Çaldıran'ın Sarıçimen Köyü'nde askerlerin at üstündeki ot balyalarına vurarak ve havaya ateş ederek korkuttuğu atın şahlanarak kaçması üzerine sürüklediği 11 yaşındaki Sami'nin ölümüyle ilgili rapor hazırlandı.
Van'ın Çaldıran ilçesinde 31 Temmuz'da pusu kuran askerlerin ölümüne neden olduğu 12 yaşındaki Sami İştenyılmaz ile ilgili olarak İnsan Hakları Derneği (İHD) Van Şubesi, İnsan Hakları ve Mazlumlar İçin Dayanışma Derneği (Mazlum-Der) Van Şubesi ve Van Barosu bir rapor yayınladı.
Yaşanan olayı araştırmak üzere kurulan ve Van Barosu'ndan Avukat Turan Ece, Mazlum-Der Van Şubesi'nden Avukat Mehmet Nasih Aydın, İHD Van Şubesi'nden Avukat Cahit Kutlak, Çaldıran İlçe Temsilcisi Avukat Kutbettin Fırtına ve İHD Şube Sekreteri Sami Görendağ'dan oluşan araştırma heyetinin hazırladığı raporda, her iki olayda da ihmal ve ağır kusurun olduğunu tespitine vardı.
Tanıklıklar
12 yaşındaki Sami İştenyılmaz'ın hayatını kaybettiği Van'ın Çaldıran ilçesinin Sarıçimen Köyü'ne 3 Ağustos'ta giden araştırma heyeti, burada olayı gören bütün görgü tanıkları ve mağdur yakınlarıyla görüştü.
Hazırlanan raporda yer alan görüşme beyanlarında şu ifadelere yer verildiği görülüyor:
Mehmet İŞTENYILMAZ (Sami İştenyılmaz'ın babası):
* 31.07.2011 tarihinde öğleden sonra saat 16.00 civarında ot biçtikten sonra köye dönerken, yol üzerinde pusu atan bir grup askerle karşılaştık. Atın üzerindeki kan kanseri 11 yaşındaki oğlum Sami İştenyılmaz ve yüklediğimiz ot balyalarıyla askerlerin yanına yaklaşmıştık ki, takım komutanı Asteğmen yanımıza gelip elindeki sopayla hiçbir şey sormadan atımıza vurmaya başladı. Diğer askerlerde havaya ateş açmaya başladılar.
* At panikleyip hızla sağa sola savrulmaya başladıktan sonra 150 metre boyunca oğlumu da sürükleyerek uzaklaştı. Gerek atın vurduğu darbeler, gerekse de etraftaki kaya ve taş parçalarına hızla çarpmasından kaynaklı, oğlum gözümün önünde feci bir biçimde yaşamını yitirdi.
* Ayrıca atımızla beraber askerlere yaklaştığımız esnada, onlara atın huysuz olduğunu en küçük bir müdahalede atın ürkebileceği hususunda yalvarırcasına uyarmama rağmen beni dinlemeyip oğlumun ölümüne sebebiyet verecek müdahalede bulundular.
* Önemli bir başka husus da şu ki: Oğlum ağır yaralı haldeyken komutana oğlumu askeri araçla hastaneye yetiştirelim diye yalvardım. Ancak tüm bu yakarışlarıma rağmen, olayın gerçekleştiği yere 10 dakika uzaklıktaki askeri aracı getirip oğlumu hastaneye götürmediler. Oğlumu ancak 2-3 saat sonra kendi imkanlarımızla hastaneye götürebildik. Van'a sevk edildikten sonra Van'ın girişinde oğlumu kaybettim.
Ayhan HANNARİCİ:
* Olay anında olay yerine birkaç yüz metre uzaklıkta bir tepenin arkasında ot biçerken, silah seslerini ve bağrışmaları duyduktan sonra hızla olayın geçtiği yeri görebilecek bir noktaya doğru ilerlemeye başladım.
* Gördüğüm manzara korkunçtu. At, çocuğu sürüklemiş ve babası yerde yatan çocuğunun başında panikle bir şeyler yapmaya çalışıyordu. Babanın komutana yalvarma seslerini duyuyordum. Duyduğum kadarıyla komutana askeri aracı getirip çocuğu hastaneye götürmesi yönünde ikna etmeye çalışıyordu.
* Komutan ise: "Beni ilgilendirmez" deyip olay yerinden uzaklaştı. Telefon çekmediği için köyden yardım da isteyemiyorduk. Çaresiz bir biçimde kendi imkanlarımızla hastaneye götürmeye çalıştık. Ama çok uzun sürdü.
"Dosyayı askeri mahkemeye gönderdik"
Heyet, tanıklıkları dinledikten sonra gittiği Çaldıran Adliyesi'nde Çaldıran Cumhuriyet Savcısı ile de görüşme fırsatı bulmuş. Araştırma heyetine soruşturmayı başlattıklarını ancak görevsizlik kararı verdiklerini ifade eden savcı, sözlerine şöyle devam etmiş:
"Cumhuriyet Savcılığı olarak, dosyayı, görevli olduklarını düşündüğümüz Askeri Mahkeme'ye tevdi ettik. Gizlilik kararı gerekçesiyle daha fazla bilgi veremeyeceğiz."
Heyetin gözlem ve tespitleri
* İlimiz sınır bölgesinde, bu tür olayların artık münferit olmaktan çıkıp, sistematik bir hal almış olması, halkın devlete karşı duyduğu adalet duygusunu ortadan kaldırdığı gözlemlenmiştir.
Gerek maktul yakınlarının, gerekse köy ahalisinden heyetle iletişime geçen insanların düşüncesi devletin kendilerine zülüm yaptığı şeklindedir. Ayrıca heyet, halkta büyük bir korku ve endişede gözlemlemiştir.
* Bundan önce ki ölüm ve yaralanma olayları nedeniyle yürütülen soruşturmaların sürekli olarak ya takipsizlik ya da beraatla sonuçlanması nedeniyle bölge halkında yargı ve adaletin sorumluları cezalandırmayacağına dair bir inanç olduğu gözlemlenmiştir.
* Olayda soruşturmanın başında görevsizlik kararı verilmesi açık bir şekilde hukuka aykırılık teşkil etmektedir.
* Somut olay da göze çarpan en önemli detay bizce, babanın ısrarlı uyarılarına rağmen atın sopa ile ürkütülmesi ve havaya ateş edilmek sureti ile atın kaçmasına sebep olan kolluk görevlilerinin, 11 yaşındaki bir çocuğun ölümü karşısında kayıtsız kalmış olmasıdır. Olay gerçekleştikten sonra askeri araç olay mahaline bu kadar yakın bir mesafedeyken, çocuğun hastaneye götürülmeyişi bir insanlık ayıbı olmanın yanında, ihmalli davranışla kasten öldürme suçunu işlediği sonucu vermektedir.
"Derhal soruşturma ve kovuşturma başlatılmalı"
Olay sonucunda hazırlanan raporda, olayla ilgili etkin ve kapsamlı bir soruşturma yürütülmesi gerektiği ifade edildi.
Derhal adli ve idari soruşturma ve kovuşturmanın başlatılması gerektiğinin ifade edildiği raporun sonuç kısmında ayrıca şu ifadelere yer verildi:
* Olayda ihmal ve ağır bir kusurun varlığı söz konusudur. Kendisini hukukun üstünde görüp bütün insani saikleri hiçe sayan güçler, daha önce yaşanan benzer durumlarda herkesin vicdanını rahatlatacak bir cezaya çarptırılmış olsaydı, böylesi olaylar yaşanmayacaktı.
* Yaşanan olayın, geçmişteki örnekleriyle beraber değerlendirildiğinde asıl etkenin bir "devlet otoritesine yaslanarak hukuk dışına çıkma arzusunun bir ürünü" olduğu kanaatine varılmıştır.
* Bizlere göre bu olay fazlasıyla trajik bir içerik taşıyor. Bir daha tekerrür etmemesi için gerekli tedbirlerin alınması hayati önem taşıyor.
http://bianet.org/bianet/insan-haklari/132007-11-yasindaki-saminin-olumuyle-ilgili-rapor-hazirlandi