Resmi

"Ailenin Korunmasına Dair Kanun Kimi ve Neyi Koruyor? Hâkim, Savcı, Avukat Anlatıları" araştırmasının tanıtıldığı toplantıda, yeni kanun metninin farklı yorum ve uygulamalara yer vermeyecek şekilde açık ve net yazılması gerektiği konuşuldu.

İstanbul Bilgi Üniversitesi İnsan Hakları Hukuku Uygulama ve Araştırma Merkezi, Gökçeçiçek Ayata, Sevinç Yılmaz ve Seda Kalem'in gerçekleştirdiği "Ailenin Korunmasına Dair Kanun Kimi ve Neyi Koruyor? Hâkim, Savcı, Avukat Anlatıları" adlı çalışmanın bulgularını Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahin'in de katıldığı bir toplantıyla kamuoyuna sundu.

Kadınların aile içi şiddete karşı korunması konusunda önemli düzenlemeler içeren ve uygulaması yıllardır eleştirilen 4320 sayılı Kanun'un hâkimler, savcılar ve avukatlar tarafından nasıl algılandığı ve uygulandığını ortaya koyan çalışma, 2010 yılında İstanbul'daki 46 Aile Mahkemesi'nden 20 hakim, 20 savcı ve 20 avukatla yapılan görüşmeleri içeriyor.

Görüşmeler yorumlama-farklı uygulama; uzmanlığın yetersizliği; Kanun'un amacı, etkisi ve uygulamadaki güçlükler; aile tanımı; aile içi şiddet tanımı; Kanun'un halk tarafından, özellikle de kadınlar tarafından bilinmemesi; uygulamadaki güçlükler; delil sorunu; fiziksel şiddet ve diğer şiddet türleri; duruşma yapılması; altyapı yetersizliği; toplumsal yapı; tedbir türlerine dair sorunlar; tedbir nafakası; adli yardım konusundaki görüşler başlıkları altında inceleniyor.

"Yasa yeni düzenlemelere rağmen doğru uygulanmıyor"

Ayata'nın moderatörlüğünde yapılan toplantının açılış konuşmasını yapan Bilgi Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Turgut Tarhanlı, çalışmanın yasama sürecine katkıda bulunma hedefiyle gerçekleştirildiğini belirtti.

Kalem, çalışmanın çıkış noktasının, kadına yönelik şiddet vakalarının düzenlemelerdeki iyileştirmelere rağmen önlenememesi olduğunu ifade etti. "Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararlarında da reformlara rağmen yargı sistemin duyarsızlığının bu konuda ilerlenememesine katkıda bulunduğunun altı çiziliyor. Bu çalışmayı uygulayıcıların anlamlar ve değerler şemasını ortaya çıkarmak için gerçekleştirdik. Bunun sayısal veriler sunabilecek araştırmalara zemin hazırlayabileceğini umuyorum" diye konuştu.

"Yasanın ek politikalarla desteklenmesi gerek"

Eryılmaz, 4320 sayılı Ailenin Korunmasına Dair Kanun'un şiddete uğrama ihtimali olan kadınların mahkemelere başvurarak koruma isteğinde bulunabilmesi için çıkarıldığını, ancak gerekçesiyle başlığının çeliştiğine dikkat çekti. "Kadın şiddete uğrasa da aileyi korumak adına verilen kararlar var" diyen Eryılmaz, yeni kanun metninin tüm farklı yorum ve uygulamaları ortadan kaldıracak bir dilde yazılması gerektiğini belirtti. Eryılmaz, "yasal düzen yeterli değil, yasanın ek politikalarla desteklenmesi gerekiyor" dedi ve kanunun uygulanmasıyla ilgili sorunlar ve çözüm önerilerini şöyle özetledi:

* Aile mahkemeleri gibi özel fonksiyonlu mahkemelerin olması önemli ancak bütün uygulayıcılara sürekli eğitimler verilmesi ve bu konuda bütçe ayrılması gerek.

* Kanunun amacı ve başlığı arasındaki çelişkiler var. Yeni kanun metninin çok dikkatli yazılması gerek. Ayrıca kanun metninde şiddet tanımı olmaması uygulamada farklılıklara yol açıyor.

* Uygulayıcıların bir kısmı bu kanunun toplumsal yapıya uygun olmadığını, kolluk kuvvetlerinin, özellikle koruma görevlerini yerine getirmediğini söyledi. Şiddeti hoşgören anlayışın ortadan kaldırılması gerekiyor.

* Türkiye'deki kadınların yarısı bu kanundan habersiz. Yasanın herkes tarafından bilinir hale getirilmesi için çalışma yapılması gerek.

* Yeni yasada delil, tedbir nafakası, adli yardım ve cezanın ertelenmemesi konusunun belirtilmesi lazım.

http://bianet.org/bianet/toplumsal-cinsiyet/134119-yeni-kanun-farkli-yorumlanmayacak-sekilde-yazilmali


 

Şahin: Sadece Yasalar Değil, Zihniyet de Değişmeli

"Ailenin Korunmasına Dair Kanun Kimi ve Neyi Koruyor? Hâkim, Savcı, Avukat Anlatıları" araştırmasının tanıtıldığı toplantıda, yeni kanun metninin farklı yorum ve uygulamalara yer vermeyecek şekilde açık ve net yazılması gerektiği konuşuldu.

İstanbul Bilgi Üniversitesi İnsan Hakları Hukuku Uygulama ve Araştırma Merkezi, Gökçeçiçek Ayata, Sevinç Yılmaz ve Seda Kalem'in gerçekleştirdiği "Ailenin Korunmasına Dair Kanun Kimi ve Neyi Koruyor? Hâkim, Savcı, Avukat Anlatıları" adlı çalışmanın bulgularını Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahin'in de katıldığı bir toplantıyla kamuoyuna sundu.

Kadınların aile içi şiddete karşı korunması konusunda önemli düzenlemeler içeren ve uygulaması yıllardır eleştirilen 4320 sayılı Kanun'un hâkimler, savcılar ve avukatlar tarafından nasıl algılandığı ve uygulandığını ortaya koyan çalışma, 2010 yılında İstanbul'daki 46 Aile Mahkemesi'nden 20 hakim, 20 savcı ve 20 avukatla yapılan görüşmeleri içeriyor.

Görüşmeler yorumlama-farklı uygulama; uzmanlığın yetersizliği; Kanun'un amacı, etkisi ve uygulamadaki güçlükler; aile tanımı; aile içi şiddet tanımı; Kanun'un halk tarafından, özellikle de kadınlar tarafından bilinmemesi; uygulamadaki güçlükler; delil sorunu; fiziksel şiddet ve diğer şiddet türleri; duruşma yapılması; altyapı yetersizliği; toplumsal yapı; tedbir türlerine dair sorunlar; tedbir nafakası; adli yardım konusundaki görüşler başlıkları altında inceleniyor.

"Yasa yeni düzenlemelere rağmen doğru uygulanmıyor"

Ayata'nın moderatörlüğünde yapılan toplantının açılış konuşmasını yapan Bilgi Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Turgut Tarhanlı, çalışmanın yasama sürecine katkıda bulunma hedefiyle gerçekleştirildiğini belirtti.

Kalem, çalışmanın çıkış noktasının, kadına yönelik şiddet vakalarının düzenlemelerdeki iyileştirmelere rağmen önlenememesi olduğunu ifade etti. "Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararlarında da reformlara rağmen yargı sistemin duyarsızlığının bu konuda ilerlenememesine katkıda bulunduğunun altı çiziliyor. Bu çalışmayı uygulayıcıların anlamlar ve değerler şemasını ortaya çıkarmak için gerçekleştirdik. Bunun sayısal veriler sunabilecek araştırmalara zemin hazırlayabileceğini umuyorum" diye konuştu.

"Yasanın ek politikalarla desteklenmesi gerek"

Eryılmaz, 4320 sayılı Ailenin Korunmasına Dair Kanun'un şiddete uğrama ihtimali olan kadınların mahkemelere başvurarak koruma isteğinde bulunabilmesi için çıkarıldığını, ancak gerekçesiyle başlığının çeliştiğine dikkat çekti. "Kadın şiddete uğrasa da aileyi korumak adına verilen kararlar var" diyen Eryılmaz, yeni kanun metninin tüm farklı yorum ve uygulamaları ortadan kaldıracak bir dilde yazılması gerektiğini belirtti. Eryılmaz, "yasal düzen yeterli değil, yasanın ek politikalarla desteklenmesi gerekiyor" dedi ve kanunun uygulanmasıyla ilgili sorunlar ve çözüm önerilerini şöyle özetledi:

* Aile mahkemeleri gibi özel fonksiyonlu mahkemelerin olması önemli ancak bütün uygulayıcılara sürekli eğitimler verilmesi ve bu konuda bütçe ayrılması gerek.

* Kanunun amacı ve başlığı arasındaki çelişkiler var. Yeni kanun metninin çok dikkatli yazılması gerek. Ayrıca kanun metninde şiddet tanımı olmaması uygulamada farklılıklara yol açıyor.

* Uygulayıcıların bir kısmı bu kanunun toplumsal yapıya uygun olmadığını, kolluk kuvvetlerinin, özellikle koruma görevlerini yerine getirmediğini söyledi. Şiddeti hoşgören anlayışın ortadan kaldırılması gerekiyor.

* Türkiye'deki kadınların yarısı bu kanundan habersiz. Yasanın herkes tarafından bilinir hale getirilmesi için çalışma yapılması gerek.

* Yeni yasada delil, tedbir nafakası, adli yardım ve cezanın ertelenmemesi konusunun belirtilmesi lazım.

http://www.bianet.org/bianet/toplumsal-cinsiyet/134119-yeni-kanun-farkli-yorumlanmayacak-sekilde-yazilmali

 

Share
İlgili Eğitim