.
Gençlik ve Değişim Derneği'nin Diyarbakır YG-21 Kent Konseyi, Büyükşehir Belediyesi ve Diyarbakır Yerel Demokrasi Akademisi'nin ortaklığı ile gerçekleştirdiği 'Dünyayı Değiştirmeye Yerellerimizden Başlıyoruz!' adlı proje kapsamında Diyarbakır'da gerçekleştirilen ve 8 farklı ülkeden 41 gencin, parlamenterlerin ve sivil toplum kuruluşu temsilcilerinin katıldığı Uluslar Arası Gençlik Semineri'nin Sonuç Bildirgesini aşağıda bulabilirsiniz.
SONUÇ BİLDİRGESİ
Bizler; Bulgaristan, İtalya, Letonya, Litvanya, Macaristan, Romanya, Türkiye ve Portekiz’den gelen 41 genç temsilciyiz.
Bizler, gönüllülük bilinciyle hareket eden, sorunlarını bilen, çözüm üreten, paylaşımcı, değerlerine bağlı ve değer yaratan, girişimci ve gelişimin savunucusu gençleriz.
Bizler, “gençliğin katılımı ve iyi yönetişim” konularında çeşitli atölye çalışmaları, paneller, açık oturumlar gerçekleştirmiş gönüllü gençlik çalışanlarıyız.
Bizler, gençlik alanında çalışan çeşitli sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri olarak; Romanya ve Macaristan Parlamenterleri, Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı, Dicle Üniversitesi’nden Öğretim Üyeleri, Kayapınar ve Sur Belediye Başkan Yardımcıları, Habitat İçin Gençlik Derneği’nden bir temsilci ile Diyarbakır Kent Konseyi Yürütme Kurulunun bazı üyeleri ile 3-8 Ağustos 2010 tarihleri arasında Diyarbakır’da bir araya geldik.
Daha şeffaf, hesap verebilir, ortaklığa dayalı ve yurttaş odaklı iyi yönetişim kültürünün çağdaş bir yönetim bilinci olarak yaygınlaşmaya başladığı günümüzde, gençlerin karar alma mekanizmalarına aktif ve eşit katılımı bir gerekliliktir. Gençliğin katılımında ve iyi yönetişimde; en az karar vericiler kadar biz gençlere de büyük sorumluluklar düştüğünün bilincindeyiz.
Demokrasinin temel ayağının devlete bağlı kurumlar veya yerel yönetimlerden ziyade “Sivil Toplum Kuruluşlarının kendi içerisindeki demokratik işleyişi” olduğuna inanmaktayız. Kendi içerisinde demokratik olmayan bir STK’nın demokratik bir yönetim istemesi doğru olmayacaktır. Bu bakımdan demokratik, özgür yurttaş ve özgür komün, dernek, meclis yaklaşımı ile başta kendi kuruluşlarımızdan ve yerellerimizden başlayarak dünyayı değiştirmeye başlayabileceğimize inanmaktayız.
Gençlerin bugünü ve yarını ile ilgili kararlarının ‘başka’ları tarafından alınmasının engellenmesi ve gençlerin gerçekten değişimi yaratabilmeleri, çalışmalara gençlik bakış açısını kazandırabilmeleri için gençlerin sürece dahil olmaları gerekmektedir. Özellikle karar vericiler: Bugüne dair alınan her bir kararın gençlerin hem bugününü hem de geleceğini ilgilendirdiğini unutmamalıdırlar.
Türkiye’de eğitim sisteminin gençleri sadece eğitim müfredatına ve sınavlara hazırlanmaya mecbur kılmasından dolayı, gençlerin bırakın kent yaşamına veya yönetimine katılımına zaman ayırmaya, günlük insani-sosyal ihtiyaçlarını bile gidermeye zamanları kalmamaktadır. “Sivil Toplum, Gönüllülük, Yurttaşlık, Demokrasi” gibi eğitimler ilköğretimden başlanarak öğretilmeli ve gençlerin kendi platformlarını kurmaları için de devlet ve yerel yönetimler tarafından destek sunulmalıdır.
Gençler “gönüllü olarak” çalışmalara katılmalarına rağmen çoğu zaman faaliyetlerini gerçekleştirebilecek ekonomik kaynak yaratamamaları ve devlet/yerel yönetimler tarafınca yeterince desteklenmemelerinden dolayı kent yaşamına ve yönetimine katılamamaktadırlar. Devlet kurumları ve yerel yönetimler tarafından “gençlere özel” bazı destek programları sunulmalıdır.
Gençlerin eğitilebileceği gençlik ve kültür merkezleri, akademiler vs. gibi mekânlar oluşturulmalı ve bunların yönetimi gençler tarafından demokratik bir şekilde yürütülmelidir.
Sivil Toplum Kuruluşlarının önünde yasal olarak büyük sorumlulukların yer alması ve gençlerin sadece bunlarla uğraşmamak, zaman kaybetmemek veya yasal sorumlulukların-cezai yaptırımların riskini almak istememelerinden dolayı örgütlenmekten ve katılımdan hemen ilk adımda vazgeçmektedirler. Anayasa’daki mevcut dernekler yasasında kolaylaştırıcı değişiklikler yapılmalıdır.
Türkiye’de ve Avrupa’da tamamen sivil alanda çalışan sivil toplum kuruluşlarının sayıları azalmaktadır. STK’larının, siyasi partilerin arka bahçeleri haline getirilme çabaları, partilerin kurum ve kuruluşları “taraf” olmaya zorlamaları ve gençlerin bundan dolayı uzak durmak istemeleri de ‘katılım’ yönünden büyük bir sıkıntıya neden olmaktadır. Tüm siyasi partiler bu konuda daha duyarlı olmalı ve “sivil alan ile siyasi alanı” birbirinden kesin olarak ayırmalıdırlar.
Yerel ve ulusal basın tarafından sivil toplum kuruluşlarının çalışmalarından ziyade karar alıcıların konuşmalarını öne çıkarıcı haberler yapılarak, sivil alanda gerçekleştirilen değerli çalışmalar görünmez kılınmaktadır. Bu olumsuz durumdan dolayı, gençler yaptıkları çalışmaları halkla paylaşamamaktadırlar. Basın, bu konuda daha hassas, destekleyici ve teşvik edici haberler yapmalıdır.
Billboardlar ve reklam panoları büyük kiralar karşılığında tahsis edildiğinden dolayı, bu imkânlardan daha çok kar amaçlı kuruluşlar faydalanabilmekte sivil toplum kuruluşları tarafından bu alanlar yeterince kullanılamamaktadır. Bu konuda özellikle yerel yönetimlerin başta gençlik kuruluşları olmak üzere sivil toplum kuruluşlarına “kota ayırması” gerekmektedir.
Merkezi ve yerel yönetimler e-devlet, e-belediye vs. gibi yöntemlerle herkese eşit ve şeffaf bir şekilde ulaşmalıdırlar. Bu da özellikle sivil toplum kuruluşlarında çalışan gönüllüler ile devlet ve yerel yönetimlere ait kurumlar arasında işbirliği geliştirilerek yapılmalıdır.
Devlet; gençlere yönelik sorumluluklarını -kültür, sanat, eğitim, spor vs. gibi çalışma alanlarında- “anayasada belirtmeli” ve gençlik politikalarını gençlerle beraber oluşturmalıdır. Ayrıca bu komisyonlar oluşturulurken devlet yetkilileri ile sivil toplum temsilcileri arasında nicel bakımdan bir denge olmalıdır.
Belediye meclislerinde ve parlamentoda gençlere kota verilmeli, ayrıca “Gençlik Bakanlığı” kurulmalıdır. Bu bakanlık merkeze bağlı olmakla beraber yereldeki uygulayıcıları ise tamamen o bölgenin gençleri tarafından demokratik bir şekilde seçilmiş gençlerden oluşturulmalıdır.
Bu çerçevede bizler, ulusal ve uluslar arası alanda örgütlenmiş gençlik temsilcileri olarak, demokrasinin, kalkınmanın ve iyi yönetişimin devamlı takipçisi ve savunucusu olacağımızı, bu amaçlar doğrultusunda somut politikalar geliştireceğimizi ve bu politikaları hayata geçireceğimizi taahhüt ediyoruz.